İneklerin rahimlerinde irin birikmesiyle ortaya çıkan duruma “pyometra” adını veriyoruz. Doğumdan sonra metritis, endometritis gibi uterus (rahim) yangıları, ne yazık ki, görülmekte olup, sütçü sığır işletmelerinde döl verimi sorunları olarak karşımıza çıkmaktadır. Pyometra ise bu iki rahim yangısından daha ilginç ve değişik bir yangısal reaksiyondur. Koşullar ve oluşum sebepleri olarak diğerlerinden farklıdır.

Pyometra da anestrus (kızgınlık göstermeme), rahim boynunun (servix) kapalı olması, kalıcı korpus luteum (kistik sarı cisim) şekillenmesi tipik bir kombinasyondur. Kistik C.L. (kalıcı Korpus Luteum) olduğu için gebeliğin devamını sağlayan progesteron (P4) hormonu halen devrededir. Halbuki doğum olmuştur. Buna rağmen progesteronun kandaki varlığı sebebiyle inek “gebe” olmadığı halde gebe gibidir.

Rahim ağzı kapalıdır. Rahimde bir motilite (kasılma hareketi) olmadığından içerideki sıvılar dışarıya çıkamamaktadır. Sıvı giderek mikroorganizmalarla irin haline gelir. İrin (purulent yapı) ağzı kapalı olan uterustan dışarı çıkamaz ve kümüle olarak (birikerek) rahim içerisinde kalır. Genellikle, dışarıdan bakıldığında, inekte hastalık belirtisi görülmez.

Rahim içinden atılamayan, temizlenemeyen sıvılar, başta Trueperella pyogenes (Arcanobacterium pyogenes) olmak üzere, mikroorganizmaların istilasına uğrar. Trueperella dışında Fusobacterium necrophorum, Porphyromonas levii, Prevotella melaninogenica gibi bakteriler de birlikte çalışarak bir irin kitlesi oluştururlar.

OIE (Office International Epizootic) yani dünya salgın (bulaşıcı) hayvan hastalıkları merkezi ayrıca Trichomoniasis (Trichomonad pyometra) konusunda da uyarılar yapmaktadır. Genel olarak boğa atlatan sürülerde Trictrichomonas fetus isimli bir protozoan tarafından oluşturulan, doğal tohumlama ile bulaşan bu hastalıkta erken embriyonik ölüm meydana gelmekte ve ardından rahimde irin toplanarak pyometra’ya yol açmaktadır.

OIE bu yüzden trichomoniasis (Trichomonad pyometra) konusunda boğa atlatan çiftlikleri uyarmaktadır.

Diğer yanda pyometra şekillenen rahim yangılarında salpingitis (oviduct, yumurta yolu yangısı) meydana gelir.

Pyometra’nın tedavisi vardır. Tedavide prostaglandin F2 alfa enjeksiyonları başarıyla kullanılmaktadır. Kesinlikle “elle patlatma” önerilmez.

Prostaglandin F2 alfa yapıldığında C.L kisti (kalıcı korpus luteum) dağılır. Progesteron hormonu devre dışı kalır. Rahim ağzı açılır ve rahim içerisindeki irin dışarıya atılır. İnek tekrar kızgınlık döngüsüne girer.

Prostaglandin F2 Alfa rahim (uterus) hareketlerinin (motilite) yerine gelmesini sağlar. Uterus kontraksiyonları ile rahim boşalır. Bu arada PGF2 alfa vücudun savunma mekanizmasını (fagositöz aktivitesini) kamçılar.

Bilim insanları Prostaglandin F2 alfa’nın tedavide yeterli olacağını bildirseler de bazı ek ilaçların kullanıldığını görüyoruz. Örneğin; metronidazole, yangı giderici ilaçlar (kortizon olmayan antiinflamatuarlar) kullananlar var.

Diğer yandan Prostaglandin F2 alfa enjeksiyonundan sonra parenteral (sistemik, enjeksiyon şeklinde) antibiyotik kullanılmasını öneren yazarlar da iyi sonuçlar almışlar. Ayrıca; rahim içine peracetik acid veren ve olumlu sonuç aldıklarını bildiren bilim insanları da literatürde yer alıyorlar.

Özet olarak; tedavinin başlangıç noktası Prostaglandin F2 alfa olup, işin doğrusu, koruyucu hekimliğin de anahtarı yine aynı ilaçtır. Doğumu takiben 25. günde tek doz Prostaglandin F2 alfa enjeksiyonu kesinlikle “koruyucu hekimlik” yönünden başarılı bir uygulamadır.