Kırmızı et üretimimiz yetersiz kalıyor. İthalata muhtacız. İşin içindekiler yılda 400.000 ton et açığımız olduğunu söylüyorlar.

Demek ki, bu miktarı üretebilirsek ithalata ihtiyacımız olmayacak. Bu rakam üzerinden gidersek; 250 kg ortalama karkastan 1.600.000 danaya ihtiyacımız olur. Ortalama karkas ağırlığımızı yükseltebilirsek örneğin; 300 kg ortalama karkas elde edebilirsek ihtiyaç olan dana sayısı 1.333.000, 350 kg karkas ağırlığına ulaşabilirsek 1.142.000 adet dana ile istenen rakam elde edilebilir. Ulaşabileceğimiz 400.000 ton karkas rakamının tümü kırmızı et olmaz. Şu andaki durumumuzda %20’si kemik olur.  Kemiksiz olarak 320 bin ton kırmızı et elde ederiz. Halbuki karkasta kemik oranımız %12 olsa, 368 bin ton kırmızı ete sahip oluruz.  Böylece etçi ırk melezlerini kullanarak 48 bin ton daha fazla et piyasaya girer.

İlave 400.000 ton karkası sütçü ırkların erkek danalarından elde etmeye çalışırsak, süt üretimimiz artar.

Süt tüketimini arttırmazsak piyasada ‘’Süt Fazlası’’ olur. Süt fazlası çiğ süt fiyatlarının düşmesine, böyle bir durum ise sütçü işletmelerin zarar etmesine yol açar ki; sonuç hayırlı olmaz.

Öyleyse; besilik dana temininde etçi ırk melezlemesi yaparak, sürekli F1 melezi elde edebilen, doğan buzağıları iyi besleyen, hasta etmeden büyüten, öldürmeyen, yılda bir buzağı alabilen ‘’İhtisas İşletmelerine’’ ihtiyacımız olduğu ortadadır.

Sütçü işletmelerde buzağılama aralığı yüksektir. Bir yılda bir buzağı alınamaz. Etçi ırklarla yapılan melezlemelerde buzağılama aralığını 365 günde tutmak mümkündür. Hem çok süt isteyip, hem de buzağılama aralığını 365 günde tutmak mümkün olmaz.

 

 

 

Ülkemizde 405 gün buzağılama aralığına bile razıyken, birçok işletme bunu bile elde edememekte, hatta birçoğu bu kaydı tutmamaktadır. Üç yılda ancak 2 buzağı alabilen çok sayıda işletme olduğunu biliyoruz.  Böyle işletmelerde buzağılama aralığının yaklaşık 550 gün olduğu ortaya çıkıyor.

Yapabildiğimiz üretime ek olarak etçi ırk melezlemesiyle inek – buzağı (cow and calf) operasyonlarını yürütebilecek işletmelerin devreye sokulmaması halinde yeterli etimiz olmayacaktır.

Diyelim ki ; yapıldı.  Her şey yoluna girer mi?

Her türlü işletme insan ve finansla yürür. Buzağılar yem ile büyüyecek ve beslenecektir. Yem ve enerji giderleri için ‘’Finans’’ şarttır. Bu durumda 1. Besilik dana, 2. Yem, 3. İnsan, 4. Finans diye bir liste çıkarılıp, işe başlamak gerekir. Tabii, mevcut üretim modelinin, yani sütçü işletmelerden gelen danaların yitirilmemesi için çaba gösterilmesi çok önemlidir.  Sütçü sığır işletmelerinin döl ve buzağı kayıpları önlenmeli, ayrıca buzağılar hasta edilmeden büyütülmelidir. Öksürük ya da ishal geçiren bir buzağı emsallerinin hizasına ulaşamaz.

En önemlisi sütçü işletmelerin işlerini sürdürmeleri ve geliştirmeleridir.  Bunun için istikrar ve güven ortamı sağlanmış olmalıdır.

Son olarak; Küçükbaş hayvancılığın gelişmesi, bölgelerin koşullarına uygun yönlendirmeler, meraların kullanımı ve desteklemelerin ihtiyaçlar yönünde ele alınması gibi konulara göz atılması ile et üretimi yönünde atılımlar yapılmasının önemi ortaya çıkmaktadır.

Sayılanlar yapılabilirse kırmızı et üretebilir, ithalata gerek duymayız.

Kolay değildir ama; her şey niyetle başlar.