Ülkemizde büyükbaş hayvanların bir kısmı, küçükbaşların ise büyük bir bölümü çayır, mera ve otlaklarda beslenmektedir.

Bu arada çokça karışıklığa sebep olan iki deyimi basitçe açıklamak yararlı olur.  Ekstansif, entansif.  Biz hayvanların önüne yem koyuyorsak entansif, hayvanlar kendi yemlerini kendileri buluyorsa ekstansif.

Hayvanları çayır, mera ve otlaklara salıyorsak, kendi yemlerini kendileri bulup yiyorlarsa buna ekstansif hayvancılık adını veriyoruz.

Ülkemizde büyükbaş hayvancılığın bir kısmı, çayır ve mera olanakları olan bölgelerde ekstansif olarak yapılmaktadır.  Bu şekilde ekonomik olarak hayvancılık yapmak mümkündür.

Başka ülkelerde, özellikle ABD’de tamamen çayırlarda beslenen hayvanların ürünleri doğal et veya doğal süt olarak sağlıklı ürün kabul edildiğinden ayrı bir değer oluşturmaktadır.  Hatta ABD’de PFLA (Pasture Fed Livestock Association= Çayırda Beslenen Çiftlik Hayvanları Birliği) bile vardır.

Ülkemizde çoğunlukla ekonomik maliyet bakımından yapılan çayır-mera hayvancılığının doğal problemleri de mevcuttur.  Örneğin; kışın aşırı yağış, karlarla kaplanan alanlar, yazın ise kuraklık ve aşırı sıcak.

Bunlar dışında çayırda hayvan bakıp- besleme konusunda özellikle dikkat edilmesi gereken ayrıntılar söz konusudur.

İlk akla gelen bahar aylarında çabuk büyüyen otlardaki magnezyum eksikliğidir.  Bu durum Hipomagnezemi veya çayır tetanisi denilen magnezyum eksikliğine bağlı, titreme ile ortaya çıkan bir hastalığın sebebidir.

Çayır ve meraların yabancı cisimler ile kirlenmiş olması da sorundur.  Özellikle yerleşim yerleri güzergahında ya da yakınında otlatılan hayvanlar batan veya batmayan yabancı cisimlerle karşı karşıya kalırlar.  Sığırlar hızlı ve dikkatsizce yem yiyip, sonra geviş getiren hayvanlar oldukları için batan veya batmayan yabancı cisimleri yutabilirler.

Naylon poşetler başlıca akla gelen tehlikelerden biridir.

Çivi, tel ve benzeri yabancı cisimler de farklı problemlere sebep olurlar.

Mera ve çayırlara hayvanlarını salıp, otlatanlar çoğunlukla bilseler bile, şişkinliğe sebep olan otlardan söz etmek gerekir.  Şişkinliğe sebep olan otları taze yiyen sığırların aniden işkembeleri köpüklü gaz yapar.  Gözden uzak bir yerde fark edilmesi geç olan böyle durumlar ölümle sonuçlanabilir.  Böyle otların biçildikten ve kurutulduktan sonra karın şişkinliği yapan etkileri kaybolur.

Çayırlarda östrojen içeren otlar varsa, örneğin; çayır üçgülü gibi otlar olduğunda östrojen dolayısıyla sahte kızgınlıklar ve hatta gebelerde yavru atma da söz konusu olabilir.

Diğerleri gibi bu otlarında biçilmesi ve kurutulması sonunda zararlı etkileri yok olur.

Parazitler çayırlardaki hayvanlara sorun oluşturabilirler.

Erkek ve dişi sığırların aynı merada bulunmaları istenmeyen gebeliklere ve çiftleşme ile bulaşan hastalıklara yol açabilir.

Çayır ve meralar şap hastalığı, LSD (çiçek) ve başka hastalıkların bulaşmasına zemin hazırlar.

Aşırı çamurlu ya da taşlı arazilerde otlayan sığırlar ayak hastalıklarıyla karşı karşıya kalabilirler.

Otlama alanının çok uzak olması gidip gelirken enerji sarfiyatına sebep olur. Çayırın bunu karşılayacak ot çeşitliliğine ve zenginliğine sahip olması gerekir.

Yaz aylarında gölgelik ve su temini sorun olmamalıdır.  Yoksa;  ısı stresi kaçınılmaz bir biçimde sığırlara problem oluşturur.

Çayırlarda besin maddelerinin istikrarı yoktur.  Mevsimsel değişiklikler söz konusudur.  Yine; bazı mineral ve vitaminler konusunda aşırı fazlalık veya eksiklikler olması mümkündür.  Örneğin;  Molibden, Flor veya Selenyumun aşırı fazla olması kötü sonuçlar doğurabilir.

Çayırların çevre kirliliğinden etkilenmemiş olması şarttır.

Bütün bu sakıncaları bilerek, gözleyerek sığırların çayırlarda otlatılması gerekir.  Bu sakıncaları giderecek olan önlemleri baştan düşünmek yararlı olacaktır.  Alınacak önlemler koruyucu hekimlik çalışmasıdır.

Çayırlara salınacak olan hayvanların çiğ-kırağı saatlerinde otlamaları önlenmeli, bu saatlerin geçmesi beklenmelidir.

Ayrıca; kesinlikle ani ölümlerin olmaması için Klostridyum aşıları eksiksiz yapılmış olmalıdır.

Çok kurak geçen aylarda destek olacak şekilde yem veya ot konulabilir.

Bazı yerlere yalama kovaları konulması da uygundur.

En önemlisi meraların ıslahı, münavebeli otlatma, mera kullanımının bilinçli olarak yapılmasıdır.

Mera ve çayırları kullanan hayvanlara tüm parazitlere karşı antiparaziter ilaçlama yapılması şarttır.

Ekstansif hayvancılığın avantajları yanında,  yukarıda saydığımız sorunların da olduğunu bilerek, önlemleri baştan düşünerek hareket etmek gerekir.