Bilindiği gibi düvelerde döl tutma oranı ineklere göre her zaman daha yüksektir. Dünya’daki istatistiklere göre, genetik olarak süt verim yeteneği artan inekler daha zor döl tutuyor. İneklerde döl tutma oranı yıllar içerisinde giderek düşüyor. Düvelerde ise böyle bir düşüş söz konusu değil. Neden ? İnekler süt veriyor. Döl tutmasını istediğimiz günler ise süt veriminin ” pik” yaptığı günlere denk geliyor. İneklerin enerjileri; yüksek süt verimine ve döl tutma yeteneğine sahip yumurta üretimine aynı anda yetmiyor. Hızla süt vermeye başlayan inek zayıflıyor ve vücut yağlarını yakmaya başlıyor. Mutlaka keton cisimcikleri açığa çıkıyor. Bu açığa çıkan miktar inekte klinik olarak ” Ketosis” hastalığına sebep olmasa bile, yumurtalıktan döl tutacak bir yumurta salınımını engelliyor. Yani bir şekilde subklinik ketosis vakasıyla karşı karşıya kalıyoruz. Enerji dengesinin tekrar kurulması altmış gün vakit alıyor. Enerji dengesi kurulduktan sonra keton cisimciklerinin vücuttan tamamen arınması da onyedi gün sürüyor. Demek ki doğumu takiben ilk yetmiş yedi gün ineklerin döl tutmama ihtimali gayet yüksek. Halbuki inek bu dönemde kızgınlık gösterebilir. Doğumu takiben yetmiş gün civarında kızgınlık gösteren inekleri tohumlarsak spermayı ziyan etme ihtimalini göze almamız gerekir. Bu bakış açısıyla, özellikle yüksek süt verimli ineklerde doğumu takiben, en iyi koşullarda bile seksen günü geçmeden suni tohumlama yapmamak gerekir. Görüleceği gibi; doğumdan hemen önce ve doğumdan hemen sonra uygun besleme teknikleriyle, profesyonel yardımın önemi ortadadır.
Döl tutma konusunda başarısızlığın diğer bir sebebi “kızgınlık kontrolü” dür. Bu konuda hiçbir çiftlik hatalı davrandığını düşünmez. Herkes doğru kızgınlık takibinin yapıldığını sanmakla birlikte, kayıt tutulmadığı için gerçek ortaya çıkmaz. Yine hatanın sebebi özellikle süt verimi yüksek olan ineklerin “gösterişsiz kızgınlık” göstermeleridir. Süt verimi yüksek ineklerin gerçek kızgınlık periyodu sadece 4-6 saat sürer. Halbuki biz kızgınlığın 12-18 saat süreceğini biliriz. Süt verimi arttıkça kızgınlık süresi de negatif yönde etkilenmiştir.
Atlama ve durma zamanı sadece 4-6 saat gibi kısa bir periyod olmakla kalmayıp çoğunlukla gece yarısıyla sabaha karşı olmakta, yani 00-06 saatleri arasına rasgelmektedir. Bu saatler arasında bile atlama-durma sayısı ortalama 2 kereyi bile bulmaz. Görülüyor ki kızgınlığı kaçırma ihtimali gayet yüksektir. Zaten kayıt tutulsa durum hemen ortaya çıkar. Örneğin; bir çiftlikte doğumu takip eden günlerde boş inek sayısı 100 adet olsun. Kayıt tutularak 30 gün içinde kızgınlığa gelenler not edilsin. Örnek olarak 40 ineğin kızgınlık gösterdiği not edildiyse, o çiftliğin kızgınlık kontrolündeki etkinliği sadece % 40’tır. Halbuki bu rakam iyi bir şekilde %70-80 olmalıdır. Eğer oran %70-80 olursa başarılı bir döl verim programının olduğu söylenebilir. Otuz gün sonra 40 adet kızgınlığı saptanan inekten 20 adedi yani yüzde 50 si döl tutsa gebelik oranı %20’dir. Ne kadar az, değil mi? Problem; kızgınlık kontrolündeki başarısızlık. Çözüm, daha dikkatli ve kayıt tutulmasına dayalı kızgınlık kontrolü ile, yardımcı araçların kullanılması.
Özet; birinci olarak, ineklerde doğumu takiben 80 inci günden önce yapılacak tohumlamalar başarısız olabilir ve sperma ziyanına sebep olur, ikinci olarak; iyi bir kızgınlık takip sistemi uygulamayan çiftliklerin döl tutma problemi yaşayacağı kesindir.
KAZI – KAZAN