Birleşmiş Milletler, FAO nun (Gıda ve Tarım Örgütünün) önerisini dikkate alarak 2014 yılını “Uluslararası Aile Çiftçiliği” yılı ilan etti .  Yıl boyunca dünyada ve ülkemizde Aile Çiftçiliği ile ilgili toplantılar düzenlendi.

 

Aile çiftçiliği “Aile tarafından yapılan tarımsal faaliyet” olarak tanımlanıyor. Aile çiftliği terimi  “aile tarafından sahip olunan ve işletilen çiftlikler” anlamında kullanılıyor.  Bu çiftlikler genel olarak arazisi küçük, hayvan sayısı az ve geliri düşük işletmeler şeklinde algılanmaktadır.  Sorulması ve yanıtlanması gereken bazı konular da vardır?  Örneğin; Aile işletmesi eleman çalıştırmayan işletme anlamına gelir mi?  Yoksa; sadece küçük işletme anlamında mıdır?  Kuşaklar boyu aileden gelen işletmeler “aile işletmesi” olarak kabul edilebilir mi?

 

Ülkemizde son yıllarda önemli gelişmeler olduysa da, halen küçükbaş hayvan işletmelerinin yüzde kırkı 50 başın altındadır. Büyükbaş işletmelerinin yüzde 55’i ise 1-5 hayvandan oluşmaktadır.

 

Aile çiftliğinden,  aile hayvancılığına doğru giderek; sürdürülebilir hayvancılık ve kârlılık için yapılması gerekenler ile ilgili bazı öneriler sunabiliriz.

 

Öncelikle aile hayvancılığı yapanların kooperatifleşmeleri önerilebilir.  “Birlikten kuvvet doğar” deyişine uygun olarak, iyi ellere emanet edilmiş kooperatiflerle işleri sürdürebilmek mümkündür.  Bu yönde başarılı olmuş örnekler vardır.

 

Diğer öneri ise; branşlaşma ve ihtisaslaşmadır.  Sütçü damızlık yetiştiren işletme, etçi ırk damızlık yetiştiren işletme,  besicilere besiye uygun dana sağlayan işletme, besicilik işletmesi, süt üreten işletme gibi alanında uzmanlaşmış işletmeler kurulmasıdır.  Küçük, ama,  aile tarafından yönetilebilen, işini doğru yapan, uzmanlaşmış işletmelere ihtiyaç vardır.  Böyle işletmelerin devlet tarafından ihtisasları yönünde desteklenmesi, teşvik edilmesi gerekir.

 

Yönetimle ilgili öneriler dışında, sürdürebilirlik için teknik önerilere de uyulması yerinde olur.  Süt, buzağı, döl, anaç hayvan ve zaman kaybına meydan vermeyecek şekilde çalışılmalıdır. Kârlılığın yolu “daha çok verim ve daha az hastalık” tan geçmektedir.  Bu amaç doğrultusunda çalışmalar yapılmalı ve önerilere, ihmal edilmeksizin, uyulmalıdır.

 

Kayıplara uğramamak için “operasyonel maliyet” göz önüne alınmalıdır.  Bir günlük, bir alışverişlik maliyet hesabı, sonuçta şaşabilir.  Örneğin; bir kere kalitesiz, fakat ucuz yem ya da ürün alındığında kazançlı bir iş yapılmış gibi gelse de, sonuçta;  problemler, kayıplar, hastalıklar, azalmış üretim v.s derken, durum tersine dönebilir.

 

Hayvancılık koşulları yıllar içerisinde değişmiştir.   Uyum sağlayan aile işletmeleri başarılı olacaktır.  Geçmiştekilere takılıp, atadan, dededen görülen şekilde yapılan işler, o günler için doğru olsa da, bugünlerde geçerli olmayabilir.  Artık atalarımızın, dedelerimizin inekleri yok.  Daha çok verim beklediğimiz inekler var.

 

Bunları göz önüne alarak aile işletmelerinin inek konforuna, doğru barınak yapımına, doğru beslemeye, doğru sağıma, koruyucu hekimlik ilkelerine, doğru boğa sperması kullanımına özen göstermeleri şarttır.  İyi kayıt tutma konusu ihmal edilmemelidir.  Kuru dönemde ineklerin beslenmesine, sıcak günlerde ineklerin serinletilmesine önem verilmelidir.

 

Doğru uygulamaları yapan, takip eden aile işletmeleri, kayıplarını önleyerek, verimi arttırarak başarılı olacaklar ve işlerini sürdüreceklerdir.