Bu soru çoğunlukla gündeme gelir.  Ancak; arkasında başka sorular taşır.  Antibiyotik hangi sebeple kullanılmış ? İnek için antibiyotik kullanmaya ihtiyaç duyulan hangi problemle karşı karşıyayız ?

Doğumu takip eden saatlerde ve günlerde ineğe antibiyotik enjekte etmeyi gerektiren vakalar genellikle kuru dönem bakım ve beslemesinde yapılan hatalardan kaynaklanmaktadır.

Demek ki; antibiyotikli süt, hasta hayvanın sütüdür.

Yeni doğmuş buzağılara hasta hayvanların sütü, görünüşü normal olmayan, kanlı, sarı su halindeki sütler verilmemelidir.  İlk gün ise antibiyotikli süt ve hasta ineklerin sütü kesinlikle buzağılara verilmez.  Çünkü; yeni doğmuş buzağının bağırsak gözenekleri henüz çok geniş olduğundan iyi veya kötü her türlü molekülü geçirmeye hazırdır.  Bu arada patogen (hastalık yapıcı) etkenler de geçebilir.

ABD’de yetiştiricilerin yüzde 38’i atık sütü, antibiyotikli sütü, başka bir deyişle revir sütünü buzağılarına içiriyorlar.  Yüzde 62’lik bir üretici kesimi de bu tip sütleri buzağılarına içirmiyorlar.

Yüzde 38’lik, buzağısına satışa sunulmayacak sütleri içiren üretici kesimi “böyle bir gıda maddesini neden ziyan edelim, bedava protein varken, neden kullanmayalım ?” diye düşünüyorlar.  Ancak; bizden farklı olarak mutlaka sütü pastörize ederek veriyorlar.  Genellikle süt 72 0C de 15 saniye işleme tabi tutuluyor, pastörize ediliyor ve bekletmeden buzağıya içiriliyor.

ABD’de yüzde 62’lik bir kesimi oluşturan üreticiler revir sütü veya satışa sunulamayacak kalitedeki sütleri buzağılarına içirmiyorlar.  Hatta bu konuda çok ayrıntılı fiyat analizleri yaparak, buradan elde edilecek küçük bir kazancın, aslında büyük kayıplara yol açabileceğini düşünüyorlar.

İneklerin doğum sonrasında antibiyotiğe ihtiyaç duymalarına neler sebep olabilir?

Örneğin; BVD ( Bovine Viral Diarrhae) virus etkenli bir hastalıktır.  Antibiyotik kullanılmasında yarar yoktur.  Ancak; başka problemlerle karıştırılan bu klinik tablo sebebiyle antibiyotik kullanılırsa, bu ineğin sütü de buzağılara içirilirse derdimiz sadece antibiyotikli süt olmayacak, BVD saçılımı daha  büyük bir problem oluşturacaktır.

Viral etken olarak BLV ( Bovine Leukemia virusu) de akla gelebilir.

Diğer etkenler arasında Salmonella, Pasteurella, Streptococcus, Staphylococcus, M.paratuberculosis, Listeria, E.coli sayılabilir.  Özellikle ilk gün yeni doğan buzağıya gram negatif bakteriler çok kötü etki ederler.

Bazı bilim insanları düve mastitislerinde ve hatta düvelerin kör memeli olmalarında hasta ineklerin sütlerinin içirilmesini suçlu bulmaktadır.

Bilim insanlarının çok üzerinde durdukları bir sakınca ise;  bakterilerin zamanla antibiyotiklere karşı  direnç kazanması riskidir.

Bilim insanlarının işaret ettikleri diğer bir konu da antibiyotiklerin sadece kötü (hastalık yapıcı=patogen) bakterileri değil, yararlı bakterileri de öldürmesidir.

İnsan tüketimine sunulamayacak sütlerin buzağılara içirilmesi konusunun avantajları ile dezavantajlarını düşünerek kullanılmasına ya da kullanılmamasına karar verilmelidir.

Ülkemizde ağız sütü dahil olmak üzere, buzağılara içirilen sütlerin pastörizasyon işleminden geçirilerek verilmediğini biliyoruz. Bu durumda insan tüketimine sunulamayacak sütleri buzağılara içirirsek,  sürü yönetiminin kurallarından biri olan “hasta ineğin sütü ve görünüşü normal olmayan süt buzağılara verilmez”  ilkesine aykırı hareket etmiş oluruz.

Daha derin düşünürsek; yapılması gereken sürü yönetimi ilkelerine uyarak, koruyucu hekimliği eksiksiz uygulayarak, kuru dönem bakım ve beslemesini doğru yaparak, gerekli hallerde, özel durumlarda ineklere küçük destekler  vererek, stres önleyici önlemleri alarak antibiyotiğe duyulan ihtiyacı azaltmaktır.