Koruyucu hekimlik uygulamaları sürü yönetiminin en önemli bölümüdür.  Buna yurt dışındaki çiftliklerde proaktif çalışma adını veriyorlar.  Bizdeki uygulamalar henüz reaktif uygulamalar halindedir.  Yani; her şey olup bittikten ve hasarlar oluştuktan sonra onu düzeltmeye çalışan bir durumdayız.  Hâlbuki proaktif davranabilseydik önceden önlem alır, hasarları yaşamazdık. Reaktif bakış açımızın önemli göstergesi antibiyotik kullanımımızdan hemen anlaşılabilir.

Proaktif uygulama “tahmin et, kontrol et” sloganına dayanır.  Süt sığırcılığında gerekli önlemler alınmadığında başa gelebilecek dertler bellidir.  Tahmin ederek, en baştan, dertler bizi bulmadan gereken yapılırsa koruyucu hekimlik konusunda başarı elde etmiş oluruz.  Kazanç artar.  Süt, buzağı ve döl kayıpları ile anaç hayvan kayıpları önlenmiş olur.  Daha az hastalık, daha çok verim ile birlikte, antibiyotik kullanımının azalması başarılı olduğumuzu gösterecektir.

Koruyucu hekimlik sadece aşılama değildir.  Aşı programının doğru olarak takip edilmesi koruyucu uygulamaların başında gelse de, uygun barınak, uygun yemleme, uygun boğa sperması seçimi de en az aşılama kadar önem taşır.  Burada dikkat edilecek konulardan biri de uygun rasyon değil,  “uygun yemleme” dir.  Yemlik kontrolü, dışkı kontrolü, partikül büyüklüğü gibi konulara dikkat edilmezse sadece kağıt üzerindeki rasyonun doğru olması yeterli olmayacaktır.

Barınakların en baştan yanlış dizaynı daha sonra ortaya çıkacak problemlerin habercisidir. Ancak, problemler ortaya çıktıktan sonra yapılacak düzeltmeler masraflı olacağı gibi, inekler barınağın içindeyken yapılması ayrıca, bir telaş ve stres kaynağıdır.  İneklerin rahat ve konforları için iyi havalandırma koşullarını da düşünerek, uygun barınaklar yapılması koruyucu hekimliğin başlangıç noktasıdır.

Aslında her şey ineklerin günlük yaşamını bilmekle başlar.  İnekler gün içerisinde su içer, yemliğe gider, sağılır ve yatıp geviş getirir.  Bu dört işin dışında başka bir şey yapmazlar.  İyi bir gözlem koruyucu hekimliğe yardımcı olacaktır.  İneğin bu işleri yapmasını zorlaştıracak olan  her yanlış,  koruyucu hekimliğin önünde engeldir.

Koruyucu hekimlik, sürü yönetiminin temel kuralı ile başlar.  “Kuru ve Temiz”.

Hayvanlarımıza zarar verecek olan zararlı mikroorganizmaları aç ve susuz bırakarak onlarla mücadeleye başlamış oluruz.  Mikroorganizmalar kirli ve ıslak ortamlarda hızla ürerler.  Buna dikkat etmezsek çoğalan zararlı mikroorganizmalarla mücadele kaybedilir ve antibiyotik kullanımı ile kaybettiğimiz savaşı tekrar kazanmaya çaba gösteririz.

Koruyucu hekimlikte bize yardımcı olabilecek diğer bir konu buzağıların, ineklerin yardıma muhtaç oldukları dönemleri bilerek yardımda bulunmaktır. Buzağılar çoğunlukla ne sebeple, ne zaman kaybedilir? İneklerin en çok yardıma ihtiyaç duydukları zaman hangi dönemdir? Bunların yanıtları bellidir.  Yeni doğmuş buzağı ile, sütten kesilme zamanındaki buzağı yaşama tutunmakta zorlanır.  Demek ki; yardımcı olursak koruyucu hekimlik yapmış oluruz.  Bilerek, zamanında, uygun şekilde yapılmış bu yardıma “profesyonel yardım” diyebiliriz.  Doğumdan sonra göbeğinin temizlenip, iyotlu bir dezenfektana batırılması buzağıya yapılacak ilk yardımdır.  Hazır antiserum uygulaması, ağız sütünün düzenli ve uygun miktarda içirilmesi, sütten kesme döneminde yapılacak antistres müdahaleler buzağılara yapılacak profesyonel yardımlardır.  İnek doğum yaptığında ve birdenbire süt vermeye başladığında her şey değişmiştir.  Vücudun dengesini kurabilmesi için yapılacak küçük yardımlar tam anlamıyla koruyucu hekimliktir.

Koruyucu hekimlik stresin önlenmesidir.  Her türlü değişiklik inekler ve buzağılar için stres faktörüdür.  Değişikliklerden, normal yaşamın dışına çıkan her şeyden uzak durulmalıdır.  Stres bir hormonal faaliyettir.  Stres hormonu salgılandığında vücudun kendini savunma işlevi bozulur.

Stresi asgari düzeye indirdiğimizde koruyucu hekimlik yapmış oluruz.  Stres olabileceğini tahmin ettiğimiz değişiklikler ve uygulamalar öncesi, stresden kaçınamıyorsak, hiç olmazsa antistres yem katkıları kullanarak stresin etkilerini azaltmaya çalışalım.

İnekleri gizli dertlerden uzak tutabilirsek en önemli koruyucu hekimlik işlevini yerine getirmiş oluruz.  İneklerin dört gizli derdi vardır.  Gizli hipokalsemi, gizli mastitis, gizli ketosis ve gizli asidosis.  Bunların gizli olması mücadeleyi zorlaştırmaktadır.  Hiçbiri orada kalmaz.  Arkalarından mutlaka başka hastalık ve bozuklukları davet ederler.  Bu dört problemi önlersek sadece dört önemli hastalığı önlemekle kalmaz, arkasından gelebilecek çok miktardaki zincirleme kazayı da önlemiş oluruz.

Alınacak karantina tedbiri koruyucu hekimliktir.  Gizli mastitisli bir ineğin en son sağılması da koruyucu hekimliktir.  Bu sebeple ilk iş olarak gizli mastitisli ineklerin saptanması şarttır.  Bu ineklerin sürüden çıkarılması düşünülmüyorsa, en azından sağıma en son olarak alınmaları konusunda ihmale yer verilmemelidir.  Temel olarak her türlü ihmal koruyucu hekimliğin aksaması, hastalıklara davetiye çıkarılması anlamına gelir.

Aşılama,  inekler için genellikle kuru dönemde önerilir.  Resmi aşılamalar ise  Bakanlığın aşılama programlarıyla takip edilmektedir.

Solunum yolu ve döl yolu enfeksiyonları ile  klostridyum enfeksiyonlarına karşı hazırlanmış aşılar çoğunlukla kuru dönemde yapılırlar.  Veteriner hekimlerin düzenledikleri aşılama programlarını eksiksiz, ihmal etmeden takip etmek şarttır.

Kuru dönemde ineklerin aşılanması oluşan koruyucu maddelerin ağız sütüyle yavruya geçmesini sağlayacağından buzağıların korunmasına da yardımcı olacaktır.  Korumak garantili ve ucuzdur. Tedavi girişimleri ise pahalıdır ve her zaman garantili değildir.  Tedavi gerekli olduğunda sorulacak soru şudur; neyi eksik yaptık da şimdi tedaviye gerek duyuyoruz?