ABD’li bilim insanları gezegendeki en stresli hayvanın ‘’yeni doğum yapmış inek’’ olduğunu söylüyorlar. Tabii ki bu stres doğum sonrası günlerde de ineğin peşini bırakmıyor.
Doğum sonrasında en çok görülen hastalıkların doğum felci, abomasumun yer değiştirmesi, sonun atılamaması, laminitis, yağlı karaciğer hastalığı ve yatalak inek hastalığı olduğunu biliyoruz.
Yıllardan beri bu hastalıkların doğumu takip eden saatlerde ve günlerde ortaya çıkan kalsiyum eksikliği ile ilgili olduğunu sanıyorduk. Ancak; görüldü ki sadece kalsiyum eksikliği ile değil başka sorunlarla da ilgiliymiş. Son yıllarda yapılan çalışmalar ve bazı araştırmalar doğumu takip eden günlerde ortaya çıkan sorunların ‘’endotoksin ile ilgili hastalıklar’’ olduğunu gösteriyor.
Kalsiyum, vücudun en önemli (majör) 4 mineralinden biridir. Laktasyon (süt verimi) başlar başlamaz ineğin kalsiyum ihtiyacı artar. Ağız sütü (Kolostrum) ve süt sentezi için yoğun bir kalsiyum ihtiyacı söz konusudur. Bu arada yangı (iltihap) ile savaş için de kalsiyum gereklidir.
Kalsiyum akyuvarların (lökosit) aktivitesi ve genel fagositoz aktivitesi için kullanılır. Dolayısıyla yangı ile mücadele eden ineklerde kalsiyum ihtiyacı sanılanın üzerindedir. Yeni doğum yapan ineğin immun sistemi (direnç sistemi) zayıftır. Doğum öncesinde, doğum esnasında ve doğumdan hemen sonra inek yaşamının en stresli günlerini geçirir. Çünkü her şey değişmiştir. Yem değişir. İşkembedeki yararlı bakteriler ve infusorialar yeni yeme adapte olmak için zamana ihtiyaç duyarlar.
İnek doğuma 2 gün kala yem yemeyi zaten azaltmıştır. Hatta inek su içmeyi bile azaltır. Memelere süt iner. Doğumda büyük bir efor sarf eden inek tüm stres faktörlerinin etkisi altındadır. Kortizol salgılanır.
Doğum sonrası direnç sisteminin zayıflaması sonucunda ineğin hastalıklara karşı duyarlılığı artar. Metritis, mastitis başta olmak üzere yangısal reaksiyonlar ortaya çıkar. Bu yangısal reaksiyonlar endotoksinlerin kanda yoğunluğunu arttırır. Lipopolisakkaritler gram negatif (-), Lipoteichoic acid ise gram pozitif (+) mikropların endotoksinleri olarak kanda dolaşmaya başlarlar.
Lipopolisakkaritler (LPS) çoğunlukla E. coli’nin, Lipoteichoic acid (LTA) ise, genellikle Staph. aureus’un endotoksinleridir. Bu dönem ineğin endotoksinler tarafından rahatsız edildiği dönemdir (Endotoksikosis = iç zehirlenme).
Doğum yapan inek böylece 3 önemli sorun ile karşı karşıya kalmıştır. Kalsiyum yetmezliği, direnç sisteminin zayıflaması ve kandaki endotoksinler (zehirler).
Nasıl önleriz? Neler yapabiliriz?
Hayvanın hasta olmasını önlemeliyiz. İştahlı olmasını sağlamalıyız. Yani inek yemini yemeli. Bunları sağlayabilmek için detoks yeteneğinin (Detoksifikasyon kapasitesinin) yüksek tutulması şarttır. Detoks yeteneği için sadece kalsiyum yetmemektedir. Öncelikle kuru dönemin ve geçiş döneminin doğru yönetilmesi gerekir.
İşkembe sağlığının korunması ve immun sistemin aktive edilmesi (immunoaktivasyon) için doğum öncesinde, doğum esnasında ve doğum sonrasında destekler verilmesi lazımdır. Bu desteklerin içerisinde canlı maya bulunması çok önemlidir. Canlı maya ve bunların öldükten sonra kabuklarının ineğin immun fonksiyonlarını destekleyici yararları vardır.
Doğum sonrası sadece kalsiyum desteklerinin yetmediği, özellikle çinko başta olmak üzere Niasin, Potasyum ve Magnezyum gibi desteklerin verilmesi ineğin Laktasyona iyi bir başlangıç yapmasını sağlar. İneklerin kuru dönemde her türlü stresten uzak tutulması, özellikle de sıcaklık stresinin önlenmesi önemli bir noktadır.
Fakat yer değiştirme, yem değişikliği, fizyolojik durum değişikliği gibi elde olmayan stres faktörleri söz konusu olacağından doğum ile ilgili desteklerin sağlanması, doğumdan sonra da 1-2 hafta sürdürülmesi yukarıda adı geçen birçok hastalığın ortaya çıkmasını önleyecektir.