Her konuda olduğu gibi hayvancılık alanında da üretim şart.
Sadece üretim yetmiyor, ürettiğimiz değerleri kaybetmemek de şart.
Diğer yandan üretimi kısıtlayan bazı problemlerimizin olduğunu biliyor ve yaşıyoruz. En çok üzerinde konuşulan üretim kısıtlayıcı faktör meralarımızın bir kısmının kullanım dışı olması. Diğeri yine bugünlerde gündeme geldi. Kuraklık. Bunların ikisi de doğrudur. Gerçektir. Fakat üretimden geri kalmaya mazeret oluşturmaz. Çünkü birtakım üretim eksiklikleri veya kayıpların bu iki kısıtlayıcı faktörle ilgisi yoktur.
Mazeret beyan ederek arkasına sığınmanın anlamı yoktur. Örneğin; beni yakın zamanda arayan bir üretici dostumuz, dört yüz koyunu olduğunu ve bu yıl sadece 100 kuzu elde edebildiğini söyledi. Bunun arkasında mera kıtlığı yok. Bilgisizlik veya ihmal var. Bu tip örnekler çoktur.
Kapalı, havalandırmasız damlarda tutarak amonyak ve diğer zararlı gazları solumaya mahkum ettiğimiz, öksüren ve besleneceğine kilo kaybeden danaların hayvancılık sektörüne, hatta ülkemize maliyetleri gayet yüksek rakamlardadır.
Buzağı, oğlak ve kuzu kayıplarımızın mera kullanımındaki sorunlarla ne ilgisi var ?
Mastitis ve özellikle gizli mastitis ile yitirilen binlerce ton sütün mera ile ne ilgisi var ?
Basit yöntemlerle önleyebileceğimiz hipokalsemi ve gizli hipokalsemi arkasından en az 6-7 hastalığı beraberinde getiriyor.
Bu kayıplarla da meraların bir ilişkisi yok.
Üretimin büyük çoğunluğu entansif şekildedir. Yani biz hayvanları meraya salmıyoruz. Onların önüne yemleri götürüyoruz. Dolayısıyla bu tip barınakların konforsuzluğundan, buralarda olan kayıplardan biz sorumluyuz.
Hayvancılığımızdaki verimsizliğe bahane olarak çoğunlukla meraların kıtlığını ifade ediyoruz, ama bruselloz, leptospiroz, tüberküloz, parazitler ve benzeri konularda meraların yayılmaya sebep olduğunu da unutmayalım.
Koruyucu hekimlik ve biyogüvenlik ilkelerini her zaman aklımızda tutalım. Meralar bol ve kullanılabilir olsa, kuraklık olmasa bile bu konuların ihmali durumunda yine üretimimiz kesintiye uğrayacaktır. Maliyetlerimiz yükselecektir.
Doğru bilgileri edinmek, doğru uygulamaları yapmak suretiyle üretmek ve üretileni yitirmemek şarttır. Mera kıtlığı ya da mevcut meraların kullanılmaması mazeretine sığınarak üretimden geri kalmak hayvancılığımıza darbe vurur. Halbuki gerçek sorun uygulamalardaki eksiklikler, ihmaller ve bilgisizliğin arkasında saklıdır. Yanlışların düzeltilmesi ve doğru bilgilerin takip edilmesi yönünde ilerlemek gerekir.