Çiğ inek sütünde protein oranı, birçok verim özelliğinde olduğu gibi, genetik ve çevre ile ilgili olarak değişiklik gösterir. Bazen protein düşüklüğü ile ilgili konular gündeme geldiği için, bu yönde etkili olan konulara göz atalım.
Çiğ sütte yağ ve protein oranı öncelikle ineğin ırkı ve soyu ile ilgilidir. Bazı ırkların süt yağları ve süt proteinleri yüksektir.
Bunların başında Jersey ırkı gelir. Yüzde 3,6-4,0 civarında protein ile bir numaraya yerleşir. Sütçü ırklarda Brown Swiss ikinci sıradadır. Yüzde 3,38 süt proteini ortalaması vardır. Süt veriminde ilk sırada yer alan Holstein ırkı ineklerin sütte protein oranları 3,1 civarındadır. Kombine ırk olarak bilinen Simmental ırkında süt proteini oranı %3,29 olup, 13 Avrupa ülkesinin ortalaması yüzde 3,37’dir.
Ayrıca her ırkın içinde kızlarının süt protein oranı yüksek olan boğalar da vardır ve kataloglarda belirtilmektedir.
İkinci önemli etmen çevre koşullarıdır. Burada bakım, besleme, vücut kondüsyonu, hava koşulları, hayvanın yaşı, süt verimi döneminin (laktasyonun) evresi gibi konuların etkileri gözden geçirilmelidir.
Laktasyonun evresi süt proteinine etki eder. Laktasyon başında düşük oranda olan toplam protein, daha sonra azar azar yükselir. Laktasyon sonuna doğru olabileceği en yüksek orana ulaşır.
İneğin yaşı yükseldikçe, yani inek yaşlandıkça sütte protein oranı düşer.
Vücut kondisyonu laktasyon evresine uygun olmalıdır. Çok şişman ve çok zayıf ineklerde protein oranı düşer.
Sütte protein oranını etkileyen en önemli konu beslemedir. Öncelikle rasyondaki protein oranı ve kalitesinin etkisinin çok büyük olduğunu bilmemiz gerekir.
Rasyonda protein eksikse ya da proteinin bir kısmı üre ile karşılanıyorsa sütteki protein oransal olarak düşüktür.
Hayvanın kuru madde ve enerji alımı düşükse (NEB) protein oranı da düşer.
Hava koşulları protein oranına doğrudan etki eder. Kışın protein oranı yüksek, yazın düşük olur. Sıcaklık stresi protein oranını belirgin bir şekilde düşürür.
Sütte protein düşüklüğü saptandığında, belli iyileştirmeler yapılsa bile, bu düzeltmelerin sonucu 3-6 hafta ve hatta daha uzun zamanda alınır.
Süt proteininin asıl ve en önemli kaynağı işkembedeki yararlı bakterilerdir. Yararlı bakterilerin canlıları kadar ölüleri de yararlıdır. Ölmüş yararlı bakterilerin aminoasit içerikleri ile sütün aminoasit içeriği aynıdır. İşkembenin doğru çalışması, yararlı bakterilerin çok sayıda ve dengeli olması süt proteininde pozitif yönde etki yapar.
Tabii; tersi de geçerlidir. İşkembe faaliyetleri aksamış, yararlı bakteri sayısı azalmış ve dengesi bozulmuş ise sütte protein oranı düşer.
Yemleme yönetimi ve özellikle kuru madde alımı hayvanlar için önemli bir besleme konusu olup, süt proteinine de olumlu veya olumsuz yönde tesir eder.
Yemleme ve kuru madde alımında rasyonun kuru madde içeriği çok etkindir. Yüzde 50 kuru maddeli toplam rasyon ineklerin severek tükettiği bir rasyondur. Kalitesiz ve yüksek oranda rasyonda bulunan selüloz miktarı süt proteinini düşürür.
Sütte protein oranına tek başına bakmak ve protein oranını tek başına ele alarak değerlendirmek doğru değildir.
Protein ve yağ oranını birlikte değerlendirmek gerekir. Bunların aralarındaki oran da, ırka göre, bize bilgiler verecektir.
Protein / yağ oranı yüzde 75’den yüksek olmalıdır. Eğer yağ yüksek, protein düşük ise örneğin; protein – yağ oranı yüzde 55 ise; bir ketosis vakası ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkar.
Sütte protein oranı hayvanın sağlığı ile doğrudan ilişkilidir. İşkembe sağlığından ve ketosis’ten söz ettik. Subklinik (gizli) mastitis olaylarında ise sütteki ölü akyuvarların artmış olması, yani somatik hücre artışı, yanlış bir biçimde, süt proteinini yüksekmiş gibi gösterebilir.
Süt proteini oranındaki düşüklükleri nasıl önleyebiliriz?
Tabii ki; öncelikle bu konunun ırk ve soy ile ilgili olduğunu tekrar hatırlatalım. Çok süt verimine sahip Holstein ırkında; katalogdan kızlarına yüksek protein oranı aktaran boğaları seçerek sütte proteini yükseltme şansımız olabilir.
Eğer tank sütünde protein ve yağ oranını yükseltmek istiyorsak bir miktar Jersey ırkı inek bulundurarak onların sütünü de aynı tanka dökerek bunu sağlayabiliriz.
İneklerin kuru döneminin önemini bilmeliyiz. Doğum öncesi aşırı şişman olan, doğum sonrasında ise aşırı ve hızlı bir şekilde zayıflayan ineklerin sütlerinde süt proteini düşük olur.
İşkembeyi sağlıklı tutmak için gerekli destekler, yemliğin dolu tutulması, yemlikteki yemin ve dışkıların gözlenmesi genel sağlık için olduğu gibi, sütteki protein oranını yüksek tutmak için de büyük önem taşır.
Sıcaklık stresi ile mücadele zaten tüm sağlık koşulları için gereklidir. Bu arada protein oranının düşmemesi için de duvarsız barınaklar, duşlar ve fanlar, gölgelikler yapılması şarttır.
Sütte yağ ve protein tayini için numunelerin doğru şekilde alınması, soğutma ve nakliye konularındaki mekanik etkilere dikkat edilmesi gereklidir.
Köşe yazısını görüntülemek için tıklayınız.