Sinekler çiftlik hayvanlarını rahatsız eder. Tüm çiftlik hayvanlarını ve özellikle de yavruları strese sokarlar. İnekler barınağın bir bölümünde gruplaşıyorlarsa sineklerden kaçmaktadırlar. Barınağın bir bölümünde gruplaşan çiftlik hayvanlarını gözleyip bu duruma çare bulunmalıdır.

Sineklerin verdiği rahatsızlık ve oluşturdukları stres çiftlik hayvanlarına verecekleri zararlardan sadece biridir. Sinekler biyolojik vektör ve mekanik taşıyıcı olarak hastalıkların bulaşmasında rol oynarlar. Protozoaları, virüsleri, patogen (hastalık yapıcı) bakterileri naklederler. Sokucu sinekler biyolojik vektör olarak, sokucu olmayan sinekler ise mekanik taşıyıcı olarak hastalıkları naklederler.

Zararlarını gördüğümüz sinekleri sayarsak; karasinek (kısa antenliler = Brachysera – Diptera), sivrisinek, ahır sineği, yüz sineği, sığır sineği (tabanus), çeçe sineği (glossina – diptera) ilk akla gelenlerdir.

Yayılmasına, bulaşmasına sinekler tarafından yardım edilen hastalıkları gözden geçirelim;

Mastitis (meme yangısı), mavi dil hastalığı, Schmallenberg hastalığı, Epizootic haemorragic hastalık (EHD), IBR, üçgün hastalığı (Ephemeral fever), IBK (Enfeksiyöz Bovine Keratokonjuctivitis = Pink eye = pembe göz) koyun ve keçilerin pembe göz hastalığı, ineklerde meme başı siğilleri (bovine papillomatosis), Akabane, Batı Nil Humması, Bovine mamillitis (Bovine Herpes Mamillitis), Veziküler stomatitis, sığırların nodüler ekzantemi (sığır çiçeği, Afrika hastalığı).

Sineklerin yaydığı hastalıklar, ne yazık ki, bunlarla sınırlı değildir.

Anaplasmosis (anaplazmoz) kene ile bulaşan bir hastalıktır. Etkeni Anaplasma marginale adı verilen bir riketsiyadır. Sinekler de bulaşmada rol oynar.

Çevresel mastitis etkenleri olan E.coli, Trueperella, Streptococcus agalactiae, Streptococcus dysgalactiae sineklerle mekanik olarak nakledilirler.

Koyunlardaki burun kurdu (östrus ovis) bir sinek larvasıdır.

Sineklerin şarbon (anthrax), tuberculosis (verem), salmonellosis, brusellosis gibi hastalıkların etkenlerini mekanik olarak taşıyabileceği bildirilmektedir.

Sinekler sığırların pembe göz hastalığının etkeni olan Moraxella bovis ve Moraxella bovucoli gibi bakterileri taşırlar. Koyun ve keçilerdeki pembe göz hastalığının etkenleri olarak bilinen klamidya ve mikoplazma etkenlerinin de sineklerle, toz ve rüzgarla yayıldığı bilinmektedir.

Koyun ve keçilerdeki çiçek hastalığının yayılmasında kara sinekler de (Stomoxys calcitrans) rol oynamaktadır.

Sığırlarda yaz kanamasına (parafilariosis) sebep olan Parafilaria bovicola etkenini sinekler (Musca autumnalis = yüz sineği) taşır.

Mavi dil, Schmallenberg, EHD (Epizootic Haemorragic Hastalık), Akabane, üçgün hastalığı (BEF, Bovine Ephemeral Fever) hastalıkları da culicoides sinekleriyle yayılırlar.

Yaz mastitisinin, aynı zamanda düvelerde ve kuru dönemdeki ineklerde görülen mastitislerin sebebi olan Trueperella pyogenesi baş sineği adı verilen Hydrotea irritans sineği bulaştırır.

İneklerin lenf kanserinin (Löykoz = Leucosis) bulaşmasında sineklerin (tabanid) rol oynayabileceği biliniyor.

Batı Nil Hummasının sadece sineklerle (culex) bulaştığını biliyoruz.

Yetiştiriciler arasında büvelek adı verilen ve nokra hastalığına yol açan da bir sinek (Hypoderma bovis) larvasıdır.

Şap hastalığına benzer şekilde ağızda yaralara sebep olan veziküler stomatitis virüsünü de karasinekler (Phlebotomus, Aedes, Simuliidae) nakleder.

Görüldüğü gibi sineklerin çiftlik hayvanlarına vermiş oldukları zararlar çok fazla olup, ayrıca kendilerinin ya da larvalarının göze kaçması şeklinde de zarar verdiklerini gözlüyoruz.

O yüzden sineklerle mücadele şarttır. Aslında sineklerle mücadele çiftliklerde biyogüvenliğin bir parçasıdır.

Sineklerle mücadelenin en önemli noktası yaşam ortamlarına izin vermemektir. Yaşam ortamları pis ve ıslak ortamlar olduğuna göre; kuru ve temiz ilkesi burada da geçerlidir.

Sinekler ılık ve nemli ortamlarda hızla çoğalırlar. Barınaklarda suluk çevreleri, durgun sular, barınak çevresindeki su birikintileri sineklerin yaşam ortamlarıdır. Mücadele buralarda başlar.

Tabii ki sineklerle mücadelede önerilen tüm yöntemlerden ve kimyasal bileşiklerden yararlanmak gerekir.

Tercihen inorganik altlıklar kullanılmalıdır.

ABD’de yaygın olarak oral larvisidler kullanılmaktadır.

Tetrachlorvinphos %7,76 içeren ve yemlere katılan oral larvisidler vücutta bir işlem görmeden dışkıda çıkıyor. Böylece dışkının içerisinde sinek larvaları yaşayamıyor.

ABD’de çok kullanılan diğer bir sinek mücadelesi yöntemi wasp (yararlı eşek arısı) kullanılmaktır. Spalangia cameroni, Muscidifurax zaraptor ve Muscidifurax raptorellus gibi hayvanlara ve insanlara zarar vermeyen wasplar (Hymenoptera = Pteromalidae) alınıp araziye salınıyor. Bunlar sinek pupalarını yiyerek beslendiğinden onların bulunduğu ortamlarda sinek olmuyor.

Bilindiği gibi sineklerin biyolojik olarak yaşam döngüleri yumurta – larva – pupa – uçan sinek şeklindedir. Pupalar faydalı eşek arıları (wasp) tarafından yok edildiğinden kanatlanıp uçan sineklerden kurtulmak mümkün oluyor.

Son olarak sineklere dayanıklı sığır ırklarından da söz edelim.

Derileri ve deri üzerindeki yağ tabakası oluşumu sebebiyle Brahman, Senepol ve Marchigiana gibi ırkların sineklere karşı dirençli olduğu biliniyor.