İnatçı, sulu bir ishal, zayıflama ve karın altında ödem birçok hastalıkta ortaya çıkabilecek olan belirtilerdir. Bu yazımın konusu olan amyloidosis de yukarıdaki belirtilerle ortaya çıkan hastalıklardan biridir.

Amyloidosis insanlarda ve hayvanlarda görülen bir hastalıktır. Hayvanlarda “nadir görülen” bir hastalık olduğu söylenmektedir. Belki de biz nadir olarak teşhis etmiş olabiliriz. Çünkü teşhis için önce şüphelenmek, sonra gerekli muayeneleri ve tetkikleri yapmak gerekir. Amyloidosis sahada şüphe duyulan ve o yönde tetkikler yapılan bir hastalık değildir. O yüzden gözden kaçabilir.

Kronik yani uzun zamandan beri sorun olan hastalıkların ardından vücudun gösterdiği bir reaksiyonla proteinler lifler halinde ve suda çözülmeyen bir yapıya dönüşerek dokularda depolanınca “amyloidosis” adını verdiğimiz hastalık meydana geliyor.

İneklerde uzun süreli rahim yangısı (metritis), meme yangısı (mastitis), tırnak yangısı (pododermatitis), yabancı cisim hastalığı (RPT, Reticulo Peritonitis Traumatica), bronchitis söz konusuysa vücut buna bir tepki veriyor. Proteinler bozularak patogen (hastalık yapıcı) hale geliyor. Bu reaksiyona bağlı, ikincil (sekunder) Amyloidosis hastalığına bilim insanları “amyloidosis AA” adını veriyorlar.

Kronik ve neoplastik (kanser gibi) hastalıklar sonucunda vücut tepki verdiğinde bozulan proteine ise “amyloid protein” adı veriliyor. Amyloid protein böbrek, karaciğer, dalak gibi organlara, sindirim sistemine ve hatta sinir sistemine yapışarak oralarda birikiyor.

Amyloid proteinin biriktiği organlar işlevini kaybediyor. Organlarla ilgili bozukluklar kendini gösteriyor. Örneğin; böbrekler fonksiyonlarını yitirdiğinde karın altında ödem ile birlikte çok idrar yapma, çok su içme gibi belirtiler de ortaya çıkıyor. Tabii bu belirtiler fark edilebilirse.

Amyloidosis’te genel olarak solunum sayısı, vücut ısısı ve nabız normal olduğu halde, durdurulamayan bir ishal ve başedilemeyen bir zayıflama kendini gösteriyor.

Amyloid proteinin biriktiği ve bozduğu organla ilgili yapısal bozukluklar da ortaya çıkıyor. Örneğin; böbreklerde birikim olmuş ise veteriner hekim rektal muayene yaptığında böbreklerin büyümüş olarak ele geldiğini hissediyor.

Amyloid sözcüğü bize aslında nişastayı çağrıştıran bir sözcük. Sorunu ilk keşfeden bilim insanı dokularda birikenin nişasta olduğunu sandığı için böyle bir isim koymuş. Çünkü nişasta latincede “amylum” ve eski yunancada “amylon” olarak biliniyor. Ama yıllar geçtikten sonra dokularda birikerek organ fonksiyonlarını engelleyenin nişasta değil, yapısı bozulmuş protein olduğu anlaşılıyor. Eğer uzun süreli hastalıklardan biri hayvanın hikayesinde (geçmişinde) varsa, örneğin; uzun süren burun akıntısı, öksürük ve sık solumadan söz ediliyorsa ya da bir türlü düzelmeyen metritis, mastitis, pododermatitis gibi hastalıklarla uğraşılmışsa, yukarıda saydığımız belirtilerle karşımıza çıkan ineklerin amyloidosis A.A olabileceği aklımızın bir köşesinde bulunsun.

O zaman şüphelendiğimiz organla ilgili laboratuvar tetkikleri yapabiliriz. Böbreklerde amyloidosis A.A (renal amyloidosis) olduğundan şüphe edersek protein, albumin, üre-nitrogen ve kreatinin tahlilleri yaparak durumu ona göre gözden geçirebiliriz.