Sütleğen otu gövdesinde süt renginde, koyu kıvamda bir özsu (lateks) içeren bir bitkidir. Çayırlarda bol miktarda bulunur.

Euphorbia (Eforbia) ailesinden olan bu bitkinin dünyada 2000’den fazla, ülkemizde ise 94 türünün olduğu bilinmektedir.

Halk arasında sütleğen otunun süt benzeri, koyu yapıdaki özsuyu yara iyileştirici olarak kullanılmaktadır. Egzamada, siğillerin tedavisinde, mantar enfeksiyonlarında kullanılan bir bitkidir. Ancak; kesinlikle ağız yolundan alınmaz, göze değdirilmez.

Sütleğen otu hayvanlar için zehirlidir. Diterpen esterleri içeren özsuyu toksik etki gösterir. Hayvanlar içerisinde en hassas olanı atlardır. Atlar yerse şiddetli vakalar ortaya çıkar. Keçiler nispeten daha dayanıklıdır. Koyun ve sığırlarda bazı sorunlar meydana gelir. Kusma, aşırı salya, karın ağrısı, ishal en çok görülen belirtilerdir. Özsuyu ağızda kabarcıklara sebep olur. Sütleğen ile zehirlenen hayvanların sütleri pembeleşir. Bu sütü içen yavrularda ölüm görülebilir.

Genel olarak sütleğen zehirlenmeleri öldürücü değildir.

Otun taze olarak tüketilmesi uzun süre söz konusu olursa zayıflamaya yol açar. Kronik zehirlenmeler ise ishal yerine, tam tersi, kabızlığa sebep olur. Hatta kronikleşen vakaların co-karsinogen (kansere yatkınlık oluşturan) etkisi olduğu bildirilmektedir.

Klinik belirtiler sütleğen otunun taze olarak tüketilmesinden 2-4 saat sonra ortaya çıkar. Doğrudan bir panzehiri (antidotu) yoktur. Tedavide belirtileri giderecek şekilde (semptomatik) uygulamalar yapılır.

Belirtiler görüldüğünde bol miktarda süt içirmek yararlı olabilir.

Koruyucu hekimlik:

Sütleğen otunun bulunduğu çayırlarda, meralarda hayvanların otlatılmaması en önemli koruyucu hekimlik önlemidir.

Sütleğen otunun taze tüketimi zehirleyici etki yapsa da, biçilip kurutulmuş hali zararsızdır.