Sığırların solunum yolu enfeksiyonları çok faktörlü hastalıklardandır. Stres faktörleri, viruslar ve bakteriler devreye girerek hastalığı oluştururlar. Bu yüzden tedavi akılcı bir seçenek değildir. Asıl olan korumadır. Koruma stres yapıcı faktörleri önleme, viruslara ve bakterilere karşı aşılama yöntemleriyle mümkün olur. Ancak; yine de bazen tedavi girişimleri yapmak gerekir. Sığırların solunum yolu enfeksiyonlarında tedavi her zaman başarılı olmayacağı gibi, hastalık çoğunlukla nükseder. Tedavi giderleri ve nükslerin tekrar tedavi edilmesi önemli ölçüde masrafa sebep olacaktır.
Tedavide dikkat edilmesi gereken prensiplere bir göz atalım;
1-Kültür ve antibiyotik duyarlılık testleri kesinlikle yapılmalıdır. Sığırların stres ve viral faktörlerle zayıflamış vücuduna pasteurella , clamydia veya mycoplasma gibi ikincil enfeksiyonlar hücum edecektir. Ancak bunların hangisi olduğu, birlikte mi, ayrı ayrı mı oldukları bilinirse ve antibiyotik duyarlılık testleri yapılırsa mücadelede başarı şansı yükselir.
2-Hasta sığırları mutlaka ayrı bir bölüme almak gerekir. Bu hem hastalığın diğerlerine bulaşmasını önlemek bakımından, hem de hasta sığırların özenle takibi bakımından önemlidir. Açık serbest sistemlerde normal sığırlar her türlü hava koşuluna dayanıklı oldukları halde, hastaların özel bir sundurma altına ve daha korunaklı bir bölgeye alınması gerekir. Açık serbest sistemlerde hastaların ayrıldıktan sonra tekrar eski padoklarına geri konulmaları problem yaratabilir. Bu durumda ya gece konulmalı ya da hastalar iyileşince tekrar eski padoklarına konulmadan yeni oluşturulan başka bir padoğa konulmalıdır. Hastaların bulunduğu padok daha sıklıkla kontrol edilmeli, ateşleri ölçülmeli, hastalık belirtilerinin hafifleyip hafiflemediği gözlenmelidir.
3-Tedavinin içeriği ve uzunluğu:
Tedavide mutlaka bir antibiyotik kullanılmaktadır. Ancak; antibiyotik 48 saat sonra hastalığın belirtilerinde olumlu bir değişiklik yaratmadıysa, değiştirilmesinde yarar vardır. Yine antibiyotiğin verilme sıklığı çok önem taşır. Günde bir kez ya da günde 2 kez, 12 saatte bir, damar yoluyla veya kas içi yolla verilmesine, prospektüsüne uygun olarak, dikkat edilmelidir. Yine dozajın eksik olmamasına özen gösterilmelidir.
4-Sığırların solunum yolu enfeksiyonlarında tedavinin başarısı erken teşhise dayanır. Erken teşhis iyi gözlem ile mümkün olur. Rektal ısıların ihmal edilmeden alınması ve sıklıkla göz taraması büyük yarar sağlar. Hızlı soluma, iştahsızlık, karnından soluma, durgunluk, gözyaşı, öksürük en önemli belirtilerdir. En ufak bir şüphe derhal rektal ısı alınmasını gerektirir. Öksürük başlamadan enfeksiyon başlamış olabilir. Yemin dağıtıldığı saatlerde ilgisiz kalan, burun akıntısı olan, gözleri kızarık ya da diğer belirtilerden birini gösteren sığırlar mutlaka izlenmelidir.
5-Farklı bölgelerden gelen sığırlar aynı padoğa konulmamalıdır. Eğer zorunluluk varsa uzun etkili antibiyotik uygulaması ve ateş alınmasını takiben konulmalı, yine dikkatle izlenmelidir.
6-Tedavi tüm belirtiler geçtikten sonra bile 1-2 gün sürdürülmelidir. Bu uygulama ihmal edilirse nüksler artar ve tekrar tedavi şansı azalır.
7-İyi bir kayıt sistemi ile, tedavi edilen sığırların nükslerinin takibi yapılmalıdır. Daha önce söz ettiğimiz gibi solunum yolu enfeksiyonlarında tedavinin en büyük başarısızlığı nükslerden kaynaklanmaktadır. Tedavi görüp iyileştiklerine kanaat edilenler tekrar tekrar gözlenmelidir.
8-Tedaviye, antibiyotikle birlikte, bir steroid olmayan anti inflamatuvar ilaç (NSAID) katılmalıdır. Hayvanların rahatlaması, ağrıların azalması, ateşin düşürülmesi yönünde yararlar sağlayacak olan NSAID tarzı ilaçların kullanılması özellikle önerilir. Ağrı kesici, ateş düşürücü olarak ağızdan Aspirin verilmesi de yararlı olur. Dozu 100 mg/kg olarak ayarlanır ve sabah akşam ağızdan yutturulur. Bağırsakta eriyen aspirin kullanılması daha başarılı sonuçlar sağlar. Hatta ilk gelişte, kabul işlemleri sırasında, ateşi yüksek çıkanlara derhal aspirin içirilmesi başarıyı arttırır. ABD’de hayvanlar için hazırlanmış bolus şeklinde aspirinler olmakla beraber, ülkemizde beşeri tababette kullanılan aspirinlerden yararlanmak zorundayız.
