Sütçü sığır işletmelerinde en önemli iki verim süt ve buzağıdır. Üstelik bu verimler birbiriyle ilişkilidir.
İnekler en fazla miktarda sütü doğumu takip eden 30’uncu ve 100’üncü günler arası verirler. İlk 180 günlük süt ucuza mal edilen süttür. Dolayısıyla doğum yaparak bir yavru veren inek, aynı zamanda bol süt vermek suretiyle de kazanç bırakan bir üretim dönemine geçmiş olur.
Uygun kızgınlık takibi döl veriminin anahtarıdır. İnekler yönünden şanslı sayılırız. İnekler, mevsimine bağlı değil, sürekli periyodlar halinde kızgınlık gösterirler. Kızgınlık periyodları 20-21 gün aralıkla görülür ve her zaman, yaz, kış, ilkbahar, sonbahar demeden tekrar eder. Ne zaman kızgınlık görülmez? İnek gebe kaldığı zaman, yumurtalıkta corpus luteum (sarı cisim) kisti olduğu zaman inekler kızgınlık göstermez. Bunun dışındaki hallerde ise belki kızgınlık göstermektedir, ama biz fark edemeyiz. Buna “gizli kızgınlık” , “sessiz kızgınlık” veya “gösterişsiz kızgınlık” diyebiliriz. Yeterli enerjiyi sağlayamadığımız ineklerde bu durum ortaya çıkabilir.
Her çiftliğin kendine özel bir kızgınlık takip programı olmalıdır. Bu işin bir sorumlusu bulunmalıdır. Herkes kızgınlık takibinden sorumluysa, hiç kimse kızgınlık takibinden sorumlu değildir. Özellikle süt verimi yüksek olan ineklerde kızgınlık gösterme süresi kısalmaktadır. Kısa kesilmiş gözlemler veya tesadüfe bırakılan kızgınlık takibi böyle ineklerin kızgınlıklarını yakalamak için yeterli olmaz. Her kaçırılan kızgınlık 21 günlük bir zaman kaybına sebep olur. Genel bir doğru olan “Vakit nakittir” sözü burada da geçerlidir. Bu zaman kaybı eksik buzağı, eksik süt veya pahalıya mal edilmiş süt olarak karşımıza çıkar, kazancımızı azaltır.
İneklerin döl tutma kriterleri aslında kazanç ya da kayıp kriterleridir. Bunları üç yönde inceleyebiliriz. Buzağılama aralığı, boş günler ve sağılan gün sayısı.
Buzağılama aralığı ineğin iki buzağısı arasında kaç gün olduğudur. Başka bir deyişle inek buzağıladığında, bir önceki buzağısı kaç günlüktür?
Bu rakamın teorik olarak 365 gün olacağı düşünülse de, güncel olarak 400-405 günün altı normal kabul edilir. Bu durumda inek doğurduğunda bir önceki doğumda verdiği dana veya düve en fazla 13,5 aylık olmalıdır. Ne yazık ki birçok çiftlikte bu rakam 405 günün üzerindedir. ABD’de 405 günün üzerine çıkan buzağılama aralığının çiftliğe zarar verdiği kabul edilir. Buzağı ve süt kaybının bir göstergesidir. Buzağılama aralığı eğer 500 güne çıkarsa, yaklaşık 3 yılda 2 buzağı almış, yani 3 yılda 1 buzağı kaybetmiş oluruz. Böyle olunca da bir “süt verme dönemi” de yitirilmiş olur. İnek süt veriyor olsa bile, artık 1 kg yemin kuru maddesiyle ancak 1 kg süt, hatta 800 gr. süt elde edilebilir.
İkinci kriter boş gün sayısıdır. Boş gün sayısı doğum yapan ineğin tekrar gebe kaldığı güne kadar geçen zamandır. İnekler, kırkı çıkınca tekrar gebe kalmak üzere kızgınlık göstermeye başlarlar. Genellikle “gönüllü bekleme süresi” dediğimiz bir zaman dilimi vardır. Kırkı çıktıktan sonra bir kızgınlık dönemi beklersek, zaten 60 gün olur. Bir dönem daha beklersek 80 gün olur. O günlerde ineğin tekrar gebe bırakılması hedeflenebilir. Ancak; inek o günlerde lohusalığı atlatmış, süt veriminin en üst düzeyine çıkmış haldedir. Biz bir yandan sütü sağmakta, bir yandan da buzağı istemekteyiz. İnek de bizden hem süt vermek, hem de yavru vermek için yeterince enerji istemektedir. O günler genelde enerjinin yetersiz geldiği günlerdir. İnek kızgınlığını sessiz geçirebilir veya kaliteli, döl tutmaya elverişli bir yumurtayı üretemeyebilir. Belki doğumdan sonra sarı cisim kisti ya da rahim iltihabı ile uğraşmış olabilir. Bunlar gibi birçok sebepten döl verimi aksar, normal zamanında inek döl tutmaz, boş günlerin sayısı uzar, gider. Boş gün sayısının 120’den aşağıda olması gerekir.
Ne kadar aşağı olursa tabii, daha kazançlı oluruz. ABD’de 120 günü aşan her gün için 5 dolar zarar kabul ederler. Örneğin, 150 gün sonra ineğin gebe kalması durumunda 30 x 5=150 dolar inek başına zarara girdiklerini düşünürler. Çünkü ineklerini olması gerekenden ancak 30 gün sonra gebe bırakabilmişlerdir. Ne yazık ki ülkemizde de böyle işletmeler vardır.
Üçüncü kriter çiftliğin ortalaması olarak “Sağılan Gün Sayısı” dır. Herhangi bir günde alınan ortalamanın 180’den aşağı olması gerekir. İdeali 160-170 gündür. Gebe kalamayıp, tekrar başa dönememiş olan inekler bu rakamı yükseltirler.
Saydığımız bu kriterler bir bakışta işletmenin kazançlı bir işletme olup olmadığını bize gösterir. Çiftlikte sürü yönetimi ilkelerinin uygulanıp uygulanmadığına işaret eder. Tabii ki bir şartla. Kayıt tutuluyor mu?
Kayıtları bir şekilde doğru tutmayan çiftliklerde bu kriterlerden yararlanamayız. Önümüzü de göremeyiz. Kazanç ve kayıpları anlayamayız. Erken uyarı sistemimizi de oluşturamayız. Kayıtlar eğer mümkün olursa, bilgisayarda, mümkün değilse defter üzerinde tutulabilir. Yöntemi ne olursa olsun “kayıt tutmak” gerekir. İşletmede kayıt tutuluyorsa bu üç kriter, yukarıdaki şekilde yapılan değerlendirmelerle, yol gösterici, uyarıcı ve düzenleyici bilgiler verir.
Özet olarak; iyi kayıt tutmak ve tutulan kayıtları doğru okumakla, inekleri olması gereken aralıklarda gebe bırakıp, bırakamadığımızı kontrol etmiş oluruz. Eğer rakamlar söylenenlerin üzerindeyse, enerji eksikliği, kızgınlık kontrolü, inek konforu, lohusa inek takip programı gibi sürü yönetiminin temel ilkelerine tam olarak uymadığımız ortaya çıkar. O zaman çareler aramaya başlarız.