MAYIS 2005

Türkiye’de kaliteli kaba yemin bulunmaması süt sığırcılığı endüstrisinde giderilmesi gereken bir problemdir. Kaba yemlerin (yonca ve silajların) NDF ve ADF değerlerinin gerçek seviyesi bilinmeden hazırlanan rasyonlar tahminidir. Rasyondaki selüloz miktarı iki ucu sivri kılıç gibidir. Çok fazla selüloz (NDF) ineğin kendisini tok hissetmesine yol açar ve inek, potansiyel verimi için alması gereken besin maddelerini tüketemez. Çok az selüloz (NDF) ise ineğin tampon oluşturacak kadar geviş getirmesine engel olarak tüketimi kısıtlar ve verim düşer. Her iki durumda da inek, vücut yağını metabolize ederek günlük gereksinimini karşılamaya çalışır. Vücut yağının bu artmış absorbsiyonu karaciğerin tahrip olmasına (Yağlı Karaciğer Sendromu veya Downer İnek Sendromu) ve ketozise yol açar. Kanda keton cisimleri yüksek seviyelerde olduğu sürece inekler, yumurtlamazlar, ancak kızgınlık belirtisi göstermeye devam ederler. Rasyonda selülozun az olması, tırnak iltihaplanmalarına (Laminitis) da yol açmaktadır.

Sütçü bir ineğin rasyonu günlük NDF alımının %27-32’sini bulundurmalı ve NDF’nin %75’i kaba yemlerden gelmelidir. Buğday ve arpa samanı, NDF açısından yüksek olsa bile inekler için lezzetli değildir. Buna bağlı olarak inekler, samanı reddeder ve asidoz ve diğer beslenme ile ilgili problemler meydana gelir. İyi kaba yemler, mısır silajı, küçük daneli silajlar, kuru yonca veya silajı rasyondaki NDF değerini yükseltir. Ayçiçeği kabukları, soya fasulyesi kabukları veya buğday kepeği kısıtlı olarak kullanılabilir. Bunların rasyondaki toplam miktarı %5’i geçmemelidir.

Rasyondaki doğru NDF miktarı doğru yemleme programındaki tek anahtar değildir. Kaba yem partiküllerinin en az %5’inin ölçüsü en az 5 cm uzunlukta olmalıdır. Daha kısa yem maddeleri selüloz dengesine katkıda bulunur ve kabul edilebilir, fakat belli miktarda uzun partiküller olmalıdır. Çoğunlukla karıştırıcı vagon kullanılmakta ve yem maddeleri gereğinden fazla karıştırılmaktadır. Bunun sonucunda selüloz çok parçalanmakta ve etkisiz hale gelmektedir. Bu sebepten yem maddelerinin gereğinden fazla karıştırılmamasına dikkat edilmeli ve üreticiler bu yönde uyarılmalıdır. Gördüğümüz diğer bir problem ise rumende parçalanmayan protein miktarının düşük olması ile ilgilidir. İdeal olarak, sütçü ineklerin rasyonu en az %35 oranında rumende parçalanmayan protein bulundurmalıdır. Kullanılan yem maddeleri -mısır hariç- %30 veya altındadır. Rumende parçalanan proteini yüksek olan rasyonlar, yüksek miktarda üre meydana getirir. Bunun sonucunda düşükler ve erken doğumlar görülebilir ve bu da dölverim etkinliğini olumsuz yönde etkiler. Kanda yüksek seviyede ürenin döl tutma oranları üzerinde olumsuz etkisi vardır. Üreticiler protein kaynaklarını iyi incelemeli ve daha fazla rumende parçalanmayan proteini olanları kullanmalıdırlar. Bu yem maddeleri, roasted (kavrulmuş) soya fasulyesi, tam pamuk tohumu veya tam ayçiçeği tohumu, bira fabrikası veya alkol distilasyon endüstrisi artıkları veya benzerleridir.

İneklere baktığımızda iki şeye dikkat ettim. Önce yemliklere baktım ve nelerin kaldığını tespit ettim, sonra da ineklere baktım ve vücut kondisyon skorunu belirledim. Laktasyondaki inekler çoğunlukla, arzu edilen skorun altında idi. Bunun yanında, yemlikler boştu ya da reddedilen yem maddeleri bulunmakta idi. Yem fabrikası satış elemanları, çoğunlukla bilgisayar programı kullanmaktadırlar. Fakat bilgisayarlar inekleri besleyemezler ve ineklerin ne yediğini kontrol edemezler. İnsan faktörü önemlidir. Bu sebepten üreticiler, yeme bakmalı ve yemlikte neyin kaldığını ve neyin kalmadığını tespit etmelidirler. Pek çok üretici Toplam Miks Rasyon (TMR) kullanma eğilimindedirler. TMR iyi bir yemleme idare pratiğidir. Ancak üreticinin elinde iyi kaba yem ve iyi bir programı yok ise işe yaramaz. Komponent yemlemeden TMR beslemeye geçerek zayıf yemleme programını düzeltmeye çalışmak daha çok sorun yaratır. İyi bir TMR programı, üreticinin, mikser operatörünün ve çiftlikteki herkesin iyi eğitimli olmasını gerektirir. Ne yazık ki çiftliğe TMR vagonu satan bir makine satış elemanı çiftçiye iyi şans dilemektedir. Tüm endüstri dahilinde, selülozun rasyondaki öneminin anlaşılmasında, bilgi eksikliği mevcuttur.

