Aşılar koruyucu hekimliğin ve sürü yönetiminin bir parçasıdır.  Hastalıkları önlemek, görülme sıklığını veya belirtileri azaltmak amacıyla kullanılırlar.

Süt sığırcılığında, besicilikte, koyun ve keçi yetiştiriciliğinde kullanılan aşıları hatırlayalım:

Süt sığırcılığı işletmelerinde;
Septisemi, Pasteurella, Mastitis aşıları, viral enfeksiyonlara (IBR-BVD-PI3-BRSV) karşı aşılar,  Klostridiyal enfeksiyonlara (Yanıkara, enterotoksemi, nekrotik hepatit, basiller ikterohemoglobinüri) karşı aşılar,  Şap, brusellosis, theileriosis, leptospirosis, kuduz aşıları.

Besicilikte;
Şap, leptospirosis aşıları, klostridyum enfeksiyonlarına, viral pnömoni etkenlerine karşı aşılar, pasteurella aşısı, bölgesel olarak ihtiyaç halinde şarbon (Anthrax) aşısı.

Koyun ve keçi yetiştiriciliğinde;
Enterotoksemi ve diğer klostridyum enfeksiyonlarına karşı aşılar, Brusellosis, Ektima, mastitis, PPR (Koyun-keçi vebası), keçi ciğer ağrısı, Agalaksi, Şap, Pseudotüberkülosis (Kazeöz Lenfadenitis), Piyeten, Pasteurella, Çiçek aşıları.

Ülkemizde uygulanmakta olan aşılama programlarında bu sayılanların tümü veya bir kısmı kullanılmaktadır.  Dünyada ise milyonlarca doz aşı kullanılmakta, bazen, nadir de olsa istenmeyen etkiler ortaya çıkmaktadır.  İstenmeyen etkilerin başında; aşının yapıldığı yerdeki şişkinlik, apse, kaşıntı, tüy dökülmesi, lokal nekroz gibi problemler gelir.  Genel problemleri ise süt veriminde azalma, geçici topallık, ishal, iştah azalması, vücut ısısının yükselmesi, yavru atma olarak sayabiliriz.

Aşılamalarda yaşanabilecek en büyük problem, anafilaktik şok veya alerjidir.  Bunlar çeşitli derecelerdeki hipersensitivite olaylarıdır.  Aşılamayı takiben saniyeler içerisinde veya birkaç saat içerisinde ortaya çıkabilecek reaksiyonları önceden tahmin etmek mümkün değildir.  Vücudun yabancı bir proteine ani tepki göstermesi olarak basitçe tanımlayabileceğimiz bu durumlar, hiç hesapta yokken IgE şekillenmesi ile ortaya çıkıp, salya artışı, hızlı soluma, göz çevresi, vulva ve anüste ödem, tüylerin kabarması, vücudun aniden kabarcıklarla dolması, titreme gibi belirtilerle kendini gösterirler.  Hangi hayvanın hangi şiddette hipersensitivite göstereceği önceden bilinmediği için korkutucu bir hal alabilir.  Hayvanın ölümüne sebep olabilir.  Zaten bu yüzden aşıları, yanında gerekli ilaçları bulunduran veteriner hekimlerin yapması önerilir.

Aşılar, sağlıklı hayvanlara, koruyucu amaçla yapılırlar ve iki ana kategoride incelenirler; ölü aşılar canlı aşılar.  Ölü aşıların ve canlı aşıların kendilerine göre dezavantajları ve avantajları vardır.  Ancak; Tarım Bakanlığı yurtdışından aşı ithalinde canlı aşılara izin vermez.  Bu sebeple, ithal canlı aşılardan dolayı ortaya çıkabilecek problemler söz konusu değildir.  Ülkemizde üretilen aşılar içerisinde ölü aşılar olduğu gibi, attenüe canlı aşılar da vardır.  Örneğin; Mavi Dil, Şarbon, PPR aşıları attenüe canlı aşılar olup, Bruselloz aşıları, Şap aşısı da canlı aşılar grubunda sayılabilecek aşılardır.

