Bilindiği gibi inekler ortalama üç haftada bir kızgınlık gösterirler.  Bu olay doğumu takiben “ineğin kırkı çıkınca”  başlar.  Genelde 18-24 gün içerisinde tekrarlayan kızgınlıklar 18 saat civarında sürer.  İnek tekrar gebe kalmazsa, normal koşullarda böyle devam eden kızgınlıklar, eğer daha sık ya da daha uzun aralıklarla görülürse “bir anormallik var” demektir.

Genetik olarak verim yetenekleri yükseltilmiş olan ineklerin kızgınlıkları on sekiz saatten daha az sürebilir.  Kızgınlık birtakım belirtilerle ortaya çıkar.  Eğer belirtiler aşikar biçimde ortaya çıkmışsa kızgınlığın tesbiti kolaydır.  Yüksek verimli inekler ise daha sessiz kızgınlık gösterebilirler.  Bu durum kızgınlığın ve dolayısıyla tohumlama zamanının saptanmasında sorunlar çıkarır.  Tohumlama zamanı doğru olarak saptanamazsa sürüdeki döl verimi düşer.  Gösterişsiz kızgınlıklar daha uzun süreli ve daha sık gözlem yapılmasını gerekli kılar.

Kızgınlık belirtilerini kısıtlayan en önemli unsurun ineklerin boynundan bağlı olmalarından kaynaklanabileceğini unutmamak gerekir.

İnekler birbirinin üzerine atlama, birbirinin sağrılarına çenelerini dayama, çara akıntısı denen berrak akıntı getirme, sık işeme, iştahta ve süt veriminde azalma, biraraya toplanma, aşırı hareketlilik, böğürme gibi belirtilerle döl tutmaya hazır olduklarını ifade ederler.  Doğumu takip eden kırkıncı günden sonra kızgınlık göstermesi beklenen çok yüksek verimli ineklerde bu süre 60-90 güne kadar çıkabilir.  Daha fazla uzaması sürüde “döl kaybı” demektir.

Temiz, yumurta akı kıvamındaki akıntı en çok gözlenen belirti olup, bu akıntıda kirli noktacıkların olması rahim iltihaplarına, kan olması ise genelde döl tutma saatinin geçtiğine birer kanıttır. Kanlı akıntı görüldüğünde bir sonraki kızgınlık döneminin beklenmesi gerekecektir.

ABD’de bilim adamları kızgınlık belirtilerini yumurtanın döl yoluna atılma saatiyle ya da başka bir deyişle uygun tohumlama saatiyle uyumlu olarak puanlamışlar. En önemli belirti olarak kabul ettikleri ineğin üzerine atlamasına izin vermesine yani “durma”  ya 100 puan vermişler.  Diğer belirtilere, ikinci derece kızgınlık belirtileri dediğimiz belirtilere, ise verdikleri puanlar şöyle; vaginal berrak akıntı 30, çene dayama 15, bir araya gelme 3, vagina koklama 10, atlama 35, diğer ineğe baş tarafından atlama 45, yerinde duramama, aşırı hareketlilik 5 puan.  Yine bilim adamları ikinci derece belirtilerin bir kombinasyon halinde görülmesi gerektiğini ifade ediyorlar. 

En önemli,  daha doğrusu tohumlama saatinin belirlenmesinde bize en iyi bilgiyi veren hareketin “durma”, “atlayana izin verme” olduğu ortadadır.  Bu hareketi görmek iyi gözlem ve yardımcı aletlerle mümkün olabiliyor.  Yüksek verimli süt inekleri atlayana izin vermeyi daha çok gece yarısıyla sabaha karşı olan zaman diliminde yapıyorlar.  Eğer bir günde, 24 saatlik bir periyotta her biri 20 dakika olan dört gözlem yapılırsa kızgınlığın saptanmasındaki başarı %98 oluyor.  Gözlem adedi ve süresi düştükçe kızgınlığı kaçırıyor ve bu sebeple de üç hafta sonrayı beklemek zorunda kalıyor, giderek sürüde döl kaybı problemiyle karşılaşıyoruz.  Örneğin; gün içinde her biri 10 dakika süren üç periyodik gözlem yapılırsa % 98 rakamı %79’a, her biri beş dakika süren iki gözlem yapılırsa %36’ya düşüyor.

Özet olarak; bilimsel çalışmaların ışığında kızgınlık ve buna uygun olarak tohumlama saatinin tesbiti son derece önem verilmesi gereken bir iş olarak karşımıza çıkmakta, bu konudaki ihmallerin “döl kaybı” halinde işletmeye zarar vereceği ortaya konulmaktadır.