Botulism Klostridyum botulinum’un sebep olduğu, felçler ile seyreden öldürücü bir hastalıktır. Almanca literatürde ‘’Lamsiekte’’ olarak adlandırılır.

Hastalık aniden ortaya çıkar. İlk belirti arka ayakların tutmamasıdır. Felç durumu giderek başa doğru yayılır ve tüm vücudu içine alır.

Klostridyum botulinum’un toksinleri (zehir) itibariyle A-G arasında sıralanan 7 tipi vardır. Hayvanlarda ve insanlarda görülen Botulism hastalığına sebep olur. En hassas türler at, sığır, koyun ve keçilerdir. Sığırlarda görülen tipi çoğunlukla Klostridyum botulinum Tip D’dir.

Klostridyum botulinum toprakta bulunan bir bakteridir. Leşlerde, kadavrada ürer. Bir şekilde hayvanın vücuduna girdiğinde çoğalır ve toksin salgılar. Salgıladığı toksin asetilkolin salınımını engeller. Bu yüzden sinirden verilen emirler kasa ulaşamaz. Kas güçsüzlüğü giderek felçlere yol açar. Felçlerin tüm vücuda yayılması ile birlikte oluşan ‘’solunum felci’’ sebebiyle hayvan oksijensiz kalır ve ölür.

Hasta hayvanlarda dil felci oluşur. Sığırlarda dilin ağızdan dışarıya sarkması gayet tipik bir belirtidir. Koyun ve keçilerde belirtiler sığırlardakine benzese de dilin dışarıya sarkması ve sürekli dışarıda kalması sığırlardaki gibi tipik değildir. Sığır dilini ağzının içine geri alamaz. Ağızdan sürekli salya akar.

Felç kuyrukta da gayet belirgindir. Giderek yüz, çene ve göz kapaklarında felç şekillenir. İdrar zorluğu ve kabızlık görülür. Dışkı serttir. Hayvan ilk günlerde göğüs üstü (sternal) yatarken, ölüme yakın zamanda yan yatmaya başlar. Sternal (göğüs üstü) yatışta baş ve boyun çoğunlukla sağ açlık çukurluğuna doğru bükülmüştür. Karnından soluma vardır.

Hastalığa karşı sığırlar çok hassastır. Çok az miktarda toksin bile hayvanı hasta etmeye yeter.

Botulism’in ilk teşhisi ve adının konulması 1919 yılında olmuş ve hastalığın Klostridium botulinum’un neurotoksinleri (sinirleri etkileyen zehiri) tarafından meydana geldiği ortaya konulmuştur.

Hastalığın çıkışı leş (kadavra) yenmesiyle gerçekleşir. Hayvan pika sebebiyle yem olmayan şeyleri yerse Cl. botulinum’u vücuda alır. Bunlar içerisinde daha önceden ölmüş hayvanların kemikleri, leşleri de olabilir.

Diğer ve çok görülen sebep silaja karışmış olan leşlerdir. Silajın yapıldığı mısır tarlasında ölüp, orada kalan kaplumbağa, kurbağa, kuş, kemirgen, tavuk kadavraları farkında olmadan silaj makinesiyle birlikte biçilerek silajın içine girer. Silajın havasız ve nemli ortamı Cl. botunilum’un üremesi için gayet elverişli bir ortamdır.

Bu enfekte silaj, yine hiç farkında olmaksızın, hayvanlara yedirilir. Yiyen hayvanlar önce, yalpalama ve sendeleme belirtileri gösterirler. Giderek felç hali ilerler ve yukarıda sayılan belirtiler ortaya çıkar.

Hastalık felç ile seyreden diğer hastalıklar ile karışabilir. Örneğin; yatalak inek hastalığı, doğum felci, ketosis ile benzeyen belirtiler görülür. Anamnez (hastalığın hikayesi, hasta sahibinin verdiği bilgiler ve hayvanın geçmişi) göz önüne alınarak doğru teşhise gidilir. Tam ve kesin teşhis laboratuvar tahlilleri ile konulur.

Botulism’in aşısı vardır. Ancak; bilinen, piyasada bulunan karma aşılar içerisinde botulism fraksiyonu mevcut değildir. Ayrı bir aşıdır.

Botulism tedavisi olmayan bir hastalıktır. Hızla gelişen bu hastalık tedavi şansı vermez. Bazı yazarlar erken safhada ‘’antiserum’’ ile tedaviden iyi sonuç aldıklarını bildirmişlerdir. Tedavi denemeleri yapılırken verilen Kalsiyum’a bu hastalıkta cevap alınamaz. Böyle bir durum ayırıcı tanı yönünden bir fikir verebilir.

Koruyucu Hekimlik:

Pika’nın önlenmesi botulism yönünden yapılabilecek en uygun koruyucu hekimlik uygulamasıdır. Yemlere Fosfor ve Magnezyum katılması, yemde protein eksikliğine meydan verilmemesi Pika’yı önler.

Pika şekillendikten sonra verilen katkılardan bazen olumlu sonuç alınamaz. O yüzden rasyonun dengeli olmasına, katkıların düzenli verilmesine en baştan özen göstermek gerekir.

Çiftliklerde kemirici kontrolünün önemi bu hastalıktan korunma için de geçerlidir. Silaj tarlalarında ölen ve orada kalan hayvanların leşlerinin tespiti neredeyse imkansızdır. Bunların farkında olmadan silaja karışması ve hayvanların önüne gitmesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.

O sebeple koruyucu aşılama yapılması garantili bir yöntemdir.