ABD’de, bilindiği gibi, birçok etçi sığır ırkı ve altı adet de sütçü sığır ırkı tescillenmiştir. Bunların her birinin ayrı birlikleri vardır. ABD’de tescilli ırklar verimlilikleriyle dünya çapında ilgi görüyorlar.  Etçi sığır ırklarının spermaları başta Güney Amerika ülkeleri olmak üzere bütün dünyaya satılıyor.  Sütçü ırkların spermaları da yine dünyanın birçok ülkesine gönderiliyor.  İncelendiğinde görülecektir ki bu verim seviyelerine ulaşmak yıllar içerisinde devamlılık ve sabır ile mümkün olmuştur.  Branşlaşma, uzmanlaşma, kesintisiz olarak devam etme ve sabır ABD’de öne geçen özelliklerdir.

ABD’de sütçü ve etçi sığır ırklarının ayrımı yıllar önce yapılmış ve başarıyla sürdürülmektedir.  Kombine ırk denilen bir ırk yoktur.  Bizde kombine ırk olarak bilinen Simmental ırkı ABD’de etçi ırk olarak geliştirilmiştir.  Hatta son yıllarda klasik sarı-kırmızı-beyaz alaca olarak bildiğimiz Simmental ırkı etçi siyah Simmental’e dönüştürülmüştür.

ABD de süt sığırı olarak tescillenmiş 6 adet ırk vardır.  Holstein, Brown Swiss, Jersey, Guernsey, Ayrshire ve sütçü Shorthorn.  Süt sığırcılığı çiftlikleri bu ırkları kullanarak süt elde ederler.  Son zamanlarda dişi sperma teknolojisiyle birlikte, Jersey ırkı tekrar öne çıkmıştır.  Büyük sürülerde gübre yönetiminin kolay olması, süt yağı ve süt proteinine verilen primler, Jersey ırkının cüssesine göre en çok süt veren ırk olması gibi avantajlar, dişi sperma teknolojisiyle erkek olma ihtimalinin azalması ile birlikte Jersey ırkını ABD’de gözde bir ırk haline getirmiştir.

ABD’de ırklar yıllar içerisinde yapılan çalışmalarla geliştirilmiş olup, son elli yıllık ilerlemeler ABD Tarım Bakanlığının web sayfasında yayınlanmaktadır.  Bu bilgilere www.aipl.arsusda.gov internet adresinden ulaşmak mümkündür.  USDA-ARS (ABD Tarım Bakanlığı, Tarımsal Araştırma Servisi) tarafından yayınlanan bilgilere göre yıllar içerisinde kat edilen yol hakkında bilgi edinilebilir.

lkemizde olmayan ve adı pek bilinmeyen Ayrshire ırkının 1979 yılındaki süt verimi ortalaması 4454 kg iken, bu rakam 29 yılda 3918 kg artışla 8372 kg’a çıkarılmıştır.

Ayrshire ırkındaki süt yağı ortalaması 29 yılda, 1979-2008 yılları arasında 143 kg artışla 180 kg’dan, 323 kg’a çıkarılmış, süt proteini ortalaması ise 29 yıllık bir çalışmayla 70 kg artırılmış, 192 kg’dan 262 kg’a ulaştırılmıştır.

Brown Swiss ırkı üzerindeki çalışmalarla 1957-2009 yılları arasındaki 52 yılda ortalama süt miktarı 4937 kg’dan 10.637 kg’a ulaşmış olup, sağlanan artış 5.700 kg’dır.  Süt yağı 201 kg’dan, 214 kg artışla 415 kg’a çıkarılmıştır.  Ortalama süt proteininde 33 yıllık verilere göre 220 kg’dan 346 kg’a ulaşılmış olup, artış 126 kg’dır.