Yurtdışında uygulanan IBR ve BVD gibi hastalıklara karşı hazırlanmış MLV (modifiye canlı aşı) tipindeki aşıların nadiren yavru atma ve fetusta hasara sebep oldukları bildirilmektedir.  Bu hastalıklara karşı yurtdışından ithal edilen aşılar ise killed (ölü) aşılar olup, istenmeyen etkileri söz konusu değildir. Aşılar; antijenler, toksinler, adjuvan ve yardımcı maddeleri içeren sıvı kısımlardan oluşurlar.  Aşı kompozisyonunda yer alan adjuvanların da bazen lokal veya genel problemlere sebep oldukları bilinmektedir.  Yağlı adjuvanların aşı yerinde şişlik yaptığı, bazen alüminyumlu adjuvanların alerjik reaksiyonlara sebep olduğu bilinir.  Adjuvanlar aşının bağışıklık yanıtını kuvvetlendiren maddelerdir.  Toksin, antijen, yabancı protein, alüminyum gibi aşı bileşenleri, her aşıyı potansiyel olarak tehlikeli yapsa da, bu durumlar çok nadiren meydana gelir.  Örneğin, yurtdışında yapılmış bir çalışmada Mavi Dil aşısının % 0.02 oranında anafilaktik reaksiyona sebep olduğu bildirilmiştir.

Aşıların sağlıklı hayvanlara uygulanması gerekir.  Anafilaktik reaksiyonların ortaya çıkabileceği durumları tam olarak bilemesek de, aşı uygulamaları için bazı konulara dikkat ederek bu problemleri azaltabiliriz.

Öncelikle, buzağıların sağlığı için ağız sütünü tam olarak aldıklarından emin olmalıyız.  Sadece antikor geçişi için değil, gerekli enerji, protein ve minerallerin de yavruya aktarılması için ağız sütünün tam olarak verilmesi başlıca koşuldur.

Aşılamaların başarılı olabilmesi için diğer bir şart, antiparaziter mücadelelerdir.  Aşıların antiparaziter mücadele yapılmış sürülere uygulanması önerilir.  Mineral ve vitamin eksikliklerinin önlenmesi de başarılı aşılama sonucu elde etmek için gereklidir.  A, D, E vitaminlerini, selenyum ve çinko gibi mineralleri örnek olarak verebiliriz.

Aşı uygulamalarında en önem verilecek ve dikkat edilecek konu aşı prospektüsünün veya etiketinin iyice okunmasıdır.  Uygulama yöntemi, örneğin; deri altı, adele içi, göze, buruna uygulama gibi.

Uygulama zamanı; Tohumlama öncesi, kuru dönem gibi.

Uygulama yeri, kürek kemiği üstü gibi.

Ayrıca varsa, gebelik konusundaki özel durumlara dikkat edilmelidir.  Örneğin koyun çiçek aşısı, gebeliğin son ayına girmiş koyunlara kesinlikle uygulanmaz.

Gebelikle ilgili prospektüste veya etikette özel bir uyarı yoksa ve aşı daha önce hiç uygulanmamış, bu yönde bir deneyim yoksa, üretici laboratuara sorulabilir.  Örneğin, ülkemizde üretilen PPR attenüe canlı aşısının prospektüsünde, “gebelerde güvenle kullanılır” yazmaktadır.  Ancak, Mavi Dil, şarbon (Anthrax) aşılarının prospektüslerinde, attenüe canlı aşı olmaları dışında, gebelikle ilgili bir bilgi yoktur.  Şap aşısıyla ilgili de benzeri bir sorun söz konusudur.  Gebelikle ilgili bir uyarı olmasa da, yetiştiriciler arasında ileri gebelere uygulanmasının sakıncalı olduğu düşüncesi yaygındır.

