Mastitisle mücadele ve süt kalitesinin yükseltilmesi amacıyla 1961 yılında kurulan, merkezi Wiskonsin eyaletinde bulunan ABD Ulusal Mastitis Konseyi Tarım Bakanlığını, meme sağlığı ile ilgili sanayi kuruluşlarını, üniversitelerin ilgili bölümlerini ve sığır yetiştiricilerini temsil edenlerin oluşturduğu bir konseydir. Başkanı her yıl değişir ve rotasyonla işbaşına gelir. Örneğin; bir yıl sanayiden biri başkan olursa, ertesi yıl üniversiteden biri başkan olur. Başkana bağlı olarak ayrıca araştırma, eğitim, üyelik komiteleri gibi komiteler bulunmaktadır. Diğer yandan görevler bazında meme sağlığı, rezidülerden sakınma, makineli sağım, süt kalitesini gözleme, uzun dönemli planlama gibi komiteler de çalışmalarını sürdürmektedir.
Toplantılarda her yıl çok değişik konularda ve ayrıntılarda sunumlar yapılmakla birlikte bir ana konu seçilmektedir. Bu yıl seçilen “ana konu” süt kalitesi konusunda “insan”ın önemiydi. Çiftlik sahiplerinin ve yöneticilerinin dışarıdan gelen teknik danışmanlarla, veteriner hekimlerle olan ilişkisi, sağımcıların eğitimi, sağımcıların ve diğer çalışanların süt kalitesi konusunda motive edilmeleri, bu motivasyonun ne şekilde sağlanabileceği, işletmelerdeki eleman değişikliklerinin işletmeye ve işletmedeki öteki çalışanlara etkisi gibi konular her yönüyle incelendi. Diğer konuların başında yine her zamanki gibi Staphylococcus aureus ile ilgili çalışmalar gelmekteydi. Bunun yanı sıra E.coli ile ilgili çalışmalar, yeni aşı çalışmaları, meme daldırma solüsyonları, teşhise yönelik kitler, sağım öncesi memenin hazırlanması, mycoplasma mastitisleri konusunda çok sayıda sözlü ve poster sunum hazırlanmıştı. Gizli mastitis ile yumurtalıklarda yumurta üretimi arasındaki ilişkiyi ortaya koyan çalışma ile, D vitamininin mastitise karşı dayanıklılığı arttırabileceği konusundaki çalışmalar ilginç sunumlar arasındaydı.
Toplantının bir bölümünde yurtdışına, çeşitli vesilelerle, danışmanlık amacıyla giden uzmanların sunumları vardı. Çin, Vietnam, Laos, Kamboçya gibi Asya ülkeleri ve bazı Güney Amerika ülkelerine giden uzmanların sunumlarında bizim ülkemizle olan benzerlikler beni çok üzdü. Bizim ileri ülkelerle benzerliklerimizin daha çok olması gerekirdi. Çin gibi neredeyse sütle yeni tanışmış bir ülkedeki üretim şekilleriyle bizim birçok bölgemizdeki üretim şekillerinin benzerlik göstermesi, daha çok yapılacak işimizin olduğunu yine ortaya çıkardı.
Mastitis ve süt kalitesi yönünde çalışmalar yapılabilmesini sağlayan Ulusal Mastitis Konseyi araştırma bursları da ilginç bir yöntemdi. Herkesin yararlanacağı bu tip bursların bizim ülkemizde de kurulabilmesinin gerektiğini düşündüm.
Diğer bir konu ise, Ulusal Süt Kalitesi ödülleriydi. İlginç bir ödül. İşletmelere çeşitli vesilelerle giden, sağım makinası satıcısı, süt alıcısı, peynir fabrikası, üniversitelerin yayım bölümü elemanı gibi kimselerin aday göstermesiyle platin, altın ve gümüş kategorilerinde ödüller veriliyor. Bu işletmelerin sahipleri ya da müdürleriyle başarılarının sırları tartışılıyor. Ödülü kazanabilmek için sıkı bir yarış söz konusu. Bu yıl bir üniversite çiftliğinin de bu yarışa katılmasını ve platin listesine girmesini ilginç buldum. Diğer işletmelerle Minnesota Eyalet Üniversitesinin (MSU) aynı kategorilerde yarışa girmesi ve ilk 7 işletmeden biri olması hem işletmeler, hem de üniversite için değişik bir deneyimdi. Örneğin MSU’nun somatik hücre sayısı ortalaması 62.000 olarak bulunurken diğer işletmelerde bu değer 68.833,72.000, 76.200, 84.250, 85.000,86.000 olarak bulunmuştu. İşletmelerle sağım teknikleri, koruyucu uygulamalar, gizli mastitisin teşhisi, klinik mastitis gördüklerinde uyguladıkları tedaviler, yeni doğum yapanların meme iltihapları yönünden kontrol ve bakımı, kuruya alma esnasında dikkat ettikleri konular ile ilgili olarak yapılan röportajlar bir broşür halinde yayınlanarak deneyimlerinin herkes tarafından öğrenilmesi olanağı yaratılmıştı.
Toplantı süresinde ABD’den ve dünyanın birçok ülkesinden meslektaşlarımızla tanışmış ve onlarla deneyimlerimizi paylaşmış olmaktan dolayı büyük mutluluk duyarak toplantıdan ayrıldık. Önümüzdeki yıl Virginia’daki toplantıya gidebilmemizin kısmetimizde olmasını diliyoruz.