İyi bir eğitim programı, süt sığırcılığı endüstrisinin tüm aşamalarında gereklidir ve istenen sonuçların alınması ve çiftçilerin değişmesi zaman alacaktır.

Vücut Kondisyonu Skoru:
Vücut Kondisyonu Skoru (BCS), bir yönetim aracı olarak gereklidir. Bu araç sayesinde üretici, yemleme programını değerlendirebilir ve sürüsünden yüksek dölverimi performansı temin edebilmede bir indikatör olarak kullanabilir. İyi bir BCS programının anahtarı, inekleri bireysel değil grup olarak skorlamaktır. BCS kullanılmasının bir sevk ve idare aracı olarak kullanılmasının adımları şu şekildedir:

1)Doğumdan her 30 gün sonra inekleri skorlayınız.
2)Skorlama amaçlı olarak inekleri gruplayınız. Örneğin, belli bir zaman aralığında doğum yapan tüm inekler bir grup meydana getirir.
3)Grubun ortalama skorlarını alın.
4)Skordaki değişime bakın. İnekler laktasyonun başındaki ilk 60 gün vücut kondisyonunu kaybedeceklerdir, fakat ondan sonraki skorları stabil olmalıdır.
5)Hedef skorlar belirleyin ve bu hedefleri elde etmek için çalışın.
6)İnekleri her zaman aynı kişi skorlamalıdır. Herkesin ineklere bakışı farklıdır ve herkes farklı skor verir. Böyle olursa verilerin kıymeti olmaz. Ege Vet’e skorlamanın nasıl yapılacağı yönünde bir CD bıraktım. Buna ilgisi olan, bu konuda bilgilenebilir. İlgilenen çiftçi de olur ise eğitebilirsiniz.

Süt Kalitesi:
Süt sanayicileri kalite açısından kaygılansalar da çiftçilere sorduğumuzda Somatik Hücre Skorlarını ya bilmediler ya da bizimle paylaşmak istemediler. Bir çiftçi, bu bilgileri elde eder ve anlamını kavrar ise, bu konuyu bizim ayrıca vurgulamamız gerekmeyecektir. Süt kalitesini geliştirmekte birinci adım, üreticilerin böyle problemlerinin olduğunu anlamaları ile başlayacaktır. Bu olduğunda program hızla ilerleyecektir.

Serbest Yataklı Barınaklar ve Ahırlar:
Ziyaret ettiğimiz çiftlikler içinde bir tane iyi düzenlenmiş serbest barınaklı çiftlik görmedim. Hepsinde ineklerin önünde yatıp kalkmayı zorlaştıran engeller mevcut idi. Yataklarda göğüs bariyeri mevcut değildi ve bu olmadığı için inek çok öne yatmakta ve yattığı yere dışkı bulaştırmakta idi. Pek çok barınakta yataklar kullanılmamakta ve inekler dışarıda bulunmakta idi. Bu sebepten çiftçiler, dışarıda dinlenme yerlerinin olması gerektiğini sanıyorlardı.

Oysa barınaklar doğru olarak planlanır ve yataklar rahat olur ise inekler dışarı çıkmazlar. Barınakları değiştirip serbest yataklı hale getirmek zaman alacak bir süreçtir. Ancak, her zaman mevcut sistemin hatalarını vurgulamalı ve daha iyi hale getirmek için fikir vermeliyiz.

ÖZET
Bu gezideki ve daha önceki gözlemlerime bağlı olarak, süt sığırcılığının performansını geliştirmekte besleme ve yemlemenin en büyük engellerden biri olduğunu söyleyebiliriz. İyi bir beslenme temin edildiğinde, sağlık sorunu ile sürüden çıkartılan hayvan sayısı azalır. Daha çok süt elde edilir. Döl verimi performansı da geliştirilir. En büyük engel ise selülozun öneminin anlatılmamasıdır. Yem fabrikaları, genellikle selüloz yönünden üreticileri eğitmezler, çünkü onlar selüloz satmazlar. Üretici iyi kalitede kaba yem hasat ettikçe daha iyi selüloz tüketimini geliştirecektir. Artan selüloz tüketimi ile dışardan alınan protein ve enerji kaynaklarına olan bağlılığı azaltacak ve sonuç olarak çiftçinin karlılığını arttıracaktır.

Bir sonraki seyahatimde Ege Vet’in personeline bir eğitim çalışması yaparak selüloz ile ilgili beslenme problemlerini tanıma ve çiftçiye yardımcı olacak şekilde yemleri, yemleme programlarını değerlendirme yönünde çalışma yapabiliriz. Düzeltilmiş beslenme programı ile genetik materyal satma imkanları gelişecektir.

Lindell Whitelock