Enterotoksemi Klostridyum perfringens adı verilen bakterinin oluşturduğu ölümcül bir hastalıktır.  Yetiştiriciler arasında koyun ve keçilerin bir hastalığı olarak gayet iyi bilinir ve “çelerme”adı ile anılır.

Ancak çelerme  sadece küçükbaş geviş getirenlerin (koyun, keçi) değil, buzağıların da başına gelen bir sorundur. 

Clostridium (klostridyum )perfringens beş toksin tipi ve alfa  ,beta ,epsilon, Iota gibi toksinleriyle buzağılarda ölümlere ve ciddi hastalıklara yol açar. 

Clostridium perfringens ince bağırsaklarda normal olarak bulunur. Bulaşıcı değildir. Çünkü, zaten bağırsağın normal mikroorganizmalarından biridir.  Her şey yolunda olduğu sürece zararsızdır.

Ayrıca suda, dışkıda, kötü koşullarda saklanmış yemlerde, çürümüş otlarda, toprakta, dışkı ile kirlenmiş alet ve malzemelerde de bulunur.

Stres ile karşı karşıya gelen buzağıların ince bağırsaklarında hızla çoğalan Clostridium perfringens patojenik (hastalık yapıcı) toksinler salgılar. Toksinler önce bağırsaklarda hasara yol açar, sonra da kana karışarak tüm vücuda yayılırlar. Bağırsaklardan kaynaklanan toksinlerin vücudu zehirlemesi anlamına gelen” enterotoksemi “ortaya çıkar.

Buzağılar çoğunlukla aniden, hiçbir belirti görülmeden, ölürler. Ölmeyenler, kanlı bir ishal, karın ağrısı(sancı), karın şişkinliği, iştahsızlık, durgunluk, halsizlik, dışkıda kabarcıklar, körlük, ıkınma gibi belirtiler göze çarpar. Beyin ve beyin zarı etkilenebilir (menenjit, meningoencephalitis). Böyle durumlarda sinirsel belirtiler de söz konusu olur.  Abomasum (şirden) yangısı ve abomasum ülseri şekillenir.

Bağırsaklarda zararsız bir şekilde yaşayan, stres koşullarında hızla çoğalıp toksin salgılayan Clostridium perfringensi bu kadar “kötü “hale getiren koşullar nelerdir?

Her türlü değişiklik, özellikle ani yem değişiklikleri en büyük stres kaynağıdır. Vücudun stres hormonu (kortizol) salgılamasına yol açan her durum direnç sistemini baskılar. Bunların başında dijestif stres yani gıdalar yoluyla oluşan stres gelir. İyi karıştırılmamış buzağı maması, soğuk süt, aniden içilen ve hızla tüketilen süt dijestif strese yol açar.

Ayrıca kalabalık barınaklar, uzun nakliyeler de stres kaynağıdır. 

Clostridium perfringens diğer mikroorganizmalarla da iş birliği yapar. Örneğin; E. coli ile birlikte nekrotik bağırsak hastalığına sebep olur. Küf toksinleriyle birlikte kanlı bağırsak hastalığına yol açar.

Besleme hatalarınım başında ani karbonhidrat alımı gelmektedir. En iyi, en iştahlı, en hızlı büyüyen buzağılar daha çok karbonhidrat tükettikleri için daha hızlı etkilenirler. Clostridium perfringens en iştahlı olanları daha çabuk öldürür. 

Clostridium perfringens BVD – MD   olan sürülerde, bağırsak paraziti olanlarda, mineral, izmineral, vitamin eksikliği çekenlerde daha büyük hasara yol açabilir. 

Yeni doğanlarda, eğer kuru dönemde annelere parazit mücadelesi yapılmamışsa, yuvarlak kurtlar (nematod) olabilir. Parazitli buzağılar hastalıklara daha yatkın olurlar.  

Tedavi: 

Clostridium prefringens ile ilgili hastalıklar çok hızlı seyreder. Çoğunlukla tedaviye zaman kalmaz. Eğer iyi bir gözlem ile erken müdahale şansı bulunursa bazen tedavi girişimleri yarar sağlayabilir. Sorun oluşturan Clostridium perfringens değil saldığı toksinlerdir. O yüzden antibiyotikler umulan yararı sağlamaz. Çünkü antibiyotikler mikroorganizmaları etkiler. Antibiyotiklerin toksinlere bir etkisi yoktur. Hastalık belirtileri görüldüğünde yapılacak ilk iş tedavi dozunda antiserum vermektir. Serum içerisinde damardan antiserum verilirse daha hızlı etki sağlanır.

Kortizon olmayan yangı giderici ilaçlar (NSAID )kullanılabilir. 

Koruyucu hekimlik:

Enterotoksemi (çelerme ) çoğunlukla bir haftalık ile altı aylık arasındaki buzağılarda görülür. Annelere doğuma 40 ve 20 gün kala iki kez aşı yapılırsa (rapel , tekrar ,  hatırlatma dozu) ve ağız sütü ilk 12 saatte 8 litre içirilirse koruyucu hekimlik yapılmış olur. Doğumu takiben koruyucu dozda antiserum yapılması, hatta yedinci gün antiserumun tekrarı koruyucu hekimlik için yeterlidir. Ayrıca tüm sürüye, hangi yaşta olursa olsun, bütün buzağılara enterotoksemi                     ( çelerme) aşısı yapılması bağışıklık sisteminin uyarılması bakımından yerinde bir uygulama olur.

Diğer koruyucu hekimlik uygulamaları;

Buzağı maması çok iyi karıştırmalı, topaklanmamalı ,40°C sıcaklıkta içirilmelidir. 

Süt ya da buzağı mamasının içirilme sıcaklığı 38,5 derecenin altında olmamalıdır. 

Buzağı maması buzağı besleme robotu ile verilirse daha iyi olur. Ancak buzağı besleme robotu yoksa mamayı iki öğün yerine üç öğünde vermek gerekir. 

Ani ve hızlı alımı önlemek için kesinlikle biberon emziklerinin deliği genişletilmelidir. Biberonlar, kovalar, suluklar temiz tutulmalıdır. 

Buzağılar çok iyi gözlenmeli ve sorunlara erken müdahale edilmelidir. Yukarıda belirtilen semptomlar gözlendiğinde Clostridium perfringens akla gelmelidir.

Başka koruyucu hekimlik uygulamaları da vardır. Örneğin; yemlere probiyotik katmak.  

Propionibacterium freudenreichi, Bacillus licheniformis, Basillus subtilis gibi probiyotiklerin karışımları kullanılabilir. 

Aromatik bitki karışımları (botanical mix) yemlere ilave edilebilir. Ancak aşıların etkisi kesindir. Sadece koyun ve keçiler değil büyükbaşlar ve buzağılar da enterotoksemiye (çelerme ) karşı sistemli olarak aşılanmalıdır.