Yıllardan beri konuşulan bu konu halen konuşulmaktaysa, henüz uygun bir çözüm bulunamamış demektir. Zaten basit bir çözümü olsaydı bugüne dek olumlu sonuçlar alınması sağlanabilirdi.
Süt ve yem piyasası hakkında görüş bildirildiğinde veya şikayetler dinlendiğinde, çoğunlukla dile getirilen fiyat kesif yem fiyatı, başka bir deyişle fabrika yemi fiyatıdır. Aslında inekler ot yiyen ve ot yemek için yaratılmış hayvanlardır. Tek mideli hayvanlardan farklı olarak selüloz tüketimi yapmaya elverişli sindirim sistemleri vardır ve geviş getirirler. Buradan yola çıkarak ineklerin sindirilebilir selüloz kaynaklarına, otlardan alınabilecek proteinlere, özetle kaliteli kaba yeme ihtiyaçları olduğu bilinmektedir.
Yıllardan beri bilinmekte olan bu gerçek ortada dururken süt-yem fiyatları söz konusu olduğunda, genel olarak, fabrika yeminin ön planda söylenmesi bir eksik bakış açısıdır. Üstelik sahada gördüğümüz gibi, kaliteli kaba yemin açığı da kesif yemle kapatılmaya çalışılmakta, ancak böyle bir şey mümkün olmamaktadır. Kaba yemin açığının kesif yemle kapatılabilmesi hem mümkün değildir, hem de bu türlü girişimler hastalıkları beraberinde getirir.
Bütün bunları gözönüne alırsak ve sahada yaşananları da irdelersek kaba yemin, özellikle kaliteli kaba yemin temininde ciddi adımlar atmak gerektiği ortaya çıkacaktır. Samana aşırı düşkünlük ve samanı kaba yemlerden biri saymak problemin başlangıç noktasıdır. Samanın inek beslemedeki yeri bir miktar tükürük salgısı arttırmak ve biraz da dolgu maddesi görevi görmektir ki, miktar olarak kullanımı çok az olması gereken bir kaba yemdir.
Asıl kaba yem veya kaliteli kaba yem olarak yonca, kuru çayır otu, tırfıl (üçgül), korunga, karamba, hasıllar, fiğ, mısır silajı ve diğer silajlar, gazal boynuzu, sudan otu ve benzeri diğer otları sayabiliriz.
Zamanında biçilmiş yonca, uygun zamanda biçilerek silaj yapılan mısır kaliteli kaba yemler arasında sayılırlar, ancak; uygun zaman ve uygun şekilde, olmaları şartıyla. Geç biçilmiş yonca ile iyi yapılamamış, kalitesiz veya küflü silaj kaba yem bakımından aldatıcı olabileceği gibi, hastalıklara da sebep olabilir. Bütün bunların ışığında kaliteli kaba yeme yönelik desteklemelerin ön plana alınması, ayrıca bu konulardaki yanlış bilgilerin düzeltilmesi yerinde uygulamalar olacaktır.
Devletin Süt ve Yem Dengesinde Bir Rolü Olabilir mi?
Ülkemizde herşey serbest piyasa rejimi içerisinde yürümektedir. Arz-talep dengesi ile fiyatlar “piyasada” oluşmaktadır. Ancak; tarımsal konular bazen devlet desteğine ihtiyaç gösterirler. Çünkü tarım doğa içindedir ve doğanın her türlü değişikliğine açıktır. Yağmur, sel, kuraklık ve benzeri olaylar öncelikle tarımı vurur. Böyle durumlarda zararların karşılanması için devletin destek vermesi gerekebilir. Böyle durumlarda zarara yol açabilecek iki durum söz konusudur. Süt fiyatlarının aşırı düşmesi veya yem fiyatlarının aşırı yükselmesi.
Herhangi bir sebeple süt fiyatları aşırı düşerse, yem fiyatları aşırı artarsa devlet ” süt gelir kaybını” durum düzelene kadar dengeleyecek şekilde yardım etmelidir. Böylece işletmelerin batması önlenebilir, üretimde kalmaları sağlanabilir. Buna benzer uygulama ABD’de MILC programı ile yapılmaktadır.
Yonca, %16 proteinli süt yemi, bu karışıma giren oranda mısır ve soya küspesi fiyatlarıyla, süt fiyatlarının sınırları belirlenir. Süt bu sınır fiyatın altında bir fiyata düşerse, yem ise bu sınır fiyatın üstüne çıkarsa, biri veya diğeri hangisi olursa, devlet derhal sütteki gelir kaybını öder. Yasal düzenleme yapılır. Örneğin; 60 gün içinde kayıp miktar üreticiye ödenir. Belli miktarların üzerindeyse belki üst ödeme sınırı getirilebilir. Üreticilerin mağduriyeti gecikme olmaksızın giderilmiş olur. Kooperatif üyesi olan üreticilerin, eğer varsa, kooperatife borçları bu kaynaktan ödenebilir. Böyle bir çalışma ve bunun alt yapısı ABD’de vardır. Dolayısıyla uyarlama yoluyla bir adaptasyon sağlamak mümkün olabilir. En azından üzerinde çalışılabilecek bir temel oluşturulur.
Süt sığırcılığının çeşitli sorunları vardır. Kaba yemin, kaliteli kaba yem temininin sorunların biri olduğunu biliyoruz. Buna ek olarak bulaşıcı ve yaygın hayvan hastalıklarını özellikle de şap ve bruselloz hastalıklarını sayabiliriz. Diğer yandan pazarlama sorunları her zaman gündemdedir. Devlet her cephede bu sorunlarla savaş vermeye çalışmaktadır. Belki, güçler belli dönemlerde belli sorunlar üzerinde yoğunlaştırılsa ve sıraya konulsa daha başarılı olunabilir.