Koyun ve keçilerde Mycoplasma ovipneumoniae solunum yolu enfeksiyonlarında (pneumoni, akciğer enfeksiyonları, zatürre) çoğunlukla birincil (primer) etkendir. Tek başına pnömoniye yol açabileceği gibi, başka etkenlerle birlikte de olabilir. Koyun ve keçilerde (tabii, kuzu ve oğlaklarda da) M. Ovipneumoniae, Mannheimia haemolytica, Pasteurella multocida, Chlamydophila (Chlamydia) gibi etkenlerle kombine olur. Bazen etkenler arasında bir mikoplazma etkeni daha, Mycoplasma arginini de girebilir. Koyun keçi pneumonilerinde bazen Bordetella parapertussis de hastalık yapıcı etkenler arasındadır. Ayrıca virüsler de devrede olur. Çoğunlukla PI3 (Parainfluenza 3) virüsü.

Etkenlerin virulansı ve hayvanların direnç durumu hastalığın şiddetinde değişikliklere yol açabilir. Koyun-keçi pneumonileri multifaktoriyel (çok faktörlü) hastalıktır. Ayrıca primer patojen (hastalık yapıcı etken) olan Mycoplasma ovipneumoniae, Mannheimia haemolytica ve Parainfluenza 3 virüsünün aktivitesini arttırıcı rol oynar.

İleri vakalarda pneumoni pleuritis (göğüs zarı yangısı) ile de kombine halde görülebilir.

Hastalık şiddetli solunum yolu sorunlarıyla kendini gösterir. Burun akıntısı, iştahsızlık, halsizlik, durgunluk, süt verenlerde süt veriminin azalması, besiye alınan toklu ve kuzularda canlı ağırlık artışının durması, hatta zayıflama, öksürük gibi belirtiler ortaya çıkar. Hastalığın başlangıcında ateş yüksektir.

Aşırı öksürük durumunda rektal prolapsus (dışkı deliğinin dışarı doğru fırlaması) söz konusu olabilir.

İkincil (sekunder) sorunlar hastalığın şiddetlenmesine ve ölüme yol açar. Örneğin; akciğer kıl kurtları, Trueperallalar hastalığın şiddetini arttıran ikincil etkenler olarak sayılabilir.

Hastalık solunum yolundan gelen damlacıklarla yayılır. Kapalı, sıkışık, aşırı kalabalık, ağıllar hastalığın yayılmasında önemli rol oynar. Yakın temas, kötü koşullar, besleme bozuklukları, başta nakliye olmak üzere her türlü yer değiştirmeye bağlı stres hastalığın başlamasında ve ilerlemesinde rol oynayan önemli etkenlerdir.

Mycoplasma ovipneumoniae bazen subklinik (gizli) olarak da seyredebilir.

Ayırıcı tanı yönünden Mycoplasma capricolum subspecies capripneumoniae tarafından oluşturulan keçi ciğer ağrısı ve Mycoplasma agalactiae (Ma) tarafından oluşturulan sütkesen hastalığı (agalaksiya) ile karıştırılabilir.

Keçi ciğer ağrısında hastalığa yakalanma ve ölüm oranı daha yüksektir.

Agalaksiya’da (sütkesen hastalığında) mastitis, arthritis (eklem yangısı) ve keratokonjonktivitis (göz yangısı) da söz konusu olduğundan, durum diğer belirtilerle birlikte değerlendirilmelidir.

Diğer yandan bu iki mikoplazmal hastalığın da aşısı olduğundan şüpheli durumlarda sürüde bu aşıların yapılıp yapılmadığı sorulmalıdır.

Mycoplasma pneumonilerinin tedavisi mümkündür. Tedavi şansı erken teşhis, doğru ilaç kullanımı ile artar. Çünkü mycoplasma etkenleri başta penisilin olmak üzere çok kullanılan birçok antibiyotiğe karşı dirençlidir. Enrofloksasin etken maddeli antibiyotikler ve mycoplasma enfeksiyonlarında etkili olduğu bilinen diğer antibiyotikler, veteriner hekimin önerisiyle, kullanıldığında daha etkin bir tedavi yapılabilir.

Koruyucu hekimlik:

Mycoplasma ovipneumoniae’ya karşı şuanda ülkemizde hazırlanmış bir ticari aşı yoktur. Duruma göre, istenirse, otovaksin (otogen aşı veya ısmarlama aşı) yapılabilir. Hastalığın oluşmasına katkıda bulunan diğer patogenlerden Mannheimia haemolytica ve Pasteurella multocida’ya karşı aşılama, tekrarlarıyla birlikte, yapılmalıdır. Sürü kalabalık, sıkışık, kapalı, havalandırmasız ağıllardan kurtarılmalı, stres etkenleri ortadan kaldırılmalı, doğru besleme ve izmineral takviyeleriyle sürü direncinin kırılması önlenmeli, düzenli olarak parazit mücadeleleri yapılmalıdır.