Diğer adı “Yağlı Karaciğer Hastalığı” olan, tıbbi deyimle “hepatic lipidosis” olarak bilinen karaciğer yağlanması doğumu takiben enerji eksikliği çeken ineklerde görülen bir metabolik bozukluktur.

Karaciğer vücutta birçok fonksiyonun yanısıra “arındırma işlevi” de görür. Yapabileceğinden fazlası yüklendiğinde karaciğer dokuları bozulur. Kuru dönemde “obez” hale getirilen inekler doğumdan sonra zayıflayıp, yağlarını hızla eritirlerse karaciğerde yağ birikir.

Aslında karaciğerde biriken TAG (Triacylglycerol) dır.

Bu birikim sonucunda karaciğer dokusu yağlanır, yıkımlanır. İşlevini yapamaz duruma gelir. Sonuç ölüme kadar gidebilir. Yağ birikimi dışında klinik asidoz, kanda keton cisimcikleri, aşırı amonyak ve üre de sorun haline gelir.

Karaciğer yağlanmasını ketosis’in ileri seviyesi olarak da kabul edebiliriz.

Yağlı karaciğer hastalığı metritis (rahim yangısı), sonun atılamaması (eşin düşmemesi), mastitis (meme yangısı), doğum felci (süt humması) ve midenin yer değiştirmesi (abomasum deplasmanı) ile yakından ilgili bir bozukluktur. Sayılan bu bozukluklarla birlikte olabileceği gibi, adı geçen hastalıkların görülme sıklığı da artar.

Yağlı karaciğer hastalığı görülen ineklerde vücudun direnç sistemi de bozulduğu için enfeksiyöz hastalıklara olan duyarlılık da artmıştır. Dolayısıyla doğum sonrası enfeksiyöz hastalıklara büyük oranda yatkınlık oluşur.

Yağlı karaciğer hastalığında immun performans gerilediği gibi döl verimi sorunları da (infertilite) ortaya çıkar. Öncelikle karşımıza çıkan sorun ilk kızgınlığın görülmemesi veya çok geç görülmesidir.

Bu metabolik bozukluktan şüphelenildiği zaman ALT (alanin amino transferase), AST (aspartat aminotransferase) ve GGT (Gamma Glutamyl Transferase) enzimleri yönünden tahlil yapılır. Kanda bu enzimlerin yüksekliği bize doğru teşhis için yol gösterir.

Şüphelenmek için tabii ki klinik belirtiler büyük önem taşır. Doğum öncesi şişmanlatılmış bir inek, doğumdan sonra hızla zayıflamış ise, takiben süt veriminde düşüş, durgunluk, iştahsızlık, halsizlik görülmüş ise yağlı karaciğer hastalığından şüpheleniriz. Hatta sinirsel belirtiler, yatar pozisyon, ağır vakalarda ölüm söz konusu olabilir.

Yatar haldeki ineklerde “kalsiyum kullanmak” neredeyse her vakada başvurulan bir yöntemdir. Ancak bu yatar pozisyonun kalsiyum eksikliğinden dolayı ortaya çıkmadığını bilmek gerekir. Gelişigüzel kalsiyum kullanımı yağlı karaciğer hastalığında ineğin ölümünü hızlandırmaktan başka bir işe yaramaz. Yatar pozisyonun sebebini değerlendirirken “karaciğer yağlanması” ihtimali gözardı edilmemelidir.

Hastalığın tedavisi zordur. Çoğunlukla da başarısızdır. O sebeple “hazırlayıcı sebeplerden” uzak durmak şarttır.

İlk önlem kuru dönemdeki bakım ve beslemenin doğru yapılmasıdır. Kesinlikle kuru dönemde inekler şişmanlatılmamalıdır.

Doğum olur olmaz ineklerin desteklenmesi ihmal edilmemelidir.

Koruyucu olarak choline, methionine, niacin, betain, B12 destekleri verilmelidir. Propilen glikol de yararlı olur.

Ayrıca; kuru dönemde kalabalık barınakların, ani yem değişikliklerinin, sıcak stresinin, topallığın hazırlayıcı sebep olabileceği akılda tutulmalıdır.

Kuru dönemde ve lohusalık döneminde doğru besleme başlıca önleyici tedbirdir. Lohusa ineklerin yemlere ulaşımında kısıtlama olmamalıdır.

Bu yüzden yemlik önü mesafesinin yetersizliği söz konusu olmamalı, öyle bir sorun olup olmadığı iyice gözlenmeli ve derhal düzeltilmelidir.

Tedavi ketosis tedavisine benzer. Hipertonik %50’lik serum dextroz verilmesi, propilen glikol takviyesi yararlı olabilir. Tek doz, 1 kereye mahsus glukokortikoid (kortizon, dexamethasone) kullanımı önerilir. E vitamini ve çinko destekleri koruyucu, aynı zamanda tedavi edici olarak yararlıdır.

Ancak koruma önceliklidir. Çünkü tedavi şansı ketosis kadar yüksek değildir. Yağlı karaciğer hastalığında tedavinin başarısı, ne yazık ki, düşüktür.

O yüzden yukarıda listelenen önlemlere dikkat edilmelidir. OBEZ inek her zaman başımıza dert açabilir.