Listeriosis Listeria monocytogenes adı verilen gram pozitif bir mikroorganizma tarafından oluşturulan, insan ve hayvan sağlığı açısından tehlikeli bir hastalıktır. Listeria monocytogenes çevre koşullarına çok dayanıklı bir bakteri olup, topraktan ve çoğunlukla sindirim yoluyla bulaşır.  Genellikle  geviş getiren hayvanlarda görülmekle birlikte, kedi, köpek gibi tek midelilerde ve hatta, kanatlılarda bile görülebilir.

İnsanlara et, süt ve iyi yıkanmamış sebzelerle bulaşabilir.

Geviş getiren hayvanlarda daha çok bozuk silaj ile bulaşır.  Diş değiştirme zamanı ise daha çok bulaşma riski taşır.

Ayrıca solunum yoluyla bulaşma da mümkündür.

Hastalığı geçiren hayvanlar 1 ay daha vaginal akıntılarla ve sütle etkeni saçabilirler.

Listeriosis sinir, göz ve üreme yolları ile ilgili problemler oluşturur.  Septisemik şekli olabilir.  Ancak; septisemik formun daha çok tek midelilerde ortaya çıktığı belirtilmiştir.

En önemli belirtiler bakterinin beyine lokalize olmasıyla dönme, yürürken koordinasyon bozukluğu, felç ve bakterinin yüz sinirine lokalize olmasıyla yüz felcidir.  Tipik olmayan belirtiler durgunluk, iştahsızlık, ateştir.  Ama; gözlerdeki dumanlanma tipik olup, silage eye= silaj gözü olarak adlandırılır.  Üveitis, iritis ve keratokonjunctivitis ile karakterize “silaj gözü” gözün kızarmasına,  mavimsi ve sarımsı bir dumanlanmaya, korneanın beyazlaşmasına sebep olur.

Yutma güçlüğü çoğunlukla ortaya çıkan belirtilerden biridir.

Listeria bakterisi ısıya, alkalilere, kötü çevre koşullarına dayanıklıdır.  Bilindiği gibi; silaj havasız ortamda olgunlaşır.  Hava alan, pH değeri yüksek kalan silaj bozuk silajdır.

Listeria monocytogenes genellikle 4,3-9,4 pH değerleri arasında canlı kalır.

Eğer silaj çok kısa sürede iyice sıkıştırılır ve kapatılırsa pH değeri hızla düşer.  pH 4 olduğunda, yani silajda  tam anaerobik  fermentasyon sağlandığında Listeria’nın yaşam ortamı bozulur ve tehlikeli olmaktan çıkar.  pH değeri yüksek kalan silajlar her zaman tehlikelidir.

Silaj yiyen sığır, koyun ve keçilerde dönme, sinirsel belirtiler, göz problemleri, yavru atma, canlı doğan yavruların ölmesi, ölü doğum gibi problemler ilehastalıktan şüphe duyulur.  Kesin teşhis için ölü hayvanların beyni, atık yavru,  yaşamakta olan hayvanların ise omurilik sıvısı laboratuvara gönderilir.  Hastalık birçok başka hastalıkla karıştırılabilir.  O yüzden laboratuvara başvurmak, kesin teşhis bakımından, şarttır.

Hastalığın aşısı yoktur.  Tedavisi mümkündür.  Geniş spektrumlu antibiyotikler tedavide iyi sonuç verir.  Bazı destek tedavileriyle başarılı sonuçlar alındığı bildirilmektedir.  Ancak; tedavi uzun sürebilir.

Hastalıktan şüphe duyulduğunda derhal hayvanların önünden silaj kaldırılmalı, hastalar sağlıklılardan ayrılmalıdır.

İnsanlara bulaşabileceği göz önüne alınarak her türlü müdahale eldivenle yapılmalı, eller dezenfekte edilmelidir.

Hayvanlarda tedaviye erken başlanması tedavi şansını arttıracaktır.

Hastalıktan korunmanın en önemli yolu silajın tam olarak olgunlaştırılmasıdır.  Silajın havasız ortamda, iyice sıkıştırılarak yapılmasının yanı sıra, erken pH düşüşünü sağlamak için silaj katkıları (silage inoculant) kullanılması yararlı olur.

Kemirgenlerle mücadeleye de önem verilmelidir.