Aşıların kendisi kadar, uygulama öncesinde veya esnasında yaşanan stres de olası problemler açısından önemli bir yer tutmaktadır.  Birçok problem stres yüzünden ortaya çıkar.  Aşılama öncesi strese; uzun süren nakliyeler, kırkım dönemi, aşırı soğuk veya aşırı sıcak gibi hava koşullarını örnek olarak verebiliriz.  Hava sıcaklığının 30ºC’nin üzerinde olduğu günlerde aşı yapılması önerilmez.  Aşırı yağışlı havalarda, havasız barınaklarda, çamurlu, kirli ortamlarda da aşı uygulanması önerilmez.  Çok zorunlu durumlarda ise aşılamaların sabah erken saatlerde yapılması uygundur.  Aşılama esnasındaki stres, yakalama, sert davranma, peşinde koşma, sıkıştırmaya çalışma, ayak kayması, düşme, vurma gibi olayların tümüdür.  Stres hormonu Kortisol’ün salgılanması, aşının bağışıklık oluşturmasını ters yönde etkileyeceği gibi, yavru atma, istenmeyen reaksiyonlar gibi problemlere de sebep olabilir.  O yüzden genel prensip şudur; stres altındakilere aşılama yapma, stres yaratma!

Yurtdışında yaygın olarak kullanılan aşılama padoklarının ülkemizde de uygulamaya konulması, stres önleyici bir faktör olacaktır.  Yaralanma, gereksiz koşuşturma, sıkıştırmaya çalışma, darbeye maruz kalma, ayak kayması gibi stres sebeplerini ortadan kaldırmaya yönelik bu düzenekler, aynı zamanda 23 Aralık 2011 tarihli ve 28151 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Hayvan Refahı Yönetmeliğinin 10/4 maddesine de uygun olacaktır.  Tahminen ileriki yıllarda bu düzeneklerin zorunlu olması beklenmektedir.

Aşılamaların istenmeyen etkileri yönünde önlem almak, aşıyı üreten laboratuara bilgi vermek amacıyla, uygulanan aşının seri numarası, son kullanma tarihi bir yere not alınmalıdır.  Bu şekilde (aynı zamanda) aşı etiketi okunmuş ve doğru aşı yapılmış olacaktır.

Aşı uygulamalarına başlarken alerjik reaksiyon veya hipersensitivite ya da anafilaksi durumları için hazırda adrenalin, antihistaminik veya kortizon içeren ilaçlar bulundurulmalıdır.  Bu amaçla, aşı sonrası sürü en az 1 saat gözlenmeli, gerekli hallerde korku, telaş olmaması için hayvan sahibine de bilgi verilmelidir.

Farklı aşılar aynı şırıngada karıştırılmamalı, iki farklı aşıdan daha fazla aşı aynı anda uygulanmamalıdır.  Ölü aşıların daha güvenli oldukları bilinmekle birlikte, canlı aşılarla aynı gün uygulanmalarından kaçınılmalıdır.  Aşı şişeleri kullanım öncesi köpürtülmeden çalkalanmalıdır.

Diğer konular;
Aşıların kazayla insanlara yapılması, şırınganın insanlara değmesi gibi olaylar nadiren görülmüştür.  Bu yönde dikkatli olunmalı, eldiven, gözlük gibi koruyucular öneriliyorsa, önerilere uyulmalıdır.

Aşılamaların çevre kirliliğine yol açmasına izin verilmemeli, boş şişeler ve varsa diğer ekipmanlar kaynatılmalı, yakılmalı, atıklar atılması gereken çöp kutularına atılmalı ya da imha edilmelidir. Çocukların eline geçmesi önlenmelidir.

Aşılama yapmak koruyucu hekimliğin en önemli gereklerinden biridir.  Aşılama, ölümleri ve zararı önleyen, ekonomik bir yöntemdir.  İhmal edilmemelidir.  Belirtilmiş olan lokal yan etkiler geçicidir ve bir süre sonra ortadan kalkarlar.  Genel etkilerin ise çoğu geçicidir.  Anafilaktik şoklara zamanında müdahale ile çözüm bulunabilir.  Aşıların yararları yanında, nadiren çıkabilecek bu reaksiyonlar, önemsizdir.  Aşılardan kesinlikle vazgeçilmemeli, ancak her konuda olduğu gibi tedbir elden bırakılmamalıdır.

KONUYLA İLGİLİ SUNUM İÇİN TIKLAYINIZ