9-Sığırlar arasında topallık ve gözyaşı akıntısı olup olmadığına dikkat edilmelidir. Daha çok eklem iltihabı (Arthritis) ile öksürük ve gözyaşı akıntısının birlikte görülmesi Mycoplasma problemini akla getirir. Yapılmış olan pasteurella aşılarının yarar sağlamayacağı böyle durumlarda Mycoplasma enfeksiyonlarını gözardı etmemek gerekir. Mycoplasmalar diğer mikroorganizmalarla sinerjizm halinde çalışabilir. Böyle durumlarda hasar daha büyük olur.
10-Ölen yada mecburi kesime tabi tutulan sığırlarda akciğerler iyice kontrol edilmeli, fibrinli pneumoni belirtileri dışında apse olup olmadığına bakılmalıdır. Çok faktörlü bir enfeksiyonla karşı karşıya olunduğu bilinerek, özellikle Arcanobacterium pyogenes enfeksiyonları yönünden muayene yapılmalıdır.
11-Hiçbir belirti göstermeden ölü bulunan sığırlarda Haemophilus somnus (Histophilus somni) yönünden şüpheye düşmek gerekir. Eğer baştan clostridium aşıları ihmal edilmiş ise, ani ölümlerde clostridium enfeksiyonları yönünden laboratuvar tahliline gidilmelidir.
12-Kalabalık padoklardan kaçınılmalı, besi başlatma programında önerilenler eksiksiz yapılmalıdır. Sığırların solunum yolu enfeksiyonları gelişten birkaç gün sonra çıkar. İlk 20 günden sonra problemler azalır. Giderek, 40 günden sonra, kayda değer problem kalmaz. Tek tük vakalar tesbit edilir. Demek ki ilk 20 gün her zamankinden daha fazla izleme gerekir. Bu periyodu sıkı gözlemle geçirmek başarının anahtarıdır.
13-Tedavi Şeması:
– Erken teşhis
+ Uygun antibiyotiğin, uygun yolla , uygun dozda ve uygun süreyle verilmesi.
+ Kültür ve antibiyotik duyarlılık testi
+ NSAID (Steroid olmayan Anti inflamatuvar ilaç)
+ Hasta hayvanlara uygun bir bölümde bakım.
+ İyileştikten sonra 1-2 gün daha tedavi.
+ Sık gözlem ( özellikle ani değişikliklerden sonra gözlem saatinin arttırılması gerekir.
Yeni gelenlerde olduğu gibi, ani hava değişimi, yer ve yem değişikliği stres yaratabilir).
– Yardımcı tedaviler, örneğin; B vitamini + C vitamini enjeksiyonları ve prebiyotikler kullanılabilir. Bunlar tedavi maliyetini arttıracak unsurlardır. Erken teşhis ve dolayısıyla, erken müdahale bunların çok daha üstünde yarar sağlayacaktır.
Tekrar edelim; koruyucu hiçbir önlem ihmal edilmemeli , besi başlatma programına uyulmalıdır. Koruma ucuz, tedavi pahalıdır. Diğer yandan sığırların solunum yolu enfeksiyonlarının nüksedebilen hastalıklar olduğu hiç akıldan çıkarılmamalıdır.
Sığırların Solunum Yolu Enfeksiyonlarının Tedavisinde Kritik Kontrol Noktaları:
1-Besi başlatma programına tamamen uyuldu mu ? İhmal edilen, eksik yapılan bir şey var mı ?
2-Ölen ya da mecburen kesilenlere otopsi yapılıyor mu ?
3-Hastalar ayrılıyor mu ?
4-Hastalara daha konforlu ve korunaklı bir bölüm tahsis ediliyor mu ?
5-Günlük gözlemler sıklıkla yapılıyor mu?
6-Rektal ısılar ilk gelişte ve daha sonra sıklıkla alınıyor mu ?
7-Tedavi edildiğine kanaat edilen sığırların tedavisi 1-2 gün daha sürdürülüyor mu ?
8-Tedavi edilenler nüksler bakımından tekrar gözleniyor mu ?
9-Sığırlar eklem iltihabı ve gözyaşı akıntısı bakımından gözleniyor mu ?
10-Tedavi NSAID ile destekleniyor mu ?
11-Tedavide kullanılan antibiyotik için nasıl karar veriliyor ?
12-Tedavide kullanılan antibiyotik uygun dozda, uygun zamanda, uygun yolla veriliyor mu ? Uygun süre tedavi sürdürülüyor mu ?