Guernsey ırkı da ülkemizde olmayan ve adı pek bilinmeyen sütçü ırklardan biridir.  52 yılda (1957-2009) 3.930 kg olan ortalama süt miktarı 8.440 kg’a çıkarılarak 4.510 kg ortalama artış sağlanmıştır.

Guernsey ırkının süt yağı ortalaması 52 yılda 186 kg’ dan 373 kg’ a çıkarılmış.  187 kg artış sağlanmıştır.  Süt proteini için 1976-2009 yılları arasındaki 33 yıllık kayıtlar ortalama süt proteininde 186 kg’ dan 270 kg’a çıkıldığını ve 84 kg artış sağlandığını göstermektedir.

Holstein ırk ortalamalarına bakacak olursak;  52 yılda (1957-2009) süt miktarı 5.858 kg’ dan 12.184 kg’a,  süt yağı miktarı 215 kg’ dan 442 kg’ a çıkmış olup, sütte artış 6.326 kg, süt yağında artış 227 kg’dır. Süt proteini için 29 yıllık kayıt mevcuttur.  1970 yılında 224 kg olan süt proteini ortalaması, 2009 yılında 368 kg’a ulaşmış ve 144 kg artış görülmüştür.

Jersey ırkında; verim ortalamaları, 52 yılda  süt miktarında 5104 kg (3688 kg’dan 8792 kg’a ) süt yağında 190 kg (219 kg’dan 409 kg.a) artış sağlanmıştır.  Süt proteininde 1972 yılından 2009 yılna dek 37 yılda 166 kg’dan 313 kg’a çıkılmış olup, 147 kg artış söz konusu olmuştur.

Yine ülkemizde olmayıp adı da pek bilinmeyen sütçü Shorthorn ırkında 1958-2008 yılları arasındaki 50 yılda süt miktarı ortalaması 3.950 kg’dan 8099 kg’a çıkarılmış. 4149 kg lık bir artış sağlanmıştır.  Ortalama süt yağı 148 kg’dan 229 kg’a çıkarılarak 151 kg artış sağlandığı saptanmıştır.

Sütçü Shorthorn ırkında 1981 yılı ile 2008 yılı arasındaki 27 yıllık kayıtlara göre ırkın süt proteini ortalaması 177 kg’dan 249 kg çıkarak 72 kg artış kaydedilmiştir.

Etçi sığır ırklarında da yıllar içinde büyük artışlar sağlanmıştır.

Limousin ırkında son 19 yıl içinde sütten kesme ağırlığında 8,8 kg, 1 yaşındaki canlı ağırlık ortalamasında 16 kg artış kaydedilmiştir.  Bu ırk yumuşak başlılık (docility= kolay yönetilebilirlik) yönünden selekte edilerek 1992 yılında 1,67 olan docility puanı 2011’de 20,07 ye çıkarılmıştır.

Şarole ırkında 1990-2011 yılları arasında geçen 21 yılda, sütten kesme ağırlığında 25,9, 1 yaşındaki canlı ağırlık ortalamasında 45,2 ve ortalama süt miktarında ise 7,5 kg artış görülmüştür.  Etçi bir ırk olan Şarole ırkının dişilerinde buzağısına yetmeyen süt miktarı bu şekilde artış sağlanarak yeter hale getirilmiştir.  Süt miktarı için Angus ırkında da bir ıslah çalışması başarıyla sürdürülerek 1972-2010 yılları arasındaki 38 yılda 9,5 kg süt artışı elde edilmiştir.  Böylece etçi ırkların anneleri sütleriyle yavrularını besleyerek, bir anlamda, sütü ete çevirebilmektedirler.

Angus ırkında kolay doğum önemli bir özelliktir.  1980 yılında ortalama doğum ağırlığı 34 kg iken 1990 yılında ortalama 38 kg’a çıkmış ve bir telaş yaratmıştır.  2009 yılında doğum ağırlığı ortalama 2 kg aşağıya çekilmiş ve 36 kg a düşürülmesi sağlanmıştır.  Çünkü; Angus ırkında inekler çoğunlukla sahipleri veya bakıcıları görmeden doğururlar.

