Karaciğerin vücudun en önemli organlarından biri olduğu, şeker, yağ, yağ asitleri, protein ve vitamin metabolizmasındaki işlevlerinin yanısıra depolama, arındırma gibi görevleri olduğu bilinmektedir. Ancak; yapabileceğinden fazlası yüklendiğinde karaciğer dokuları bozulur, “karaciğer yetmezliği” problemi ortaya çıkar. Özellikle arındırma işlevinin yetersizliği ile ilgili olarak iştah, üretim ve döl verimi azalması kendini gösterir.

Karaciğer, protein, laktoz ve süt yağı sentezi yapan, vitamin sentezi ve depolanmasında rol oynayan, pıhtılaşma faktörlerini sentezleyen, hormonların oluşumunu sağlayan bir organdır. Bunların arasında insulin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1) yine karaciğer hücrelerinin sentezlediği önemli bir madde olup, kandaki seksüel hormon seviyelerini belirleyen bir özelliğe sahiptir. Kandaki IGF-1 seviyesi döl verimi düşük olan ya da olmayan inekleri ayırt edebilecek kadar belirgindir. Döl verim problemi olan ineklerde, normal ineklere oranla %27-30 oranında eksik olduğu ortaya konulmuştur. Doğumu takiben yetmiş gün sonra, yani tekrar tohumlama zamanına doğru yapılan çalışmalarda plazma seviyesi normal ineklerde 64,3 mg/L bulunmuşken ve bu ineklerde döl tutma problemi yaşanmazken, IGF-1 seviyesi 46,9 mg/L bulunan inekler döl tutma problemiyle karşı karşıya kalmışlardır.

Subklinik ve klinik asidoz, aşırı amonyak ve üre çıkışı, ketosis, enerji eksikliğiyle ilgili her türlü vaka karaciğerin yorulması, yağlanması ve yetmezliği ile karşımıza çıkar. Böyle hallerde problemler birbirini kovalar. Zincirleme reaksiyonlar ardarda gelir. Kızgınlık göstermeme, düzensiz kızgınlık, yumurtalık kistleri, rahim içerisinde embriyonun ölümü, progesteron seviyesi düşüklüğü, suni tohumlamada başarının azalması, sessiz kızgınlık, süt veriminde azalma gibi problemlerin yanısıra, problemlerin şiddetine bağlı olarak yaşamsal tehlikeye kadar varan risklerle karşılaşmak mümkündür.

Doğumu takip eden üç ay içerisinde metabolik problemler yaşayan ineklerin % 64 oranında karaciğer yağlanması ile ilgili olduğu, karaciğeri yağlanmış ineklerin üç kat daha fazla ketosise yakalanma riskiyle karşı karşıya kaldıkları ortaya konulmuştur. Karaciğer yağlanması olan ineklerin normal ineklere göre 37 gün daha fazla boş kaldığı ve % 40 oranında daha fazla sperma payeti harcayarak gebe bırakılabildikleri gözlenmiştir. Yine düşük döl tutma oranı ile sonun atılamaması ve plazma IGF-1 seviyesinin ilişkili olduğu son yıllarda yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. İneklerin yanlış beslenmesi, aşırı şişmanlatılması ile diğer hastalıklarda da artış gözlenmekte, normale göre topallık, süt humması, sonun atılamaması, mastitis, ketosis gibi problemlerle karşılaşma riski yükselmektedir.

Karaciğeri nasıl koruruz? 
Vücut skoruna dikkat edilmeli, gebeliğin son döneminde inekler şişmanlatılmamalıdır. Bu gibi problemler iyi gözlem, uygun besleme ile çözülebilir. Ancak; doğumu takiben enerji eksikliği olmamasına özellikle dikkat edilmelidir. Yüksek enerjili rasyon verilmesine, vücuttaki yağların aşırı süt verimiyle hızla erimesinin önüne geçebilecek miktarda enerjinin sağlanmasına önem verilmeli, profesyonel yardım yoluna gidilmelidir. Karaciğerin korunması ve arındırma işlevini yapabilmesi için doğum öncesi, doğum sonrası kritik günlerde karaciğerin desteklenmesi ve toksinlerden arındırılması yönünde profesyonel yardımlara ihtiyaç vardır.