Süt sığırcılığında sürü yönetiminin iki temel kuralı vardır. İyi kayıt, iyi gözlem. Süt sığırcılığı işletmelerinde gözlenecek o kadar çok şey vardır ki, alt alta yazıldığında hayret verici derecede çok oldukları görülür. Ancak; bunların zaten birçoğu gün içerisinde kendiliğinden yapılmakta olan gözlemlerdir. Yeter ki onları doğru algılayıp değerlendirmesini bilelim.
Örneğin; yem dağıtılırken ineklerin yemliğe gelişlerini gözlemleyelim. İnekler yemliğe hırsla gelip, yemi adeta saldırırcasına yemeğe başlarlarsa bu uzun bir süre önlerinde yem olmadığını gösterir. Yemliğe isteksizce gelen, ya da gelmek istemeyen inekler ise bir asidoz problemiyle karşı karşıya olduklarını ifade ederler. Yerinden kalkmak istemeyen ineklerin ciddi hastalıkları olduğundan şüphe edilip, kontrole tabi tutulmaları gerekir. Örnekte olduğu gibi bu gözlemler gün içerisinde kendiliğinden yapılmaktadır. Ama; bazı kendiliğinden olmayıp kayda dayalı gözlemler de vardır. Örneğin; masrafların gözlenmesi, tohumlanan hayvanların üç hafta sonra listelenip gözlenmesi, somatik hücre sayısının kontrol edilerek, gözlenmesi, doğumu takip eden beşinci günde sütün ölçülerek, 28-33 gün içinde pik noktasına ulaşıp ulaşmadığının gözlenmesi, pik seviyesindeki ineğin, süt kayıtlarıyla birlikte, seviyeyi ne kadar sürdürdüğünün gözlenmesi, ineklerin sürüde kaldıkları sürenin kayıtlardan gözlenmesi, süt proteininin, süt yağının belli aralıklarla kontrol ettirilip, değişikliklerin gözlenmesi, ineklerin boş kaldıkları günlerin, iki doğum aralığının, bir gebelik için kullanılan sperma payeti miktarının gözlenmesi hep kayıtların doğru olarak tutulmasına dayalı gözlemlerdir.
Sürüde çıkan problemlerin, örneğin, sonunu atamama, şirdenin yer değiştirmesi, ketosis, süt humması, mastitis gibi problemleri not alarak, bunların ayda ya da yılda hangi sıklıkta çıktıklarının istatistiğini tutmak yine bir gözlem noktasıdır. Bunlardan birinin ya da birkaçının olması gerekenden çok ortaya çıkması başımızda çözüm bulunması gereken bir derdin olduğunu gösterir. Yine masrafların not tutularak, kayıt altına alınarak zaman zaman değerlendirilmesi de çiftlikteki problemler hakkında bize bilgi verecektir. Antibiyotiklere ödenen, meme tüplerine ödenen miktarlara bakarak bunların koruyucu hekimlik hizmetleri ile önlenip önlenemeyeceği sorgulanabilir.
Kendiliğinden olmayıp, özellikle belli periyotlarla gözlem yapılması gereken haller vardır. Bunların başında vücut skoru gelir. Vücut skorlaması her zaman aynı kişi tarafından, aynı zaman aralıklarıyla yapılmalı, vücut skorundaki 1 derece artış ya da azalmadan neyin sorumlu olduğu saptanmaya çalışılmalıdır. Vücut skorundaki 1 derece değişiklik her zaman alarm gerektirir. Bir işletmede bilgisayar kontrolü, pedometre, aktimetre gibi kayıt aletleri olsa da kızgınlık kararını vermek için ikincil belirtilerin de gözlenmesi gerekir. Tohumlama, atlama ve durma hareketlerinin yanı sıra ikincil belirtilerin görülmesi ile onaylanarak yapılırsa başarı şansı yüksek olur.
Çiftlikteki hayvanların, yani ineklerin, düvelerin, kurudakilerin ve buzağıların üzerinden gözümüzü ayırmamamız gerekir. Çiftlikte dolaşırken her an ineklerin yarısının geviş getiriyor olmalarına, yemliklerdeki yemin kalan kısmına, hayvanların derilerine, tüylerine, göz çukurlarına, dışkılarına, suluklarına, buzağıların soluklarına, sağım esnasında ilk süt damlacığına, kuruya yeni alınmış ineklerin memelerine, sağımcıların yaptıkları işlemlere dikkatle bakmak gerekir.
Bu tip gözlemler kayda değil, zamana bağlıdırlar. Nerelere bakılacağını bilirsek, çiftliğe girdiğimizde doğrudan bir kontrol mekanizması geliştirmiş oluruz. Böylece erken uyarı sistemimiz devreye girer ve kritik kontrol noktalarında yaptığımız gözlemlerle olup bitenleri fark edebiliriz. Kayda dayalı gözlemlerden biri de meme yangısı ortaya çıktığında tahlil yaptırarak düşmanımızı bilmektir. Örneğin; tahlillerde hep aynı mikroorganizmaların mastitis yaptığı yönünde bir sonuca varırsak o yönde alınabilecek önlemleri devreye sokabiliriz. Yine doğumu takip eden günlerde, on beş gün süreyle, ineğin vücut ısısını alarak normalden düşük ya da normalden yüksek olmasının tespitiyle erken müdahale şansımızı kazanmış oluruz. A.B.D.’de son on yıldan beri uygulanarak yararı kesinleşmiş olan bu uygulama, para harcamadan yapılabilecek, bir koruyucu hekimlik uygulamasıdır. Yapılan çalışmalarda süt veriminin arttığı, bir sonraki döl tutmanın daha çabuk olduğu, ineklerin sürüde kalma yaşının yükseldiği ortaya çıkmıştır.
Özet olarak; gözümüz hayvanların üzerinde olsun, kayıt tutalım, tuttuğumuz kayıtları gözden geçirerek değerlendirelim. Bunları tam olarak yaparsak sürü yönetimini ele geçirmiş oluruz.