Çiftlik hayvanlarında gözyaşı akıntısı birçok hastalığın belirtileri arasında yer alır.

Gözyaşı akıntısının başka belirtilerle birlikte değerlendirilmesi gerekir. Başka belirtiler olarak ilk akla gelen burun akıntısıdır. Gözyaşı akıntısı çoğunlukla burun akıntısı ile birlikte ortaya çıkar.

Çiftlik hayvanlarında hırıltı, aksırma, tıksırma, solunum güçlüğü ile birlikte gözyaşı ve burun akıntısı gördüğümüz hastalıkların başında mikoplazma enfeksiyonları gelmektedir.

Aynı şekilde IBR ve Pasteurella enfeksiyonlarını da sayabiliriz.

Koyunların Agalaksiya hastalığı da mikoplazma etkenli olup, meme, eklem ve göz yangısı ile ortaya çıktığından, gözyaşı akıntısı görülen hastalıklar arasındadır.

Koyunlarda klamidya ve mikoplazmaların, sığırlarda Moraxella bovis ve mikoplazmaların oluşturduğu pembe göz hastalığı (enfeksiyöz keratokonjunctivitis) karşımıza gözyaşı akıntısıyla çıkan hastalıkların başında gelmektedirler.

Koyun-keçi vebası (PPR) ve sığır vebası hastalıklarında birçok belirtiyle birlikte gözyaşı akıntısı da görülür.

Koyunların akciğer kanserinde (OPA=Ovine Pulmonary Adenocarcinoma, OPC=Ovine Pulmonary Carcinoma = Jaagsiekte) diğer belirtilere gözyaşı akıntısı da eşlik eder.

Koronavirus enfeksiyonu olan sığırların kış ishalinde, her ne kadar asıl belirti ishal ise de, burun akıntısı ve gözyaşı akıntısı da görülür.

Kapalı barınaklarda, üstelik havalandırma düzeni eksik olduğunda, barınağın içi amonyak ile dolar ve gözyaşı akıntısına sebep olur.

Böyle bir sorun ile karşılaştığımızda zaten solunum yolu hastalıklarına da kapı açılmış olacağından burun akıntısı, soluk alma güçlüğü gibi belirtiler de birbirinin ardısıra gelecektir.

Kan parazitlerinin sebep olduğu theileriosis ve koyunların anaplasmosis hastalıklarında diğer belirtilerle birlikte gözyaşı akıntısı da gözlenir.

Exophthalmos (patlak gözlü inek) vakalarında burun akıntısı ve gözyaşı akıntısı birliktedir.

İneklerde göz kanseri olduğunda ülser ve nekroz meydana gelir. Böylece gözyaşı akıntısı kaçınılmaz bir sonuçtur.

Yüz bölgesindeki apseler, yüz sinirinin felci, alerjik reaksiyonlar, sinusitis, göze kaçan yabancı cisimler gözyaşı akıntısına sebep olur.

Yüzde sinir felçleri göz kapaklarının açılıp kapanmasını engelleyeceğinden gözyaşı akıntısı ortaya çıkacaktır.

Göze kum, polen, ot, saman, sinek ve bitki tohumları kaçması çokça görülen sorunlardır. Gözyaşı akıntısı görüldüğünde bunlar da akla gelmelidir.

Gözyaşı akıntısının görülmesi halinde akıntının tek taraflı mı, çift taraflı mı olduğu teşhis için önem taşır. Ayrıca akıntının kanlı, irinli olup olmadığına dikkat edilmelidir. Gerekli görülürse laboratuvar tahlillerine başvurulmalıdır.

Yukarıda sayılan hastalıkların başka ve hatta kendine has belirtileri olacaktır. Gözyaşı akıntısı onlar arasındaki belirtilerden biridir.

Gözyaşı akıntısı görüldüğünde asıl hastalığın ne olduğu teşhis edilmeli, o yönde tedavi girişimleri yapılmalıdır.

Yabancı cisim saptandığında göz fizyolojik serum ile yıkanmalıdır.

Gözdeki yangı (keratokonjunctivitis) mikrobiyolojik etkenlerden dolayı oluşmuşsa antibiyotik ve yangı giderici ilaçların birlikte kullanılması önerilir. Antibiyotik kullanımına karar verilmişse en az 7 günlük bir tedavi süresi olmalıdır.

Ayrıca antibiyotiklerin konjunctival (göz içi) kullanımı da gerekebilir.

Gözyaşı akıntısına yol açan hastalıklarda güneş ışığı durumu şiddetlendirir.

Hayvanları güneş ışığından korumak gerekir. Böyle durumlarda hayvanlar güneş ışığından uzakta, gölgelik veya kapalı bir yerde tutulmalı, göz kapatılmalı ya da kısmen veya tamamen kapatılacak şekilde dikilmelidir (Tarsorrhapy).

Koruyucu hekimlik:

Sayılan hastalıklara karşı önlemler alınmalı, aşısı olan hastalıkların aşıları ihmal edilmeden yapılmalıdır.

Sineklerle mücadele için gayret edilmelidir.