İneklerde rahim bükülmesi (torsio uteri) güç doğum sebeplerinden biridir. Çeşitli güç doğum sebepleri arasında, diğer sebeplere göre, daha az görülmektedir. Bilim insanlarının tesbitlerine göre ortalama olarak toplam güç doğumların %3’ü rahim bükülmesi sebebiyle ortaya çıkmaktadır.

Torsio uteri doğum esnasında rahim boynunun (cervix uteri) tirbuşon gibi sağa ya da sola doğru bir veya birkaç tur bükülmesi şeklindedir. Sola doğru bükülme sağa doğru bükülmeye oranla daha fazla görülür.

Böyle bir durumda dışarıdan (vagina yoluyla) elle rahime ve yavruya ulaşılmaz.

Rahim boynu büküldüğü için kan dolaşımı bozulur. Rahimde ödem oluşur. Buzağıya oksijen gitmez. Rahim bükülmesi sebebiyle yavru dışarı çıkamaz. Geç kalma söz konusu olduğunda bu durum buzağının ve annenin kaybı ile sonuçlanabilir.

Torsio uterinin (rahim bükülmesinin) kesin ve net bir sebebi belirlenememiştir. Bilim insanları çeşitli yatkınlıkların bu soruna sebep olduğunu belirtmektedirler.

Bilim insanları torsio uterinin çoğunlukla maternal (anneye bağlı) güç doğum sebebi olduğu kanaatindeler. İneğin anatomik yapısının rahim bükülmesine yatkın olması üzerinde duruyorlar. Uterusu (rahim) çevre dokulara bağlayan geniş ligamentin (bağın=ligamentum latum uteri) yapısal olarak gevşek ve bükülmeye müsait olması, annenin karın boşluğunun geniş ve sarkık olması durumunda rahim bükülmesine yatkınlık oluşacağını düşünüyorlar.

Ancak; bu kadarla kalmıyor. Başka sebepler de var. Aşırı büyük (iri) yavru, ineğin kaçıncı doğumu yaptığı, ineğin yaşı, metabolik durumu, buzağının cinsiyeti gibi parametreler de rahim bükülmesine etki eden faktörler.

Örneğin; yapılan çalışmalara göre erkek yavru taşıyan ineklerde, dişi yavru taşıyanlara göre torsio uteri görülme sıklığı 2 kat daha fazla. Çok doğum yapmış ineklerde henüz ilk doğumunu yapan düvelere göre rahim bükülmesi ihtimali 3 kat fazla. Bu durumda zaten ineğin yaşı da aynı şekilde yatkınlık oluşuyor. Yani yaşlı ineklerde risk daha yüksek.

Önemli bir yatkınlık da ineğin metabolik durumu. Özellikle doğum anında kanda kalsiyumun ve enerjinin eksikliği. Kanda kalsiyum eksikliği yani hipokalsemi, bilindiği gibi, doğum sonrası sorunların başlıca sebebidir. Prolapsus uteri (rahimin dışarı fırlaması), mastitis, endometritis, sonun atılamaması (retentio secundinarum), döl verimi düşüklüğü, güç doğum, abomasum (mide) ve işkembe (rumen) hareketlerinin zayıflaması hipokalsemi ile yakından ilgilidir.

Doğuma yakın saatlerde ve doğum esnasında oluşan aşırı stresin kalsiyum emilimini bozduğu, bu durumun tüm kaslarda tonusu azalttığını (atony) biliyoruz. Bilim insanları torsio uterinin de kalsiyum eksikliği ile ilgili olduğunu ifade ediyorlar.

Gebeliğin son saatlerinde fizyolojik olarak yavrunun rahim içerisinde hareket etmesinin böyle tonusunu yitirmiş bir organda bükülmeye yol açabileceği düşünülmektedir.

Yukarıdaki etiyoloji (sebepler) arasında sayılanlarla ineğin ırkının ilgisi olduğu savunuluyor. Örneğin; iri yavru ihtimali dolayısıyla Şarole ırkında, hipokalsemik bir metabolizma sebebiyle Holstein ırkında, karın genişliği sebebiyle Brown Swiss ırkında daha fazla yatkınlık olduğu savunulmaktadır.

Ancak; bilinen odur ki, her ırkta torsio uteri görülebilir. Tüm ırklara oranla holstein ırkında biraz daha fazla görüldüğü bilinmektedir.

Torsio uterinin tedavisi mümkündür. Bükülme yönünden tersine yönde döndürmeye çalışılır. Saat yönünde veya saatin ters yönünde.

Fakat zor bir yöntemdir. Ayakta olmayacağı anlaşıldığında ineği yerde yuvarlayarak aynı işlem yapılır. Bu yöntem her zaman başarılı olmaz. İneğin ve yavrunun zamanı dardır. Eğer yavrunun vaginal yoldan çıkarılmasının mümkün olmayacağına kanaat edilirse sezaryen operasyonu yapılır. Fakat bu kararın ineği fazla hırpalamadan ve gecikmeden verilmesi lazımdır. Vaktinde yapılan sezaryen operasyonu en doğru yöntemdir.

Her zamanki gibi akılcı yol “koruyucu hekimlik”tir.

Koruyucu hekimlikte yukarıdaki sebeplere göre önlemler alınmalıdır. Güç doğum oranı düşük boğa spermaları kullanmak bir koruyucu önlem olabilir.

Anneye bağlı güç doğumların sebeplerinden biri gebe ineklerin hareketlerinin kısıtlı olmasıdır. Özellikle kapalı ve bağlı ahırlarda ineklerin hareketleri tamamen kısıtlı olduğundan, hareketsizlik bu tip olaylara yatkınlık oluşturmaktadır.

Öyleyse; serbest sistemin tercih edilmesi yararlıdır.

Bazı yazarlar doğum başlar başlamaz anneye ağızdan (oral, peros) kalsiyum bolus verilmesini öneriyorlar. Özellikle de enjeksiyon olarak değil, ağızdan.

Genel olarak doğum sonrası ortaya çıkan tüm sorunların koruyucu hekimliğinin kuru dönem bakım ve beslemesiyle mümkün olacağını da unutmayalım. Kuru dönemde “düşük kalsiyum” diyetinin torsio uteri için de bir “koruyucu hekimlik” olduğu kesindir.