Brusellozun Eradikasyonu – Yapılabilir!

Lindell Whitelock
Teknik Danışman
World Wide Sires
Visalia, Kaliforniya – ABD

Brusellozun bir ülkede bulunması, sadece sığırcılık endüstrisi ekonomisi üzerine değil, aynı zamanda insan sağlığı için de tehdit oluşturur.  Gerçekten istenir ise bu hastalık her ülkede eradike edilebilir.

1957 yılında ABD’de, 21.000 sütçü sürüde Bruselloz ile enfekte olmuş inekler bulunmakta idi.  Ancak sıkı bir eradikasyon programının uygulanması sonucunda, bugün ABD’deki eyaletlerin % 92’si Brusellozdan aridir.  Bu nasıl elde edildi ve neden çiftçi ve devlet kurumları böyle bir eradikasyon programı uygulamak istediler?

Bruselloz, sadece sürülerde ekonomik kayıplara neden olmakla kalmaz, enfeksiyona neden olan B. abortus tüketiciler için de bir tehdit oluşturur.  Brusellozlu ineklerden elde edilmiş pastörize olmayan süt ve süt ürünlerini tüketen tüketiciler, dalgalı humma denen hastalığa yakalanırlar.  Bu riskin farkında olan tüketiciler, sütçü sürülere güven duymazlar ise süt ürünlerini fazla miktarlarda tüketmeyeceklerdir.  Sütçü sürülerin Brusellozdan ari olması, hem süt sığırcısının hem de tüketicinin arzu ettiği bir husustur.

1950’li yılların başlarında ABD’deki sütçü ve etçi sığır sürülerinden Brusellozu elimine etmenin bir ihtiyaç olduğu çiftçiler tarafından anlaşılmaya başlandı.  ABD Tarım Bakanlığı, Hayvan ve Bitki Sağlığı İnspeksiyon Servisi (APHIS) yetkilileri ile birlikte çalışarak, sadece Brusellozu kontrol eden değil, aynı zamanda eradike eden bir plan oluşturularak uygulamaya geçirildi.  Bu ulaşılan önemli kilometre taşı, çiftçilerin, süt sanayicilerinin ve devlet kurum yetkililerinin katkısı olmadan mümkün olamazdı.  Bu nasıl gerçekleşti?

Bu program başlamadan önce süt üreticileri, topladıkları sütleri her çiftlikte tarayarak sütün halk sağlığı için tehdit oluşturup oluşturmadığını tespit ediyorlardı.  Bu şekilde, çok miktarda süt, işlenmeden dökülüyor ve süt sanayisi için ekonomik kayıplara neden oluyordu.  Günümüzde, süt üreticileri işletmeye gelen sütleri taramaya devam ederek kontamine sütü belirleyebilirler.  Eğer kontamine bulunur ise çiftliğe doğru geri tarama yapılarak enfekte inekler tespit edilebilir.  Günümüzde süt sanayicileri (üreticileri), enfekte sürüleri identifiye edebilir.

1957 yılında söz konusu program çerçevesince ABD’de bulunan her inek, buzağı ve boğanın bu hastalık açısından test edilmesine karar verildi.  ABD Tarım Bakanlığı veteriner hekimlerinin, çiftlik sahibi tarafından izin verilerek her çiftliğe girip kan örneği almaları şartı koşulmuştu.  Bu kan örnekleri toplandığı zaman her bir hayvan, kulağa takılan bir metal küpe ile identifiye edildi.  Bu küpe üzerinde, bir identifikasyon numarası ve bir de eyalet kodu bilgisi bulunmaktaydı.  Bu metal küpe üzerindeki bilgi sayesinde, sadece enfekte hayvanların bulunması değil, aynı zamanda el değiştiren veya diğer damızlıkçılara satılan hayvanların izlenmesi de temin edilmiş oldu.

Kan örnekleri alınıp test edildikten sonra, herhangi bir hayvan hastalık taşıyıcısı olarak tespit edildiğinde şüpheli olarak işaretlenip tekrar teste tabi tutuldu.  Şüpheli hayvan, ikinci testte pozitif çıktığında ise hem yanağına hem de kalçasına büyük bir “B” harfi konarak işaretlendi.  Pozitif çıkan bu hayvan, hemen kesime gitmesi için satılmak zorunda idi.  Bu hayvanların eti, sadece pişmiş et ürünleri olarak tüketilebilirdi.  Enfekte hayvanları olan çiftçiler, hayvanın pazar fiyatının yanında katkı olarak bir tazminat ödemesi almakta idiler.  Çiftçiler bu hayvanları normal pazarlama yapısı içinde elden satıyorlardı.  Ancak Federal veya Eyalet veteriner hekimleri, pazarda bu sığırları seçip ayırarak etin doğru şekilde işleneceği, onaylı bir işletmeye göndermekteydiler.  Tazminat ödemeleri ile ilgili talimatlar ABD Tarım Bakanlığı tarafından eti işleyen işletmelere veriliyorlardı.

Başlangıçtaki kan örnekleme işlemini takiben, hayvanlarını damızlık amaçlı satan üreticiler, söz konusu hayvanın enfekte olmadığını gösteren bir sağlık sertifikası sağlamak zorundaydılar.  Damızlık amaçlı inek veya düveleri satan çiftçiler, bu kan testini hayvanları yüklemeden (göndermeden) önce yaptırmak zorunda idiler.  Tüm damızlık hayvanların satış veya naklinde sağlık sertifikası bulundurma şartı, ABD’de halen devam etmektedir.

Bu eradikasyon planı çerçevesinde sütçü veya etçi sığırı olan her çiftçi, kanun gereği, bu testi yaptırmak zorundaydı.  Buna uymayan herhangi bir çiftçi, kanun gereği cezalara tabi olmakta idi.  Bu cezalar, sürünün tamamen imhası, hapis ve para cezası şeklindeydi.  Ancak çiftçiler, bu programa katılmanın yararını görmüş olduklarından buna uymayanların sayısı çok azdı.

Günümüzde halen süt sanayicileri, işletmelerine gelen sütü test etmeyi sürdürerek Brusellozlu inekten gelme ihtimali olan sütün tespit edebilmesine yardım etmektedirler.  Eğer bir süt işletmesi sütün enfekte olduğunu tespit eder ise bu bilgiyi, enfekte hayvanları bulmak için bir test programı başlatacak olan yerel otoritelere, bildirmek zorundadır.  Hayvanlar belirlendikten sonra, çiftlik sahibi, başka enfekte hayvanın bulunmadığını kanıtlayana kadar, 2 yıl süren bir test programını kabul etmek zorundadır.  Bugün ABD’de, Bruselloz açısından karantina altında olan sadece 21 sürü bulunmaktadır.  ABD’deki etçi sığırlar da sütçü sığırlarla aynı kurallara tabidirler.

Eğer herkes taahhütlerini yerine getirir ve kuralları takip ederse, ulusal bir sürüden Bruselloz eradike edilebilir.  Brusellozu eradike etmek, sığırcılıkla uğraşan herkesin yararına olacak bir sorumluluktur.