Çiftlik hayvanlarında, sığır, koyun, keçi ve atlarda deriyi güneş ışınlarına karşı duyarlı hale getiren etmenlerin etkisiyle deride oluşan sorunlara ‘’fotosensitizasyon’’ adı verilir.

Deriyi güneşin ultraviyole (UV) ışınlarına duyarlı hale getiren etmenler 2 başlık altında incelenebilir. Birincisi fotodinamik bileşenler, ikincisi karaciğer yıkımlanması.

Fotodinamik, yani deride güneş ışınlarına karşı aşırı duyarlılığa sebep olan, bileşenler hiperisin, fagopirin ve furanokumarin’dir. Bu bileşenleri içeren bitkiler hayvanlar tarafından yenilirse, otladıkları çayır, meralarda bu otlardan bazıları varsa fotosensitizasyon şekillenir. En önemli belirtiler gözde, yüzde, burunda, memede ortaya çıkar. Derinin beyaz tüylü veya tüysüz bölgeleri daha çabuk etkilenir.

Gözde kızarma, bulutlanma, deride kızarıklık, soyulma, ülserleşme ve yaralar oluşur. Ayaklarda, deri ile tırnak dokusunun birleştiği bölgede yangı oluşursa topallık da bu belirtilere eşlik eder.

Fotosensitizasyona sebep olan diğer yapıcı etken karaciğer yıkımlanması sonucunda ortaya çıkar. Karaciğeri yıkımlayan otlar ve aşırı miktarda Karaciğer Kelebeği dolaylı olarak güneş ışığına duyarlılık meydana getirir.

Fotosensitizasyon güneşte uzun süre kalmaya bağlı olarak ortaya çıkan güneş yanığı değildir. Güneş yanığı ile bu sorunun ilgisi yoktur. Fotosensitizasyonda hayvanın uzun süre güneşte kalması gerekmez. Duyarlılık yaratan etmenler mevcutsa problem derhal ortaya çıkar. Hayvanlarda huzursuzluk, kuyruk şaklatma uzaktan görülerek şüphe uyandıracak ilk belirtilerdir.

Karaciğer yıkımlanmasına bağlı olarak gelişen duyarlılıkta ayrıca sarılık (ikterus) görülebilir.

Koyunlarda Fotosensitizasyon yüz egzaması şeklinde görülür. Böyle durumlarda koyunların başı şişer. Yüzde, kulaklarda kızarıklık, ödem oluşur. Kulaklar ödemle birlikte ağırlaşıp, aşağıya doğru sarkar.

Fotosensitizasyona sebep olabilecek otları sayarsak; tarak yoncası, demir dikeni, sarı kantaron, ağaç minesi, çayır minesi, akrep otu, kırkbatıran, turnagagası, kuzukulağı, süpürge otu, düğün çiçeği, tarla akçiçeği, yabani hardal, dantel çiçeği, maydanoz, karabuğday gibi bitkiler akla gelir.

Ayrıca yaprak biti bulaşmış otların yenmesi, uğur böceği (Lady birds = gelin böceği, yedi noktalı gelin böceği) larvalarının bulaştığı otların hayvanlar tarafından tüketilmesi, Pithomyces chartarum adı verilen mantar ile enfekte olmuş süt otunun (Ryegrass) hayvanlar tarafından yenmesi fotosensitizasyona yol açar. Küflü saman, küflü otlar fotosensitizasyon yönünden risklidir.

Fotosensitizasyon çoğunlukla klinik belirtiler ile teşhis edilir. Koyunların Dermatophilosis (dermo) hastalığı ile, koyunlardaki Ektima ile, Mavi Dil ve Şap hastalığıyla, koyun çiçeğiyle karıştırılabilir. Diğer belirtiler göz önüne alındığında fotosensitizasyon ile bu hastalıklar arasında ayırıcı tanıya gidilir.

Kesin teşhis laboratuvar tetkikleriyle olur. Enzim taramaları ve porfirin seviyesinin belirlenmesi ile klinik teşhis doğrulanabilir.

Tedavi:

Tedavide yapılması gereken ilk iş hayvanların güneşten uzaklaştırılmasıdır.

Hastalık ağrılıdır. Dolayısıyla tedavide ağrı kesiciler ve yangı gidericiler kullanılır. Kortizon içeren ilaçlar kullanılabilir. Yaralara bilinen ‘’Yara tedavisi’’ uygulanır.

En önemli konu ‘’koruma’ ’dır.

Yukarıda adı geçen fotodinamik maddeleri içeren otlardan ve diğer etmenlerden, küflü saman ve yoncadan uzak durulması şarttır. Yemlere çinko katılmasının hastalığın şiddetinin ve sıklığın azaltılması bakımından yararlı olduğu bildirilmektedir.

Karaciğer kelebekleri yönünden sistemli bir biçimde mücadele yapılması gerekir.