Ergotizm hayvanların hastalıklı bitki yemesi sonucunda meydana gelen birtakım bozukluklardır.

Ergotizmin Türkçe karşılığı “çavdar mahmuzu zehirlenmesi” dir.

Hastalığın isminin “çavdar mahmuzu”  olması ilk teşhisin çavdar bitkisinde (Secale cereale) konulmuş olmasındandır. Bitkisel hastalık sadece çavdarda değil tüm hububatlarda olabilir. Çavdar, buğday, arpa bitkilerinde ergot olabileceği gibi, yulaf ve pirinçte de olduğu bilinmektedir. Bu hububatlar dışında, başta ryegrass olmak üzere birçok otlarda da bu hastalığa rasgelinir.

Bitkilerdeki hastalığın sebebi “Claviceps purpurea” adı verilen bir mantar (fungus)dır.

Bu mantar hastalığına yakalanan bitkilerin bazı kısımları siyah, koyu kahverengi ve mor bir renk alırlar. Hastalıklı kısımlar (sclerotia) mahmuza benzetilerek ilk teşhisi koyan bilim insanları tarafından çavdar mahmuzu (Rye spur) olarak adlandırılmıştır.

Hastalıklı kısımlar zehir salgılar. Başta ergotamine olmak üzere ergocristine, ergosine, ergocriptine, ergocorine gibi alkaloidler salgılayan mantarlı bitkileri yiyen hayvanlarda zehirlenme belirtileri görülür.

Adı geçen toksinleri (zehirleri) alan hayvanda iştahsızlık, zayıflama, ishal, aniden süt veriminin kesilmesi (agalactia) gibi belirtiler görülür. Birçok hastalıkta ortaya çıkan bu belirtilerin yanı sıra, hastalığa özgü belirtiler de meydana gelir.

Ergotizme yol açan toksinler hayvanlarda, özellikle kılcal damarlar üzerinde vazokonstrüktif etki gösterirler. Yani damarların daralması söz konusu olur. Damarlar daralınca vücudun uç kısımlarına yeterince kan gitmemesi sebebiyle bu bölgelerde “kuru gangren” tarzında bozukluklar görülür. Ayak uçları, kulak uçları ve kuyruk ucu mavimsi, siyah renk alır. Deri kurur ve bu bölgeler ayrılarak düşerler. Toksinler ayrıca beyne giden damarları da daraltarak, beyne yeterince kan gitmesini önlediğinden nöbet şeklinde sinirsel belirtiler görülür. Bazen, gebelerde yavru atma, hatta ölüm bile görülebilir. Zaten gençler ve gebeler bu zehirlere (toksinlere) karşı gayet hassastırlar.

Ergotamine ve diğer zehirli bitkilerin panzehiri (antidot) yoktur. Dolayısıyla hayvanlar üzerinde tedavisi ve koruyucu hekimliği yoktur.

Koruyucu olarak bitkilerde Claviceps purpurea istilasının önlenmesi gerekir. Şayet bu mantarın hasta ettiği hububat veya otlar fark edilirse hayvanlara verilmeleri önlenmelidir.

Soğuk, nemli kışların ardından gelen ılık havalar ergot gelişmesine (fungus=mantar istilasına) zemin hazırlar. Bilim insanları yağışlı günler yüzünden hububat hasadının geciktiği hallerde bitkilerde bu mantarın çok görüldüğünü belirtmektedirler.

Özet olarak, hayvanlarda, vücudun uç kısımlarında, kulak uçları, kuyruk ve ayak uçlarında gangren, kuruma ve düşme, ayrıca bazen yavru atma, sinirsel belirtiler görüldüğünde ergotizm olabileceği akılda tutulmalıdır.