Buzağı ishalleri hayvancılık sektörümüzü baltalayan önemli sorunlarımızdan biridir. Herhangi bir sebepten ishal olan buzağının önemli ölçüde su kaybettiği bilinmektedir. Ancak bu bilgi yeterli değildir. Çünkü su vücuttan giderken yanında birtakım mineral tuzlarını da götürür.

İshal olan buzağının bağırsak mukozası bozulur. İshalli buzağı besin maddelerini sindiremez. Sindirilememiş besin maddeleri bağırsak içerisinde bakteriyel fermentasyona uğrar ve çok miktarda laktik asit ortaya çıkar. Laktik asit kana karışır (Asidemi). Kan yoluyla tüm organlara ve tabii ki bu arada beyne de gider. Beyin ve omurilik sıvısı da asitlenir (cerebrospinal acidosis). Diğer yandan endotoksemi (zehirlenme) ortaya çıkar. Vücuttaki suyun azalması (dehidrasyon), gıda alamama ve gıdalardan yararlanamama sonucunda meydana gelen enerji noksanlığı, alkali rezervinin azalıp, asidin artması, böbrek fonksiyonlarının bozulması sonucunda buzağıyı kaybederiz. Buzağının başına gelen en önemli 2 olay dehidrasyon ve metabolik asidozdur. Beyne giden asidin sonucunda sinirsel belirtiler oluşur. İshalli buzağıda gördüğümüz halsizlik, ayakta durma güçlüğü, sallantılı yürüyüş, yatar pozisyon, emme refleksinin kaybolması, durgunluk, sersemlik, göz kapağı refleksinin kaybı aslında temel olarak sinirsel belirtilerdir. Gözler göz yuvarlağının içine çökmüştür. Deri elle tutulup, çadır gibi yapıldığında tekrar düzelmez, öylece kalır. Deri elastikiyetini yitirmiştir (şiddetli dehidrasyon). Vücut ısısı normalin altında düşmüştür. Özet olarak ishal, buzağının ‘’kimyasını’’ bozmuştur.

Önemli olan koruyucu hekimlik uygulamalarına dikkat ederek ishalin önlenmesidir. İshal bakteriyel, viral ve protozoal etkenlerden dolayı oluşabilir. Protozoal etkenlerden Eimeria (Koksidiyoz) ve Kripto’yu sayabiliriz. Sebep ne olursa olsun tedavide mutlaka buzağının ‘’kimyasını’’ düzeltme yönünde erken müdahale şarttır. Tedaviye çabuk ve çok hızlı bir şekilde başlanmalı, kesinlikle vakit kaybedilmeden, ağız yoluyla mineral tuzları (oral rehidrasyon tozları veya sıvıları) verilmelidir.

Yukarıda belirtildiği gibi enerji noksanlığı söz konusudur, asidemi vardır, yani alkali rezervi azalmış, asit artmıştır. Gidermek için  glikoz, sodyum bikarbonat veya aynı işi gören diğer alkali tuzlar verilmelidir.

Bunlar da yeterli olmaz, vücut önemli bir mineralini, sodyumu yitirmiştir. Demek ki onu da yerine koymak için tuz (sodyum klorür) verilmelidir.

Diğer yandan vücut suyunu kaybetmektedir. Suyu hücre içinde tutacak, ozmoz dengesini sağlayacak olan betain takviyesi yapılmalıdır. Buzağı bu sırada, sinirsel sorunlar yaşamakta ve adeta emmeyi, yutmayı unutmaktadır. O yüzden gerekirse bunları sonda ile vermek yerinde olur (özofagus entübasyonu).

Görüldüğü gibi ishalli buzağının başına gelenler son derece endişe vericidir. Sadece daha önce kullanılmış ve sonuç alınmış olan bir antibiyotikle, her vakada iyi sonuç alınmayabilir. Zaten yukarıda sözü edildiği gibi, bakteriyel ishaller dışında viral ve protozoal etkenler de ishale yol açabileceği için, antibiyotik ile tedavinin yeterli olmayacağı ortadadır. Buzağının ‘’kimyasını’’ düzeltecek olan müdahalelerin hiç zaman kaybetmeden yapılması şarttır.

Buzağı ishalleri tedavi edilseler bile başka komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Solunum yolu problemleri (pneumoni), eklem yangıları, göbek yangıları, karın zarı yangısı (peritonitis) ishal sonrası veya ishalle birlikte görülebilecek diğer sorunlardır. Sonunda buzağı ölmese bile ‘’kavruk’’ kalabilir. O yüzden koruyucu hekimlik ile ilgili önerilere kesinlikle kulak vermek ve uygulamak gerekir.

Hasta olanı sağlıklılardan ayır, hastayı bulaşık ortamdan uzaklaştır, aşılamaları eksiksiz yap, göbek kordonunu dezenfekte et, antiserum yapmayı ihmal etme, buzağıyı hasta etme, sonunda buzağıyı yukarıdaki eziyetlerden veya ölmekten kurtar. Tedavide sadece antibiyotikle zaman ve para kaybetme. Buzağı ishalini ciddiye al. Dikkat! Zaman kaybı buzağının kaybı ile sonuçlanabilir.