Farelerin çiftliklere ve çiftlik hayvanlarına zarar verdiklerini biliriz.
Tarla faresi, kır sıçanı, ev faresi ve daha genel bir terim kullanırsak kemirgenler çiftliklerden uzak tutulmalıdır.
Fare ve sıçanlar çiftliklerdeki yapılara, özellikle ahşap kısımlara zarar verirler. Ayrıca malzemeleri de kemirirler. Kabloları kemirerek önemli zararlara yol açabilirler.
Yem tüketirler. 100 farelik bir koloni yılda 1 ton yemi tüketebilir. Bu da büyük zarar.
Ancak çiftlik hayvanlarına verdikleri zarar ise büyük sorunlar ortaya çıkarır. Çünkü yayılmasına yol açtıkları çok sayıda hastalık vardır.
Bunlar arasında insanlara bulaşma potansiyeli olan hastalık yapıcı etkenler yani “zoonotik patojenler” de bulunmaktadır. Fareler Leptospirosis, Salmonellosis gibi hastalıkların bulaşmasında, yayılmasında rol oynarlar. Campylobacter, E.coli, Staphylococcus, Pasteurella, Giardia, Yersinia, Cryptosporidium parvum (kripto) gibi etkenleri dışkılarıyla, idrarlarıyla ve fiziksel olarak da ayaklarıyla yayarlar, taşırlar. Aslında fare ve sıçanlar sadece E.coli’yi değil tüm enterik patojenleri (bağırsak enfeksiyonuna yol açan hastalık yapıcı etkenleri) saçarlar. Oradan oraya naklederler.
Neospora caninum daha çok köpek dışkısıyla yayıldığı bilinen bir protozoan parazittir. İneklerde, gebeliğin orta döneminde, yavru atmaya neden olur. Farelerin de neosporosis’in yayılmasında, bulaşmasında rol oynadığı biliniyor.
Fare ya da sıçanlar silajlık mısır ekili alanlarda ölürlerse, fark edilmeden silajlık mısırın biçilmesi esnasında silaja karışırlar. Böyle bir durumda silajı yiyen çiftlik hayvanları fare leşinden dolayı botulism hastalığı ile karşı karşıya kalırlar. Clostridium botulinum tarafından oluşturulan botulism, bilindiği gibi, felç yaparak hayvanların ölümüne yol açan bir hastalıktır.
Farelerin idrarıyla bulaştırdığı en önemli hastalık Leptospirosis (Lepto)’tir. Kanlı idrar ve sarılık ile belirgin olan bu hastalığın ayrıca yavru atmaya yol açtığını da biliyoruz. Tabii zoonotik bir hastalık olduğunu da unutmayalım.
Salmonellosis ishal ile seyreden, özellikle de sancılı, aşırı sulu ishale yol açan bir hastalıktır. Fakat sorunlar bununla kalmaz. Yavru atma ve ölü doğum gibi sorunlarla karşılaşan çiftliklerde çoğunlukla Salmonellosis ile karşılaşmaktayız. Tabii ki laboratuvar teşhisine başvurulursa.
Bağırsaklarda yangılara sebep olan, sindirim bozukluğu ve ishal ile kendini gösteren bir hastalık da Giardiasis’tir. Giardia duodenalis (G.lamblia=G.intestinalis) insanlar ve hayvanlar arasında ortak bir patogen olup yayılmasında fareler önemli rol oynamaktadırlar.
Fare ve sıçanlarla mücadelede ya antikoagülantlar (kanamaya yol açan ilaçlar) ya da çinko fosfit kullanılır. Çinko fosfit (çinko fosfür) farelerin kalp, akciğer ve böbrek gibi önemli organlarına hasar verir ve fareler ölür.
Ölen farelerin leşlerinin hayvan yemlerine karışarak hayvanlar tarafından kaza ile yenmesi de sekunder (ikincil, dolaylı olarak) zehirlenmelere neden olabilir.
Farelerle mücadele bir “biyogüvenlik” gerekliliğidir. Fare mücadelesinin bu işin profesyonelleri tarafından yapılması ve sürekli kontrol altında tutulması şarttır.
Görüldüğü gibi fare ve sıçanlar yaptıkları hasarlar dışında birçok önemli hastalığın bulaşması ve yayılmasında rol oynamaktadırlar. Bunlar arasında çoğunlukla zoonotik hastalıklar olduğu için çiftlik sahipleri veya çalışanlarının eldiven, koruyucu iş gözlüğü ve maske takmaları önerilmektedir.