İnek gebe kaldıktan sonra süt verim seviyesini bir süre daha aynı çizgide devam ettirir ve 150 -180 gün sonra yavaş yavaş süt veriminde bir azalma olur. Süt eğrisinin aşağıya doğru dönmesi, doğum sonrası lohusa izleme programının uygulanmasıyla, aynı zamanda dengeli besleme ile ilişkili olarak erken veya geç olabilir. Bu şekilde, her şey normalse aylık %7 civarında bir azalma ile süt verimi düşer. Doğuma iki ay kala ineğin kuruya ayrılması gerekir. Bunu tam olarak bilmek için iyi kayıt tutulması şarttır. İki ay sonra doğuracak olan inek sütten kesilir, kuruya ayrılır. İşte ineğin yaşamında, süt ve döl veriminde en önemli dönem şimdi başlamaktadır. İneğin “kuru ve temiz”ilkesine uygun olan ayrı bir bölmeye alınması gerekir. Bunu gözardı etmemeliyiz.
Gözardı edilmemesi gereken diğer bir kural ise; kuru dönem mastitis pomadının dört meme lobuna sıkılarak, meme başlarının daldırma solüsyonuna batırılmasıdır.
Kuru dönem; ineğin ve dolayısıyla işletmenin geleceğini belirler. İneğin ve doğacak olan buzağının sağlığı, ineğin süt verimi ve tekrar gebe kalması tamamen bu dönemdeki özene, bakım, beslemeye bağlıdır.
Kuruya ayrılırken ineğe yapılması gereken aşı uygulamaları kesinlikle ihmal edilmemelidir. Geniş etki alanı olan parazit mücadelesi, mastitis aşısı uygulaması, viral enfeksiyonlara karşı karma aşı, pasteurella aşısı, buzağıyı korumak amacıyla yapılan aşılar ile klostridumlara karşı uygulanacak aşılar hep bu dönemde yapılır.
Eğer gerekiyorsa, aşıların rapelleri de bu dönem içinde uygulanır. Genellikle kuruya ayrılırken ilk aşılamalar ve doğuma 3 hafta kala yapılacak olan tekrarlar ( rapeller) ile aşılar tamamlanır. Leptospiroz yönünden problemli bir bölgedeysek, doğuma üç hafta kala inek tek enjeksiyonla Leptospirosis’e karşı aşılanmalıdır.
Gebeliğin son üç haftası ineğin en kritik dönemidir. Son yirmi bir gün için ” geçiş dönemi yemlemesi” uygulanmalıdır. Geçiş dönemi yemlemesi ineğin doğum yaptıktan sonra tüketeceği yeme alıştırılmasıdır.
İnek rahim içerisinde bir buzağı büyütmektedir. Son günlerde derisiyle, kemikleriyle, tüyleriyle bir buzağı oluşturan inek vücudundan birtakım maddeleri yavrusunu geliştirmek için kullanmaktadır. Diğer yandan doğumu takiben buzağıya gerekli olan ağız sütünün meme içerisinde oluşturulması safhasına geçilmiştir. Ağız sütü koruyucu maddeler içerdiği gibi, yoğun besin maddeleri de içerir. Koruma ve besleme açısından zengin bir ağız sütü üretimi yaşamsal önem taşır. Sütten kesme ve kuru dönem günlerinde işkembenin yapısında da birtakım değişiklikler olmuştur. İşkembe o dönemin yemlerine ve sindirimine göre kendini ayarlamıştır. İnfusorialar, mikrobiyal yapı ve pililer kuru döneme adapte olmuşlardır. Bütün bunları gözönüne alarak doğuma 3 hafta kala ” geçiş dönemi yemlemesi” yapılması şarttır. Geçiş dönemi yemlemesinde temel kural lohusalık ve süt verme dönemindeki yemin aynı formülde alıştırarak verilmesidir. Yem formülü aynı olmak suretiyle, miktarı düşük tutularak ineğe verilir. Zaten, karnının gayet büyük bir bölümü yavru ile doldurulmuş ve işkembe hacmi küçülmüş olan inek fazla yem tüketemez.
Tekrar edersek; miktar olarak değil, ama formül olarak, lohusalıkta yiyeceği yeme, inek gebeliğinin son 3 haftası içerisinde alıştırılmalıdır. Geçiş dönemi yemlemesi yapılmazsa kaliteli ağız sütü oluşamaz. İnek genetik yeteneğinden gelen süt verimine ulaşamaz veya pik seviyesine ulaşması daha geç olur.
Gebeliğin en önemli döneminin kuru dönem olduğunu belirtmiştik. Bir önemli konu da bu dönemdeki vücut skorudur. Bu dönemde inek kesinlikle şişmanlatılmamalıdır. Kuru dönemde farkına varmadan inekler şişmanlayabilir. Vücut skoru her zaman aynı kişi tarafından kontrol edilmeli, ineğin şişmanlamasına izin verilmemelidir. Doğuma girerken ideal vücut skoru 3,5 olmalıdır.
Şişman inek doğumu takiben büyük problemlerin habercisidir. Yağlı karaciğer hastalığı, güç doğum, yatalak hastalığı, ketosis, döl tutmama gibi sorunlar sayabileceklerimizin başlıcalarıdır.
Doğumu takiben oluşabilecek problemlerin biri de hipokalsemidir. Gerek gizli (subklinik) hipokalsemi, gerekse süt humması= doğum felcini önlemenin yollarından birisi de gebe ineklere doğuma bir hafta kala yüksek dozda D3 vitamininin enjeksiyon şeklinde uygulanmasıdır. Doğuma 1 hafta kala uygulama, genelde doğumdan 2-8 gün önce olacak şekilde yapılırsa, Kalsiyum-Fosfor dengesi sağlanmış olur. Bu durumda; vitamin D3 enjeksiyonuyla hipokalsemik vakaları önlersek, aynı zamanda güç doğumu, rahimin dışarı fırlamasını, sonun atılamamasını, abomasumun (şirdenin) yer değiştirmesini, rahim ve meme iltihaplarını, topallığı da büyük ölçüde önlemiş oluruz.
Özet olarak; kuru dönemde ineklerin “kuru ve temiz” bir ortamda bulundurulmasına, aşılarının eksiksiz yapılmasına, geçiş dönemi yemlemesine, hipokalsemiden korunmalarına ve şişman olmamalarına dikkat etmeliyiz.