Kırmızı et fiyatları son iki yıldan beri yukarı gitti. Zikzak bile çizmedi. Yükseldi. Kırmızı et? te maliyeti oluşturan 2 girdi vardır. Biri dana , diğeri ise yemdir. Dana karkas fiyatları son iki yılda %25 artış gösterdi. Besi yemi fiyatları ise 2 yılda sadece %6,8 arttı. Böyle bakarsak %25 ‘ lik artışı yem fiyatlarıyla açıklamak mümkün değil.

Diğer önemli girdi ise dana.

Sütçü ırktan , ileride besiye alınmaya uygun bir buzağı fiyatı AB ülkelerinde, TL ye çevirdiğimizde, 400TL civarında , etçi ırktan bir erkek buzağı fiyatı 850 TL civarında iken bizdeki karşılığı 2000TL – 2500TL dir.

Görüldüğü gibi daha besiye başlarken yüksek maliyetli bir girdi ile başlıyoruz.

Demek ki ; girdi maliyetlerini düşürmenin yolu ileride besiye alınabilecek erkek buzağıların bol olmasından geçiyor.

Kısa vadede AB’ den veya denizaşırı ülkelerden besiye uygun dana ithalatı yapılması çözüm olabilir. Eğer bu yönde hareket edilecekse aylara bölünmüş bir şekilde devamlılık gösterecek olan ithalat modeli seçilmelidir. Gelen besilik danalar giriş canlı ağırlıklarına göre 6 veya 10 ay sonra kasaba gidecek olgunluğa ulaşabilirler. Orta ve uzun vadeli çözümler ise üç konunun öne çıkarılmasıyla olacaktır. Destekleme, branşlaşma ve projeksiyon.

 Etçi ırklarla melezleme kesinlikle özendirilmelidir.

Etçi ırklarla melezlemenin özendirilmesi uygun desteklemelerle mümkün olur. Sütü yavruya verecek olan bu tip yetiştiricilere rayiç süt bedeli üzerinden bir destekleme sağlanması  “uygun destekleme” modeli olabilir. Bu tip işletmeler önemli bir yatırım gerektirmez. Yatırım konusundan  ziyade, süt gelirinin olmaması dolayısıyla üretimin sekteye uğramaması için aylık destekleme verilirse , işi yapanlar finans sıkıntısına düşmeden sütten kesim dönemine kadar buzağılarını büyütebilirler. Döngü bu şekle girdiğinde artık zincirin ilk halkası tamamlanmış olur.

İkinci konu branşlaşmadır.

Sütçü damızlıkçılar , etçi damızlıkçılar ve melezleme yaparak yavrularını besi için yetiştirenler ayrı branşlarda ilerlerken desteklemelerini de branşları doğrultusunda almalıdırlar.

Üçüncü önemli konu ise projeksiyondur.

Projeksiyon envanterin tam olarak bilinmesiyle yapılabilir. Her ay besiye girecek olan dana , besisi bitecek olan dana gibi sayıları bilemediğimiz zaman projeksiyon yapamayız. Hedefimiz doğru projeksiyon yapabilmeyi sağlayacak olan kayıt ve takip sisteminin kurulması olmalıdır.

 Köfte ve dolayısıyla daha fazla olarak kıyma tüketen bir toplumuz. Her ilin , ilçenin meşhur köftesi vardır. Kemik oranı düşük , karkası büyük ,kıymetli etleri iri parçalardan oluşan etçi ırkları ve melezlerini beslersek  kıymalık kısımların maliyeti ucuzlayacaktır.

Diğer yandan küçük baş etinin daha fazla oranda kullanımı sağlanırsa , herkesin kırmızı ete ve hayvansal proteine ulaşımı kolaylaşmış olacaktır.

Hayvancılık çoban işidir. Ama , küçükbaş hayvancılıkta çobanın rolü çok daha fazladır. Çobanlık  azalmış ve küçükbaş hayvancılık giderek terkedilmiştir. Canlandırılması halinde küçükbaş eti de oransal olarak yükselebilir. Şu anda büyükbaş /küçükbaş kırmızı et oranı 87,5 / 12,5 gibidir. Örneğin ; bu oran 75/25 şekline getirilebilir.

En önem verilmesi gereken konu da sütçü işletmelerin buzağı kayıplarının azaltılmasıdır.  Ne olursa olsun , kırmızı etin ana kaynağı Sütçü Sığır İşletmelerinin erkek buzağılarıdır.  Döl tutmama problemlerinden başlayarak , doğum öncesi doğum sonrası ve sütten kesme dönemindeki  buzağı kayıplarımızı önlemeliyiz. İlk iş olarak derhal ?Kamu Spotu? ile buzağı ölümlerinin kader olmadığı yönünde yayın yapılmalıdır. Kuzu ve oğlak kayıpları için de aynı durum söz konusudur.

Buzağı , kuzu ve oğlak kayıplarını önlediğimizde , etçi ırklarla melezleme yaparak yemden yararlanmayı arttırdığımızda, ortalama karkas ağırlığımızı yükselttiğimizde kırmızı et konusunda epeyce yol almış oluruz. Yapılması gerekenler bunlarla bitmez.  Ancak bir şekilde başlanması gerekir.  Yemden , pazarlamaya , kesimhaneden hayvan pazarlarına , meralardan eğitime kadar ele alınması gereken bir çok konu vardır. Fakat hiç başlamazsak yol alamayız. Bir yerden başlamalıyız.