BVD (Bovine Viral Diarrhae) ve MD ( Mucosal Disease) hastalıklarının kısaltılmış halidir.  BVD-MD dünya çapında yaygın viral bir sığır hastalığıdır.  Etken Pestivirus ( Flaviviridae) ailesinden bir virus olup, her yolla bulaşabilir.  Ağız yoluyla, tükürük (salya), burun akıntıları, dışkı, idrar,  rahimden gelen akıntılar, ineğin sonu (eşi), vektörler, çiftleşme, boğa aşımı ve sperma ile bulaşabilen BVD-MD hastalığı büyük ekonomik kayıplara neden olan, zorlu bir hastalıktır.

Temas, çayırlar, ekipmanlar, aletler, ziyaretçiler, işletmeye dışarıdan getirilen hayvanlar, boğaların doğal aşımda kullanılmaları bulaşma riskini arttıran  durumlardır.

BVD-MD hastalığı mukozalara, yani organların iç yüzeylerine yerleşen bir hastalıktır. O yüzden her organda görülebilen problemlere sebep olur.

Hastalığın akut, kronik, inatçı, gizli tipleri vardır ve bu görülme şekillerine göre belirtiler farklı olabilir.

Ayrıca BVD-MD hastalığının 2 ayrı biotipi mevcuttur. Biotipler  sitopatik (CP) ve non-sitopatik (NCP)olarak sınıflandırılır.  Bir işletmede yukarıda sözü edilen tiplerin biri, birkaçı görülebilir.  Hastalığın belli safhalarında, enfeksiyonun alınması, üzerinden zaman geçmesi arasında farklı belirtiler de söz konusu olabilir.

Hastalık birçok başka hastalıkla karıştırılabilecek belirtilerle ortaya çıkar.  Döl tutma problemleri, yavrunun rahim içinde ölerek mumyalaşması, kronik karın şişkinliği,   ağızda ve ayaklarda ülserleşme, damak, yanak ve mermede sıyrıklar, erken embriyonik ölüm, tırnak arası deride yaralar, şiddetli ishal, yüksek ateş, diş etlerinde sıyrıklar, topallık, gözlerde hasar, kas ve iskelet sisteminde anormallikler ile doğmuş, zayıf, normalden küçük doğan, tüysüzlük gibi deri problemleriyle doğan , sinir sistemi bozukluğu ile doğan buzağılar, aşırı zayıflama bu hastalıkta görülebilecek belirtilerdir.

Ayrıca BVD-MD virusu parainfluenza 3, IBR gibi diğer virüslerle birlikte miks enfeksiyonlar yaparak ve pasteurella enfeksiyonlarıyla da kombine olarak solunum yolu enfeksiyonlarına, dolayısıyla öksürüğe sebep olur.

Yeni doğan buzağıların ayağa kalkamaması,  buzağının boynunun geriye doğru kasılmış olması (opistotonus) bu hastalıktan dolayı meydana gelmiş problemler olabilir.

Ayrıca ilk defa gebe kalacak olan düvelerin döl tutmaması, ovaryum yangısı (ovaritis= yumurtalık iltihabı) sebebiyle bu hastalıkla ilişkilendirilebilir.   Görüldüğü gibi hastalık belirtileri birçok hastalıkla kolayca karıştırılabilecek belirtilerdir.

Belirtilerden şüphe edilir.  Ama; kesin teşhis laboratuvar tahlilleriyle konulur.

Laboratuvar tahlillerinde antikor ve antijen aranması şarttır.  Sadece birinin aranması teşhis için yeterli değildir.  Hastalığın yukarıda sayılan değişik şekillerinde antikor pozitif, antigen negatif, antigen pozitif, antikor negatif sonuçlar ortaya çıkar.

İşletmede hastalığın PI (inatçı) şekli ya da başka bir deyimle hastalık etkenini sürekli saçan şekli olabilir.

PI ( Persiste Infection) olan durumlar hastalığın yayılması yönünden en tehlikeli olanlardır.

Ayrıca çiftlikte TI ( Transiently Infected) yani hastalığı geçirmiş hayvanlar olabilir.

Tüm bu hastalık şekilleri hem virus (antigen), hem de antikor aranmasını gerektirmektedir.

Kesin karar ancak bu şekilde verilebilir.

Hastalık dolayısıyla ölü doğan veya doğduktan sonra ölen buzağıların beyinciklerinin normalden çok küçük olması tipik bir bulgudur.  Otopside karşılaşılabilecek mukoza sıyrıkları,  özellikle abomasumda (şirden) oluşan sıyrıklar şüphe edilmesini gerektirir.

Yaşayıp taşıyıcı halde olan buzağılar da olabileceği akılda tutulmalıdır.

Yazının başında sözü edilen “zorlu hastalık” deyimi bunu ifade etmektedir.  Çok çeşitli şekillerde, çeşitli biotipler ile oluşturulmuş hastalığın teşhisi ve sürüde kontrol altına alınması çok kolay değildir.

Hastalığın tedavisi yoktur.  Aşıları mevcuttur.  Koruma tedbirleri normal biogüvenlik uygulamalarının eksiksiz yapılması ve aşılamadır.

Hastalık üç safhada kontrol altına alınabilir.  Sürünün hastalık yönünden taranması, PI (inatçı) enfeksiyonların ortaya çıkarılarak, hayvanların derhal kesime sevk edilmesi ve aşılama yapılması.   Görüldüğü gibi en önemli konu PI (inatçı) enfeksiyonların sürüde tesbitidir.  Bu yapılmadığı takdirde diğer önlemler ile hastalığı kontrol altına almak mümkün olmaz.

Antikor taşıyan buzağılar, antikor taşımadığı halde, virus pozitif çıkan hayvanlar söz konusu olabilir. Tamamen uzmanlık isteyen bir konudur. Laboratuvar tahlilleri iyice   anlaşılmalı, ona göre kararlar alınmalıdır.

Şüpheli durumlarda ihmal etmeden hastalığın olup olmadığına bakmak, laboratuvara kan göndermek şarttır.  Hastalığın olmadığının tesbiti bile önemlidir.  Çünkü görülen belirtiler başka hastalıkların belirtileri ile büyük benzerlikler taşımaktadır.  Hastalığın olmadığını bilmek ayırıcı tanı yönünden yol gösterici olur.

Hastalık çıkarsa;  erken müdahale ile tarama – sürüden çıkarma – aşılama kombinasyonu şeklinde mücadeleye başlanabilir.

BVD-MD hastalığı zoonoz değildir. İnsanlara bulaşmaz.