Süt kesen koyun ve keçilerde süt veriminin aniden azalması veya tamamen kesilmesi ile ortaya çıkan agalaksi (agalaksiya) hastalığına yetiştiricilerin verdiği isimdir. Zaten orijinal isim de “sütsüzlük” anlamına gelir.

Agalaksiya sadece süt kesilmesi ile kalmayan, son derece tehlikeli bir hastalıktır. Bu hastalıkta meme yangısı (mastitis), eklem yangısı (arthritis), göz yangısı (keratokonjunktivitis) birlikte ortaya çıkar.

Bazen, bunlara ek olarak pneumoni (zatürre) de görülebilir.

Hastalık şiddetli ve ani bir şekilde ortaya çıktığında septisemiye yol açabildiği gibi, döl verimi sorunlarına hatta düşüklere (abortus) de yol açabilir.

Agalaksiya (süt kesen) çok faktörlü (etkenli) yani “multietiyolojik” bir hastalıktır. En çok Mycoplasma agalactiae (Ma) etken olarak görülmekle birlikte, etkenler arasında Mycoplasma mycoides capri (Mmc), Mycoplasma capricolum subs. capricolum (Mcc) da sayılabilir. Keçilerde ek olarak Mycoplasma putrefaciens hastalık etkenlerine eşlik edebilir.

Hastalık ilk olarak İtalya ‘da belirlenmiş ve adı da ilk olarak İtalya’da konulmuştur. İspanya, İtalya gibi Akdeniz ülkelerinde ve ülkemizde yaygın olarak görülür. Başka ülkelerde de küçükbaş geviş getirenlerle uğraşan yetiştiricilerin önemli sorunlarından biridir.

Hastalığın çok etkenli olması, birden çok hastalığı aynı anda ortaya çıkarması ve hızla bulaşması sebebiyle “contagious agalactiae” (CA) veya “enfeksiyöz sendrom” olarak adlandırılmıştır.

CA (Bulaşıcı agalaksiya) hastalığı doğrudan temas ile, her türlü vücut sıvılarıyla (idrar, burun akıntısı, eklemlerden sızan sıvılar) bulaşır.

Dışkıyla, kirli ekipman ile de bulaşır. Sorunu büyüten ise hastalığın aynı zamanda kolostrum (ağız sütü) ve süt ile de bulaşmasıdır.

Hastalığın sürü içinde ve sürüden sürüye bulaşması çoğunlukla AURİCULAR (kulak kepçesi) yol ile olmaktadır.

Hastalık etkeninin veya etkenlerinin kulak kepçesine yerleşmesi hastalığın yayılmasında çok önemli rol oynar. Hiçbir belirti göstermeyen (asemptomatik) koyun ve keçiler sinsi bir şekilde hastalığı yayarlar.

Hastalık etkenleri (mycoplasma) doğrudan güneş ışığında ve yüksek sıcaklıkta kolayca etkisiz hale gelir. Etkenlerin en çok sevdikleri ortam nemli ve soğuk yerlerdir. Agalaksiya hastalığının etkenleri potasyum hidroklorür, formalin ve chloramin (monochloramine) gibi dezenfektanlara karşı dayanıksız olup, hastalıkla mücadelede bu dezenfektanlar etkin bir şekilde kullanılabilir.

Agalaksiya (CA) genel belirtilerle başlar. Durgunluk, halsizlik, ayakta durma ve yürümede zorlanma, iştahsızlık, ateş gibi birçok hastalıkta görülebilecek belirtilerin yanında topallık, eklemlerde şişlik, süt veriminde ani düşüş, memelerde şişlik, özellikle gençlerde solunum yolu sorunları gibi hastalığa özel belirtiler görülür. Kesin teşhis laboratuvar testleri ile (PCR) konulur.

Hastalığın tedavisi antibiyotiklerle ve antiinflamatuar (yangı giderici, NSAID) ilaçlarla mümkündür.

Ancak; hastalığın şiddetine bağlı olarak her zaman antibiyotik tedavisinden arzu edilen başarı sağlanamaz. Makrolid, Fluorokinolon, Linkosamid veya tetrasiklin grubu antibiyotikler kullanılabilir. Antibiyotiklerin her zaman başarılı sonuç vermemesi, aşırı masraflı bir tedavi yöntemi olması, aşırı iş yoğunluğu gibi sebeplerle en akılcı yöntem koruyucu aşılamadır.

Hastalığın aşısı vardır.

Ülkemizde inaktif aşı olarak AIK ve 784 suşlarıyla hazırlanmış aşılar bulunmaktadır.

Bu inaktif aşılar gebelerde de güvenle kullanılabilir.

Hastalığın salgın haline geldiği durumlarda aşı yapılması önerilmez. Aşılamaların programa alınarak “koruyucu amaçla” yapılması önerilmektedir.

Hastalığın verdiği büyük hasar göz önüne alınarak tüm biyogüvenlik önlemlerine uymak gerekir.

Asemptomatik (belirti göstermeden hastalık etkenini taşıyan) hayvanlar olabileceğini bildiğimize göre dışardan sürüye katılacak olan hayvanların aşılı olup olmadıklarını kontrol etmek, karantina uygulamak, hastalık şüphesi olduğunda hastaları sağlıklılardan ayırmak, hastalık çıktığında yavrulara ağız sütü veya süt yerine mama vermek ya da sütü kaynatarak vermek akılda tutulması gereken önlemlerdir.