Süt; inekler (aynı zamanda koyun ve keçiler) tarafından insanlığa sunulmuş en değerli armağandır.  Herkes için yararlı olan bu değerli üründen ülkemiz insanları yeterince yararlanamamaktadır.  Bilindiği gibi süt tüketimimiz ABD ve AB ülkelerindeki kişi başı tüketimlerle karşılaştırıldığında çok düşüktür.   Avrupa ülkelerinin dörtte biri, ABD’nin üçte biri kadar süt tüketiyoruz. Halbuki süt başlıbaşına bir toplum sağlığıdır.  Süt tüketimi kamu sağlığı harcamalarının azalmasına, toplumun daha sağlıklı ve zeki olmasına büyük katkı sağlar.  Çocukların, yaşlıların, hamilelerin özellikle süt tüketmesi gerekir.  Kemik ve diş sağlığı için sütün ne derece yararlı olduğu zaten bilinmekle birlikte, son yıllarda içerdiği CLA ( Konjuge Linoleik Asit) sayesinde kanser, damar sertliği gibi hastalıklarda da, hem koruyucu, hem de sağıtıcı etkileri olduğu ortaya konulmuştur.  Yağından kaçanlar için yağsız sütler, laktozunu sindiremeyenler için laktozsuz sütler üretilmiş ve pazara sunulmuştur.  ABD’de ise D vitamini, A vitamini, kalsiyum açısından zenginleştirilmiş sütler de bol miktarda tüketilmektedir.  AB ülkelerinde ve ABD’de sütlü soğuk içecekler yaygınlaşmıştır.  ABD’deki süt tüketimi son 30 yıl içerisinde yağlı sütlerden yağı alınmış sütlere doğru kayma eğilimi göstermiştir.  ABD’de artık soğuk ve yağsız sütü tercih edenlerin sayısı artmaktadır.  Meyva aromalı sütlerin yaygınlaşmasıyla süt tüketmeme konusundaki mazeretler giderek ortadan kalkmıştır.  Sütün, özellikle yağsız sütün şeker hastalığından, yüksek tansiyona, kemik erimesinden, kalp hastalığına kadar birçok konuda şifa olduğu yıllar içerisinde ortaya konulmuştur.  Süt; içerisinde bulunan Calcium ve D vitamini ile, kalınbağırsak kanseri riskini azaltmakta, yine içerisindeki probiotiklerle vücudun bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektedir.  Ayrıca bu probiotikler sayesinde sindirim sistemi bozukluklarında da sütün yararlı etkileri olduğu bilinmektedir.

Süt kalsiyum, magnezyum, fosfor, potasyum gibi vücudun temel minerallerini içerdiği gibi, selenyum, çinko gibi izmineralleri de içerir.  Ayrıca B vitaminleriyle, yağda eriyen A,D,E,K vitaminlerini bulunduran süt, diğer yandan dışarıdan kesinlikle alınması gereken aminoasitleri de bünyesinde saklar.  Sütte bulunan aminoasitler hiçbir bitkisel kökenli protein kaynağında yoktur.  Böylesi değerli bir ürün tanıtılmalı, bir toplumsal bilinç yaratılmalı,  toplum sağlığı için daha çok süt tüketimi sağlanmalıdır.

Milattan önce 7000 civarlarında ilk defa ineğin evcilleştirildiği topraklarımız yani bugünkü Türkiye bu bakımdan dünya literatüründe  yer almıştır.   Ancak; ineğin ilk evcilleştirildiği topraklarda şimdi süt içilmemektedir.  Sağlıklı bireyler ve sağlıklı bir toplum için olduğu kadar, yeterli hayvansal protein almış insanların yaşadığı bir ülke olabilmemiz için de süt tüketimimizin artması gerekiyor.