İnek sütünün en önemli öğelerinden biri süt yağıdır. Süt yağı ineğin ırkı ile ilgilidir. Ancak; genetik süt yağında % 55 oranında etkili, bakım, besleme ve çevre koşulları da % 45 oranında etkilidir. Demek ki; genetik olarak ortaya çıkan değer çevre, bakım, besleme koşullarının etkisiyle şekillenir. Ülkemizde çoğunlukla bulunan sütçü ırkların dünyaca kabul edilmiş süt yağı oranları Jersey için % 4,5, Holstein için % 3,6, Brown Swiss için % 3,9’dur. Genetik yetenek dışında, sağım dönemi, süt verimi, ineğin yaşı ve besleme şekli süt yağı oranına etki eder.

Süt yağı oranının azalması bir sonuç ve göstergedir. Örneğin; bir Holstein ineğin süt yağı oranı % 3’ün altına düşerse, bu bize verilmiş bir işarettir. Hemen bu problemin altında yatan gerçek etkeni bulmak için harekete geçilmelidir.

Süt yağı işkembede oluşur. İşkembedeki dengesizlikler, asidoz, yem alımının azalması, enerji noksanlığı, süt yağını azaltabilecek etkenlerdir. Verilen yemin asidoz yapıcı nitelikte olması, kaba-kesif yem oranının dengesizliği, kaba yemin çok ince kıyılmış olması, kaba yemde işe yarar selüloz oranının düşük olması süt yağını düşürür. Süt yağı oranının düşmesi bir gösterge olduğuna göre, böyle bir bulgu hemen rasyonda, yemin verilişinde ya da ineğin alımında bir problem olduğunu akla getirmeli ve derhal müdahale edilmelidir. Sıcaklık stresi yem alımının azalmasına, yem alımının azalması süt yağı oranının düşmesine sebep olmuşsa, ineklerin serinletilmesi, gece saatlerinde de önlerinde yem bulundurmaya dikkat edilmesi gerekir. Diğer yandan yemlikteki yemin inek tarafından seçilmesi, verilen rasyon dengeli bile olsa, dengesiz bir beslenmeye yol açacaktır. Yemliklerin kontrolü esnasında, dağıtılmış yemde yer yer çukurluklar varsa, inek yemin içinden kesif yemleri ayırıyor, seçiyor demektir. Bu durum asidoza ve yağ oranının düşmesine yol açar. Günde iki kere yemleme, yani sabah ve akşam yemlemesi tarzında yem verilmesi, arada kalan zaman içerisinde işkembenin dengesini bozacağından, yağ üretimindeki dengeyi de kötü yönde etkileyecektir.

Süt yağı oranının düştüğü tesbit edilirse ne yapmalıyız?
İlk olarak rasyonun dengesine bakılır. Daha sonra verilen yemin alımı gözlenir. İnek verilen yemi tüketiyor mu, tüketmiyor mu? Artan kısım nedir? Kaba yemin boyutları gözden geçirilir. Eğer çok ince kıyılmış kaba yem ya da çok ince öğütülmüş kesif yem veriliyorsa durum hemen düzeltilmelidir. Asidoz yönünde oluşabilecek problemleri önlemek için yeme sodyum bikarbonat ve magnezyum oksit gibi katkılar katılmasında fayda vardır. Yemlik kenarlarına serbest ulaşımı sağlayacak şekilde sodyum bikarbonat konulması da önlemlerden biri olabilir.

Süt yağı oranının azalması eğer asidoz ve sıcaklık stresi ile ilgiliyse, bu durum topallık ve döl tutmamaya kadar gidebilir. Süt yağındaki azalmayı gelecekteki daha kötü problemleri önlemek için alarm kabul etmek gerekir. Sıcaklık stresi söz konusuysa duş ve vantilatör sistemlerini devreye sokmak başa gelebilecek diğer problemleri de önler.

Yeme bazı mantar kültürlerinin ya da mayaların katılması süt yağı oranındaki azalmayı önler. Yine yeme niacin katılması da önerilenler arasındadır. Fakat esas problemler halledilmeden yeme niacin katmak süt yağı oranını düzeltmez. Her şey yolundayken katılan niacin süt yağı oranını arttırır. Örneğin; % 3,5 yağlı süt veren bir ineğe niacin katılmış bir rasyon verilirse oran %3,7’ye çıkabilir. Bu durumda, hatalı besleme koşullarını düzeltmeden yeme niacin katılması işe yarar bir sonuç vermeyecektir.

Özet olarak; süt yağı oranının azalmaması için dengeli besleme ve yemlik kontrolü yapmak, ince öğütülmüş kesif yemlerden, ince kıyılmış kaba yemlerden kaçınmak, olabilecek problemleri önlemek için yeme sodyum bikarbonat katmak gerekir. İneklerin serbestçe erişip yalayabilecekleri şekilde yemek sodası dolu kovaları yemlik köşelerine yerleştirmek de olumlu sonuçlar verir. Öte yandan süt yağı oranının düşmesini başka problemlerin habercisi olarak algılayıp, ciddi bir şekilde üzerine gitmekte fayda vardır.