Angus ırkında 1972-2010 yılları arasında, 38 yılda sütten kesme ağırlığında ortalama 20 kg artış elde edilmiştir.

Dişi ve erkek danalar üzerinde yapılan çalışmalarla, ırk ortalaması olarak, son 29 yılda, 1 yaşındaki erkek danaların canlı ağırlık ortalaması 418 kg dan , 515 kg’a çıkarılarak 97 kg artış elde edilmiştir.  Aynı artış dişilerde 314 kg’dan, 381 kg’a çıkarak 67 kg olmuştur.

Sütçü sığır ırklarında somatik hücre skoru mastitise dayanıklılığı gösteren bir kriterdir. ABD’de ineklerin somatik hücre skoruyla ilgili genetik çalışmalar da yapılmaktadır. Doğal olarak somatik hücre skoru genetik dışındaki etkenlere de bağlı olsa bile, genetik yönden elde edilebilecek yararlar hesap edilerek ineklerin mastitise daha dayanıklı olmaları yönünde çalışmalar devam etmektedir.

Son 25 yılda Ayrshire ırkında 3,12 olan S.C.S ( Somatik Hücre Skoru) 3,12den, 2,61’e, Brown Swiss’te ortalama S.C.S 3,19’dan 2,60’a, Guernsey’de 3,86’dan 2,89’a, Holstein’de 3,50’den 2,54’e, Jersey’de 4,05’den 2,80’e düşürülmüştür. Bilindiği gibi, ırklar arası çok küçük farklar olmakla birlikte, somatik hücre skorunda 3’ün üzeri mastitise karşı hassasiyeti, 3 ün altı mastitise karşı dirençli olmayı göstermektedir.

ABD dışında bir gözlemim de İtalya’da mandalar üzerinde olmuştur.  İtalya’da manda üreten işletmeleri gezdiğimde mandaların aynı inekler gibi olduklarını görmüştüm.  İtalyanlar yıllar içinde mandaların sert, haşin, hırçın karakteri olanlarını, verimine bakmadan kesmişler, sakin, kolay yönetilebilir bir manda ırkı ortaya çıkarmışlar.  Şu anda mandaların sevk ve idaresinde son derece rahatlar.

Bizim verimi düşük olarak bildiğimiz, ancak zor koşullara adapte olmuş, dayanıklı ırklarımız vardır.  Doğu Anadolu Kırmızısı, Güney Doğu Anadolu Kırmızısı, Boz Irk ve Yerli Kara olarak bilinen, her biri rengi ile anılan sığır ırklarımız sayıca giderek azalmaktadır.  Halbuki bizim Boz ırkımıza benzeyen Macar Boz ırkı sığırlarla Macarlar övünmektedirler.  Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, Evcil Hayvan Genetik Kaynaklarımızın Korunması ve Sürdürülebilir Kullanımı hakkında bir yönetmelik çıkarmıştır. Yönetmelik 22 Aralık 2011 tarihli ve 28150 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Eski uzmanlardan birinden duymuştum.  Traktörün henüz icad olmadığı tarihlerde yerli sığır ırklarımızın en iyi, en gösterişli, en güçlü erkekleri burulup öküz yapılmış ve dişileri, geriye kalan erkekler döllemiş.  Biz de bu ırklardan umudu kesmişiz.  Geriye kalanların korunması yanında, devlet işletmelerinde verimlerinin arttırılması yönünde çalışmalar yapılıp yapılmayacağı ilgililer tarafından tartışılmalıdır.  Doğal olarak bu çalışmalar bütçe, sabır ve devamlılık ister.  İlgili kamuoyu, yetkililer ve bilim insanları bu yönde, ırkların korunması değil, ileriye götürülmesi yönünde bir şeyler yapılıp yapılamayacağını tartışmalıdırlar.