Hayvancılığımızda, ne yazık ki, birikmiş sorunlarımız vardır. O yüzden 2020 için umutlarımız pek fazla yeşermiyor. Hayvancılık otla, yemle ve bilgiyle olur. Bunların tümünün eksik olduğu bir ülkede hayvancılıktan umutla söz etmek kolay değil.

Tüberküloz ve Bruselloz orada öylece dururken, boğa atlatma azalacağına artarken, buzağılar, kuzular ve oğlaklar halen ölürken nasıl umutlu olabiliriz?

2020’de meralarımızın yüz ölçümü artmayacak, belki de azalacak ise, en önemli kaba yem ‘’saman’’ olmaya devam edecekse, küflü ve bozuk silajlar ‘’yem’’ sanılarak hayvanlara verilecekse, sürü yönetimi ilkelerinin hiçbiri önemsenmeyecekse, koruyucu hekimlik sadece lafta kalacaksa, hayvan sahiplerinin bilgi ve bilinç düzeyi yükselmeyecekse umutsuzluk devam edecektir.

Büyükbaş hayvancılıkta alınacak önlemlerin olumlu olarak yansıması zaman alır. Küçükbaşta ise bu zaman biraz daha az olmakla birlikte, yine zamana ihtiyaç vardır.

2019 hayvancılık işletmeleri için iyi geçmedi. 2020’de de en önemli sorun ‘’sürdürülemez’’ işletmeler olacaktır. Süt/yem paritesi, eğer yapılan tüm hataları örtecek kadar iyi olmazsa ‘’sürdürülebilirlik’’ yine tehlike altında kalacaktır. Sürdürülebilir işletmeler için ya süt/ yem paritesi yüksek olmalı, ya da hatalar minimum seviyeye indirilmelidir. 2020’de bu iki önemli koşulun hangisi düzelecek acaba?

Bence ikisi de düzelmeyecek. Yemin ucuzlaması, kaba yemlerin artması ve kaliteli olması yönünde bir umut ışığı görünmüyor. Süt kovasındaki üç delikten sürekli kayıplar olduğu için kova bir türlü sütle dolmuyor.

Süt kayıpları, yavru kayıpları ve döl kayıpları kovadaki üç büyük delik olup, bu delikleri tıkayamadık. 2020’de de tıkayabileceğimize yönelik olumlu belirtiler yok.

Salgın hastalıklar konusunda, göreceli olarak, 2019 başarılı bir yıl oldu. 2015’teki büyük şap salgınını hatırlarsak, şap yönünden öyle berbat bir salgınla karşılaşmadık. Bu bizim için iyiye işarettir. Diğer salgın hastalıklar bazı bölgelerde yine görüldü. LSD (sığırların nodüllü ekzantemi) ve koyunlarda Mavi Dil Hastalığı, PPR (koyun-keçi vebası) bölgesel olarak karşımıza çıktı.

Genetik yönünden biraz başarı umutları yeşerecekken, üreticilerin sorunları artınca genetik kazanımları da heba oldu. Umutlar başka yönlere kaydı. Sütçü ırklarda, devamı getirilemeyecek şekilde yapılan, bilinçsiz melezlemeler genetik gelişmelerin yerle bir olmasına neden oldu.

2019’da çoban, hayvan bakıcısı sorunları devam etti. 2020’de bu sorunun halledilmesi ile ilgili bir ışık yok. Üreticilerin sorunları üst üste gelince durum beslemeye de yansıdı. Zaten sorunlarla dolu olan besleme hataları halledilemediği gibi, sorunların artması ile daha da şiddetlenerek karşımıza çıktı.

2019’da hayvan konforunun önemi yine anlaşılamadı. Stres yaratan koşulların neler olduğu ve giderilmesi konusunda yeterli gelişme sağlanamadı. Barınaklar hala çok kötü. Tabii ki istisnaları ayrı tutmak lazım, fakat istisnalar zaten çok az. Hayvanları kötü koşullarda barındırmayı sürdürüyoruz.

2019 yılında umut verecek gelişme 3. Tarım ve Orman Şurası’nda ortaya çıktı. Sonuç Bildirgesinin 60 maddesinden 7 adedi hayvancılığı ilgilendiriyor. Eğer durum ‘’dilek ve temenniler’’ safhasından çıkarak somut veriler haline dönüşürse umutlu olmaya devam edebiliriz.

Umut verecek diğer gelişmeler teknolojide söz konusu. Bilgisayar teknolojisinin sektöre adaptasyonu bizi ileriye taşıyabilir. Bilgisayar teknolojisinin yaygınlaşması ve kullanılabilir hale gelmesi sektöre çok büyük yarar sağlayacaktır.

Sorunlar yılların birikimidir. Bugünlere ‘’kötü miras’’ olarak gelen sorunların kısa sürede çözülmesi beklenemez. O yüzden 2020’nin tek umut verici yanı çözüm bulma yönündeki gayretlerin ortaya konulması olacaktır.

Çözüm yönünde gayretler ve doğru yönde atılan bazı adımlar görürsek sonraki yıllar için umutlanabiliriz.