Süt sığırcılığında yapılan ihmaller, küçük gecikmeler, basit yanlışlar ne yazık ki orada kalmaz ve giderek büyük boyutlara ulaşabilir.  Küçük problemler kartopu gibi büyüyerek karşımıza kocaman bir dert olarak çıkabilir.  Birbirini takip eden sorunların ilk çıktığı noktaya bakarsak, konunun basit bir önlemle çözülebilecek, gerçekten basit bir sorun, olduğu görülecektir.  Zincirleme kazalara sebep olan olayları gözden geçirirsek, kaba yemin kalitesizliği, konforsuz ve yanlış dizayn edilmiş barınaklar, ineklerin önünde her zaman yem bulundurulmaması, kalsiyum eksikliği, sıcaklık stresi, geçiş dönemi rasyonunun uygulanmayışı ve asidoz olaylarını sayabiliriz.

Kaba yemin kalitesizliği süt sığırcılığında başa gelebilecek en önemli kazadır.  Sığırlar selüloz sindirimi yapan hayvanlardır.  Kaba yem işe yarar selülozdan yoksun olursa, silaj erken kesilmiş ya da usulüne uygun yapılmamışsa, yonca geç biçilmişse, kaba yem sap-samandan ibaretse, kaba yem iri parçalardan oluşmuşsa inekler kesif yem kısımlarını seçer.  Böyle durumlar asidoza, asidoz iştahsızlığa, iştahsızlık az yem alımına, az yem alımı enerji noksanlığına, enerji noksanlığı ketosise ve döl tutmama problemlerine yol açar.  Diğer yandan asidozu takip eden aylarda tırnak problemleri ortaya çıkar.  Tırnağı yangılı inek yemliğe sıklıkla gidemez.  Gittiğinde ayakta uzun süre kalmak istemez.  Yine yem alımında azalma ve yukarıda sayılanlar birbiri ardına gelir.

Konforsuz ya da yanlış dizayn edilmiş barınaklar:
Yatak yerlerinin sert veya dar olması , boyun demirinin yanlış yere ya da yanlış yüksekliğe konulması, barınak içinin aşırı sıcak, havalandırmanın yetersiz oluşu, barınakların konforsuz olması anlamına gelir.  Konforsuz barınaklar stres, az yem tüketme ve yine yukarıda sayılan problemlerle devam eden zincirleme kazalara yol açarlar.  Yanlış barınak dizaynının başında sağımhaneye giden yolun sert dönüşler yapması gelir.  Sağıma giden ineklerin trafiğindeki sıkışma, bakıcıların onları dürtmesi veya vurmasına, bu kötü hareket ise stres, korku ve dolayısıyla adrenalin salgılanmasına, sütü indiren oksitosin hormonunun engellenmesine, memeden sütün boşaltılamamasına, eksik süt alınmasına ve mastitise sebep olur.  Basit bir dizayn hatası akla gelmeyecek problemlere davetiye çıkarır.

İneklerin önünde her zaman yem bulundurulmaması:
Yemlikler günün her saati dolu olmalıdır.  Yem dağıtımı öğün hesabı değil, yemliği her zaman dolu tutacak şekilde yapılmalı, ” açık büfe” gibi çalışılmalıdır.  İnekler serbest ahır sistemlerinde günde on üç kez suluğa, on bir kez ise yemliğe giderler.  Bir miktar yem yedikten sonra yatak yerlerinde geviş getirirler. Tekrar yemliğe gittiklerinde yemliği dolu bulmak isterler.  Ancak; öğünle yemleme yapıldığında, iki öğün arası yem bulamayan inekler yem dağıtımı sırasında, açlıkla yeni yeme, adeta, saldırırlar ve yemin kesif kısmını öncelikle seçerek tüketirler. Yine yukarıda sözünü ettiğimiz asidoz ve devamı peşpeşe gelir.

Kalsiyum eksikliği:
Genellikle süt humması adı verilen, doğumu takip eden saatlerde ineğin yatıp kalkamamasıyla belirgin bir hastalık olarak bilinir.  Fakat yatıp kalkamama olayından önce kalsiyum eksikliği başlamıştır ve bazen belirti vermeksizin problem devam eder.  Böyle durumlarda kalsiyum eksikliği vücudun tüm kas sistemini yavaşlatacağından, işkembe hareketleri azalır.  İştahsızlık baş gösterir.  İşkembe hareketlerinin azalması, asidoza ya da şirdenin kayarak yer değiştirmesine sebep olabilir.  Kalsiyum azlığı tırnaklardaki kalsiyumun azalmasına, tırnakların yumuşayarak en küçük bir darbede hasar görmesine, giderek tırnak yangılarına yol açar.  Kas faaliyetlerinin zayıflaması rahim kasılmalarını azaltacağından güç doğum, sonun atılamaması, rahim iltihapları gibi problemler ardarda gelir.

Sıcaklık stresinin en önemli belirtisi sütün azalmasıdır.  Ancak; sütün azalması buzdağının görünen yüzüdür.  Sıcaklık stresi yem seçme, asidoz, enerji noksanlığı, bunlara bağlı olarak tırnak yangıları ve döl tutma güçlükleri ile karşımıza çıkar.  İnekleri sıcak günlerde serinletmek için bazı basit tedbirleri almazsak özellikle ayak hastalıkları ve döl tutma problemlerinin başımıza gelmesi kaçınılmaz olacağı gibi, gerçek sebebin sıcaklık stresi olduğunu da hiçbir zaman anlayamamayız.  Her yıl bu zincirleme kazaları yaşar, unutur, ertesi yıl tekrar yaşarız.

Geçiş dönemi rasyonu uygulanmaması:
İneklerin kuruya alınmasının ardından, gebeliğin son üç haftasında, içerik olarak tekrar enerji ve protein açısından zengin bir rasyona dönmek gerekir.  İnek süt vermemektedir.  Ama rahminde bir yavru büyütmekte, memelerinde ağız sütü oluşturmakta ve süt vermeye hazırlanmaktadır.  Bu arada, karın içinde büyüyen buzağı sebebiyle de istediği miktarda yem alamaz durumdadır.  Çünkü, karın boşluğunu dolduran buzağı işkembenin hacmini daraltmıştır.  İşte bu dönemde miktar olarak arttıramadığımız yemi içerik olarak zenginleştirmeliyiz.  Daha yüksek değerli enerji ve protein vermenin yanı sıra, bazı yem katkı maddeleriyle ineğe destek olmalıyız.  Bu yönde bir önlem alınmazsa doğumu takiben süt vermeye başlayan inek hızla kilo vermeye başlar.  Bu durum ketosise, karaciğer yıkımlanmasına ve döl tutmamaya varan kötü bir dönemin başlangıcı olur. 

Bütün bunlara bakarak zincirleme kazalara meydan vermemek için, kaliteli kaba yemin önemini anlamak, barınakların konforuna ve dizaynına dikkat etmek, ineklerin önünde her zaman yem bulundurmak, sıcak günlerde inekleri serinletmek, kalsiyum eksikliğini önlemek, geçiş dönemi yemlemesi yapmak, asidoza sebebiyet verecek her türlü yanlıştan uzak durmak, gerekli hallerde ineklere destek vermek gerekir.