Kaba yemin özellikle süt sığırcılığındaki önemi bilinmektedir. Ülkemizde henüz selüloz kavramı tam anlaşılamamış olmasına rağmen, bundan böyle kaba yem kalitesine değinmenin zamanı gelmiştir. Bir yandan süt sığırcılığında samanın kesinlikle kaba yem olmadığını anlatmaya çalışırken, diğer yandan yonca, silaj, çayır otu ve benzeri kaba yemlerin kalitesinden de söz etmeliyiz.
Süt sığırcılığı işletmelerinde ne yazık ki saman kullanılmaya devam ediliyor. Saman inekler tarafından yararlanılamayan, aksine içerisindeki lignin adı verilen odunsu maddeyle inekleri tıkayan, diğer besinlerin sindirimini önleyen bir maddedir. Ayrıca inek samanı sindirmeye çalışırken enerji sarfederek, zaten kısıtlı olan enerji kaynaklarımızın da ziyan edilmesine sebep olur. Daha samanı aşamamışken, şimdi bir ileri safhaya geçelim ve kaliteli olduğunu kabul ettiğimiz kaba yemlerin “gerçek kalitesine” göz atalım.
Öncelikle şunun üzerinde durarak tekrarlayalım. Süt sığırcılığında kaba yem asıl yemdir. Kaba yemsiz sığırcılık olmaz. Samanı devre dışı bırakırsak, kaba yem olarak otlar, silajlar, yonca akla gelir. Bunları kullanırken selülozlarını işe yarar şekilde kullanmamız gerekir. Kalitesiz silaj yine uygun bir kaba yem değildir. Çok erken hasat edilmiş, çok ince, ya da çok büyük parçalar halinde kesilmiş, iyi sıkıştırılmamış, yedirilirken dikkatsizce kullanılan silajlar verimi sağlayamayacağı gibi, hastalıklara da zemin hazırlayabilir. Silaj açıldıktan sonra, etrafa saçılan miktar hayvanlara yedirilmeli, kalan miktar uygun şekilde korunmalıdır. Etraftaki silajlar her dakika besin değerini yitirirler ve kalitesiz kaba yem haline gelirler. Yonca ve diğer ot çeşitleri uygun, tarifindeki zamanda biçilmeli, dağıtılırken ise yine uygun şekilde dağıtılmalıdır. Son yıllarda çokça kullanılan karıştırıcı ? dağıtıcı romörklerin kullanım kılavuzuna göre kullanılmamaları halinde, çok ince kıyılan kaba yemler adeta çamur haline gelmekte ve selüloz değerleri yok olmaktadır. Lüzumsuz karıştırma ve kesme işlemi, yani bıçakların olması gerekenden fazla çalıştırılması, kaba yeme karşı yapılacak en kötü davranıştır. Böyle bir hata kaliteli bile olsa kaba yemi kalitesiz hale getirmeye yeter. Bu olay kağıt üstündeki rasyonu bozar. Öncelikle asidoza, daha sonra da topallıklara sebep olur. Zincirleme kaza gibi, birbirini kovalayan problemler, döl tutmamaya kadar gidebilir.
Bir başka konu kaba yemin fiyatıdır. Çok zaman fiyat söz konusu edilir ve kaba yem kullanımında ibre samana doğru çevrilir. Süt sığırcılığında kaliteli kaba yem her zaman parasını hakeder. Kalitesiz kaba yem ile kaliteli kaba yem arasındaki fiyat farkı verim olarak, sağlık olarak inekler tarafından bize geri verilir. Fiyat hesap edilirken 1 kg saman, 1 kg yonca fiyatı değil, 1 kg işe yarar selüloz fiyatı hesap edilmelidir. Bu bakış açısı kesif yemde kullanılan ham maddeler için de geçerlidir. Yani 1 kg proteinin, 1 kg enerjinin maliyeti düşünülmelidir. Fiyat, sağlanan yarar ile eşdeğer olmalıdır. Biliyoruz ki, sütçü sığırların verimi arttıkça daha hassas oluyorlar. Kaba yemden tasarruf ettiğimizi sandığımız para miktarı aslında tasarruf olmaz, aksine verim düşüklüğü ve hastalıklarla birlikte gözden geçirildiğinde çok büyük zararlara yol açar.
Yemin ineklere veriliş şekli de kaba yemin tüketilmesiyle yakından ilgilidir. Yemler kaba ve kesif kısımları homojen karıştırılmak suretiyle ineklerin önüne dökülmeli, ineklerin her gittiğinde yemlikte bu karışık yemden bulmaları sağlanacak biçimde, yemliklerde sürekli yem olmalıdır. Ancak bilmeliyiz ki inekler, karışık olarak önlerine konsa da, yemleri seçmeye meyillidirler. Çok iri partiküller halinde olan kaba yemleri yemeyerek, kesif yem kısımlarını tüketip yine kendi kendilerine asidoza sebep olabilirler. Bu durumda da kağıt üzerindeki dengeli rasyon gerçekte bozulmuş olur.
Görüldüğü gibi kaba yem işi “kabaca” düşünülecek bir iş değil, inceden inceye düşünülmesi gereken bir iştir.