İneğin doğum yaptığı günden tekrar doğum yapana kadar geçen süreyi ele alalım.  Burada iki önemli nokta gündeme geliyor.  Birincisi sütçü ineklerden bir yılda 1 buzağı alamıyoruz, ikincisi de buzağılama aralığı ortalama 1 ay veya bir buçuk ay kadar uzuyor.  Başka bir deyişle buzağı aralığı 12 ay yerine, 13 ay, hatta 13,5 ay oluyor.  Birçok işletmede bu rakamlara da razıyız.   Daha uzun buzağılama aralığı olan sütçü sığır işletmeleri de var.

Bilim insanları ineğin 1 yılını dört bölüme ayırıyorlar.  Zaten son yıllarda sürü yönetimi programlarında yer alan DIM= Sağımda geçen günler =SGG, Sağımdaki gün sayısı= SGS bu bölümlemenin bir çıktısı.  Bilindiği gibi SGG sürü ortalaması 160-180 gün olmalı.

Gün sayısı, ortalama olarak 180 in üzerine çıkarsa sürüde döl verimi problemleri olduğuna kanaat ediyoruz.   Bu durum çiftlikte yavru kaybı ve pahalıya mal edilmiş süt anlamına geliyor.

Dört evreye ayrılmış iki doğum arasındaki zamanı süt verimi yönünden ele alan bilim insanları kârlı dönem, başabaş dönemi,  zarar eden dönem ve kuru dönem olarak ayırmışlar.

İnek bize değil yavrusuna süt vermektedir.  Anne yeni doğmuş olan buzağıyı beslemek, hiçbir gıdasını eksik etmemek için gayret eder.  Gerekirse kendi vücut rezervlerini sarfeder, ama buzağısına tamamen gereken gıdada süt verir.  Böyle olunca zayıflar.  Aşırı bir zayıflama olmadıkça bu durum kabul edilebilir bir sonuçtur.

İneğin bu gayretiyle aldığı yemi süte çevirme oranı yüksek oluyor.  Bu dönem sütün ucuza maledildiği kârlı dönem.  Sonra inek gebe kalıyor.    Yemi süte çevirme oranı düşüyor.  İnek yeni doğacak olan yavrusunu da beslemek, büyütmek zorunda.  Başabaş dönemi, yani yemin süte dönüşüm oranının biraz düştüğü dönem.   Buna rağmen süt maliyeti işletmenin zararına sebep olmayacak düzeyde.

Gebeliğin sonuna doğru, kuru dönemden önceki yaklaşık 2 aylık dönem ise sütün maliyetinin yükseldiği zaman dilimi.  Kaçınılmaz olarak zararına süt üretilen dönem.  Ardından da 2 ay sürecek olan kuru dönem.

Eğer inek gebe bırakılamazsa zarar edilen yaklaşık iki aylık dönem devam ediyor.  Devam ettikçe pahalıya mal olan sütü sağmayı sürdürüyoruz.

Gebe olmadığı için ineğin kuruya ayrılması ve sonunda bir buzağı vermesi de söz konusu değil.

Bütün bu bilgiler ışığında, görülüyor ki, ineği zamanında gebe bırakmak işletmeyi kazançlı kılıyor.  Bir buzağı ve ucuza maledilmiş süt elde ediliyor.   Kârlı dönem tekrar geri geliyor.

Kârlı dönemin ne kadar süreceği, ineğin tekrar gebe kalmasının sağlanması tamamen bakım, besleme koşullarına ve büyük oranda kuru dönemdeki beslemeye dayanmaktadır.

Süt verim eğrisindeki mutlu günler ne kadar uzun olursa işler o kadar iyidir.

Bu dönem kısa sürerse, başabaş dönemi ve kayıp dönemi uzar.  İşletme o zaman zarar eder.  İneği zamanında gebe bırakmak şarttır.  ABD’de 150 günden sonra hala gebe bırakılmamış ineklerin kasaplık olarak ayrılması son yılların en dikkat çekici kararıdır.  Çünkü ABD deki sütçü sığır işletmelerinin sahipleri 150 günden sonra gebe kalan ineklerin artık kazanç getirmediğini, yem masrafının süt gelirinden daha fazla olacağını düşünüyorlar.

Özetlersek; tüm bunların arkasında “kuru dönem” vardır.  Kuru dönemde şişman ya da zayıf inek doğum sonrası problemler çıkarır.  Kuru dönemde her şey “tam kararında” olmalıdır.